AKP’Lİ ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU: BU İFTİRALARI ATAN YA DA TARAF OLAN HERKESLE YARGI ÖNÜNDE HESAPLAŞACAĞIM
Taşcıer’den ‘Asgari Ücret’ Açıklaması: “Bu Bir Zam Değildir. Enflasyon Karşısına Eriyen Ücretlinin Aldığı Maaşın Bir Anlamda Enflasyon Farkını Kapatma Bedelidir. Bunu Bir Lütuf Olarak Sunmasınlar”
Haber: TAMER ARDA ERŞİN- Kamera: MEHMET MEHMETLİOĞLU
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, önümüzdeki günlerde belirlenecek olan asgari ücrete ilişkin; “Bu bir zam değildir. Enflasyon karşısına eriyen ücretlinin aldığı maaşın bir anlamda enflasyon farkını kapatma bedelidir. Dolayısıyla enflasyon farkı nedeni ile asgari ücrette güncelleme yapanlar, bunu bir lütuf olarak sunmasınlar. Zaten işçiler, emekçiler neredeyse açlık sınırını altında bir gelir kazanıyorlar ” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, Antalya’da; CHP TBMM Grubu 28. Dönem 1. Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı devam ederken ANKA Haber Ajansı’na gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu.
BAE ziyareti dönüşü uçakta basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Asgari ücret artışı zaten biliyorsunuz yıl içinde bir kezdir. Bir kez verilecek zamla bu iş biter” sözlerine ilişkin Gamze Taşcıer şunları söyledi:
“BU BİR ZAM DEĞİLDİR. ENFLASYON KARŞISINA ERİYEN ÜCRETLİNİN ALDIĞI MAAŞIN BİR ANLAMDA ENFLASYON FARKINI KAPATMA BEDELİDİR”
“Öncelikle şunu sormak lazım kararı veren iktidar yetkililerine, neden daha önce tek sefer belirleniyordu ve iki sefer olma ihtiyacı hissetti. Acaba işçinin daha çok para kazanması niyetinden dolayı mı ya da işçiye daha çok para verelim anlayışından dolayı mı yoksa ekonominin kötü yönetilmesinden dolayı bir zorunluluk muydu? Eğer bugün enflasyon 3 haneli sayılara yaklaştıysa, alım gücü her gün eriyorsa, emeğinin karşılığında insanca bir yaşam sürdüremiyorsa emekçi, iki kez asgari ücrete zam yapmanız bir tercih değil, bir zorunluluktur.
Ayrıca şunu da ifade edeyim; bu bir zam değildir. Enflasyon karşısına eriyen ücretlinin aldığı maaşın bir anlamda enflasyon farkını kapatma bedelidir. Dolayısıyla enflasyon farkı nedeni ile asgari ücrette güncelleme yapanlar, bunu bir lütuf olarak sunmasınlar. Zaten işçiler, emekçiler neredeyse açlık sınırını altında bir gelir kazanıyorlar. Bu nedenle de bu ülkeyi yönetenler hala alınan bu para ile kira mı ödeyecek, sağlıklı bir yaşam mı sürecek, çocuklarına harçlık mı verecek bunun farkında değiller. İşin en acısı da bu farkın her gün azalıyor olması….
“İSTİYORLAR Kİ YÜZDE 99, YÜZDE 1 İÇİN ÇALIŞSIN”
Her fırsatta söylediğimiz bir şey var; Türkiye çok zengin bir ülke. Siz, eğer bu ülkenin zenginliğini, eşit bir şekilde bölüştürmek isterseniz zaten bu zenginlikten herkes payını alır ve insan onuruna yakışır bir gelir elde etmesini sağlarsınız. Bugün Türkiye’de özel sektörde çalışanların yüzde 40’ı asgari ücret ve çok yakın ücret alan, yüzde 91’i asgari ücret ve iki katının daha altında ücret alanlardan oluşuyor. Dolayısıyla asgari ücretlinin sayısının arttığı, mavi yakalı, beyaz yakalı ayrımı kalmadığı, herkesina asgari ücretin seviyesine yaklaştığı bir ücret sisteminde elbette vatandaşın halinden memnun olabilmesi mümkün değil ama ülkeyi yönetenler bunu bile isteye yapıyorlar. Çünkü; istiyorlar ki yüzde 99, yüzde 1 için çalışsın. Türkiye’nin zenginliğinden yüzde 1 yüksek payı alsın. Yüzde 99 da hayatını bir şekilde idame ettirmeye çalışsın. Bu kabul edilebilir değil. Biz CHP olarak, Türkiye’nin içinde bulunduğu bu zenginlikten herkesin eşit bir şekilde payını alması için her fırsatta dile getirmeye devam edeceğiz.
“BİZ ASGARİ ÜCRETİN BİR RAKAMDAN İBARET OLMADIĞINI ÇOK NET BİR ŞEKİLDE İFADE EDECEĞİZ”
11 Aralık Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ilk toplantısı olacak. Öncesinde CHP’nin bakış açısı nedir onun çalışmasını yapıyoruz. Ancak biz asgari ücretin bir rakamdan ibaret olmadığını çok net bir şekilde ifade edeceğiz. İster 17 bin 500 lira olsun ister 21 bin 500 lira olsun hiçbir anlamı yok. Bu sadece enflasyon karşısında bir ay mı yoksa üç ay mı eriyecek, onun bir göstergesi olacak. Oysa biz istiyoruz ki asgari ücretlinin sayısının azaltılacağı, bu ülkenin zenginliğinden herkesin eşit pay alacağı, sendikalaşma haklarının sağlanacağı, ILO ile birlikte asgari ücretlinin tüm kesimlerinin kendi hakları konusunda insanlığa yakışır bir asgari ücret belirlemesinin yapılmasını sağlayacağız.
İçinde bulunduğumuz bu sıkıntının, sorunun, Türk Lirası’nın her geçen gün değer kaybediyor oluşu, asgari ücretin bir zamla açlık sınırının üzerine çekiliyor olması yani bir kedi fare oyununa dönüşmesinden ziyade bir yönetim sorunu olduğunu Türkiye’nin iyi yönetilemediğini ve ekonominin iyi yönetilememesinin bedelinin de emekçilerin haklarının alamaması ile ödenmesini nasıl önüne geçeceğiz bunu anlatacağız.
“SGK, ORADA YAŞAYAN VATANDAŞLARIN ÖDEYECEĞİ ÜÇ BEŞ KURUŞ KATILIM PAYINA KALDIYSA VAH BU ÜLKENİN HALİNE”
Taşcıer, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) deprem bölgesinde ilaçlara katkı payı almama desteğinin kesmesine ilişkin şu açıklamayı yaptı:
“Depremle birlikte eczaneleren ilaç alan hastalın kaıtım paylarının geçici süreliğine alınmaması yönünde bir karar çıkarmıştı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı. Şimdi 30 kasım itibariyle artık bü ucretlerin alınacağı ifade edildi. Oysa hala deprem bölgesindeki mağduriyetler, zorlu koşulları devam ediyorken, insanlar hala yakınlarını kaybetmenin, tüm mal varlıklarını, tüm geçmişlerini kaybetmenin stresini, sıkıntısını üzerinden atamıyorken; SGK, orada yaşayan vatandaşların ödeyeceği üç beş kuruş katılım payına kaldıysa vah bu ülkenin haline. Biz, sadece Türkiye Eczacılar Birliği’nin talebini ve bizlerin talebi olan altı ay daha uzatma talebini Çalışma Bakanına hatırlattık. Eğer bu ülkenin kaynaklı o dört beş ildeki katılım paylarını ödeyecek vatandaşların, ödeyeceği üç beş kuruşa muhtaç hale geldiyse Türkiye’nin çok başka sorunları var demektir. Buradan tekrardan Çalışma Bakanına seslenelim; orada yaşayan insanların hala acıları taze, hala mağduriyetleri devam ediyor, elektrik kesintileri devam ediyor, normal hayatlarına dönediler. Hala başlarını sokacakları evleri yok. Bu nedenle de en az altı ay olmak üzere vatandaşlarımızdan alınacak olan katılım paylarını alınmaması yönünde bir kararı tekrardan gözden geçirmelerini ifade etmiş olalım.”