MİLLİ SERBEST DALIŞÇI DERİN, ÜST ÜSTE 2 KEZ ŞAMPİYON OLDU VE TÜRKİYE REKORU KIRDI
Heval Bozdağ: “Basın Özgür Değilse, Siyaset De, Ekonomi De Değildir. Bu Hukukun Üstünlüğü İçin De Geçerlidir”
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki Cumhurbaşkanlığı 2024 yılı bütçe görüşmelerinde; “Türkiye dünya basın özgürlüğü sıralamasında giderek gerilere düşüyor. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) basın özgürlüğü listesinde Türkiye bu yıl 180 ülke içinde 165. sırada yer aldı. Geçen yıl 149. sırada yer alan Türkiye’nin bu yılki listede 16 sıra geriye düştüğünü görüyoruz. Basın özgür değilse, siyaset de, ekonomi de değildir. Bu hukukun üstünlüğü için de geçerlidir. Mahkemeler iktidarın etkilerinden ne kadar bağımsız ve tarafsız olursa, siyaset yapan da, yatırım yapan da, haber ve yorumlarını yazanlar, söyleyenler de o kadar özgür ve üretken olur. Basın özgürlüğü o nedenle sadece haber alma hakkı ile değil, ülkede hukukun, siyasetin, ekonominin düzgün işleyişiyle de bağlantılıdır” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, bugün Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2024 yılı bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları görüşülüyor. Komisyonda konuşan HEDEP Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ, şunları söyledi:
“RFS BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ LİSTESİNDE TÜRKİYE 180 ÜLKE ARASINDA 165. SIRADA, GEÇEN YILA GÖRE 16 SIRA GERİLEDİ”
“Türkiye dünya basın özgürlüğü sıralamasında giderek gerilere düşüyor. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) basın özgürlüğü listesinde Türkiye bu yıl 180 ülke içinde 165. sırada yer aldı. Geçen yıl 149. sırada yer alan Türkiye’nin bu yılki listede 16 sıra geriye düştüğünü görüyoruz. Raporda en çarpıcı kısım şu, Cumhurbaşkanının gazetecileri ve basını daha çok hedefe koymasının nedenlerinden biri, Türkiye’de artan ekonomik ve demokratik sorunlara karşı farkındalık oluşmasının önüne geçmek olarak gösteriliyor. Sadece basının değil, yargı sisteminin de hükümet kontrolünde olduğu ve hâkimlerin basın özgürlüğünü kısıtlayan kararlar aldığı da raporda yer alan hususlardan.
“TGS BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ RAPORUNA GÖRE 4 MAYIS İTİBARIYLA 47 GAZETECİ CEZAEVİNDE”
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) tarafından hazırlanan 2022-23 Basın Özgürlüğü Raporu’na göre 3 Mayıs 2023 tarihi itibarıyla 47 gazeteci gazetecilik faaliyeti nedeniyle cezaevinde. Son bir yılda en az 96 gazeteci fiziksel saldırıya uğradı, 43 gazeteci sözlü olarak tehdit edildi, 97 gazeteci gözaltına alındı ve 32 gazeteci tutuklandı. Raporda, 4 bin 148 habere ve 46 haber sitesine erişimin engellenme kararı verildiği de belirtildi. 682 haberin tamamının veya bir bölümünün ise içerikten çıkarılmasına karar verildi. Yani gazetecilik suç sayılıyor, basın mensupları gözaltına alınıp tutuklanıyor, eleştirel yayın yapan medya ağır cezalarla susturulmaya çalışılıyor. RTÜK ve Basın İlan Kurumu iktidar sopası gibi kullanılıyor. Kamu kaynakları adaletsizce ve pervasızca iktidar medyasına aktarılırken, gerçek habercilik yapan basın kuruluşlarına ağır cezalar veriyor.
“RESMİ MAKAMLARIN YAPTIĞI DEZENFORMASYONA KARŞI HALKI KORUYAN BİR DÜZENLEME VAR MI”
Dezenformasyonla mücadele düzenlemesi olarak sunulan yasa, sansür yasası olarak da adlandırılan, bu araçsallaştırmanın en somut örneği. İçeriği tamamen belirsiz, başta gazeteciler olmak üzere, kimsenin hangi haberi yaparsa bu kapsamda suç olup olmadığını bilmediği, dolayısıyla öngörülebilir olmayan ve kanunilik vasfından yoksun, doğrudan basın ve ifade özgürlüğüne aykırı, toplumu bir şekilde dezenformasyon iddiasıyla baskı altına almaya çalışan, iktidarın sesini/söylemini toplum üzerinde hakim kılmaya dönük bir düzenleme. Resmi makamlar tarafından açıklanmayan, paylaşılmayan veya çarpıtılan, doğrudan halkın bilgi alma hakkına yönelik dezenformasyon yürütülen durumlara ilişkin, toplumu koruyan, halkın doğru bilgiyi alma hakkını güvence altına alan bir düzenleme var mı?
6 Şubat depremlerini hatırlayalım. 8 Şubat’da Cumhurbaşkanı Kararı ile 3 ay süreyle ilan edilen olağanüstü hal ilanı ile kolluk kuvvetlerince basının haber takibi yapmasına engel olmak amacıyla kullanılarak, enkaz altında kalan yurttaşların yardım çağrılarını ilettiği sosyal medya platformlarına dahi erişim engeli getirilmiştir. Günlerce mobil operatörler üzerinden erişim sağlanamamıştır. 6 Şubat 2023 tarihli depremlerin ardından en az, 2 gazeteci ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçlamasıyla tutuklandı. 6 gazeteci gözaltına alındı. 4 gazeteci ifadeye çağrıldı. 18 gazeteci kimisi linç girişimine varan fiziki saldırıya maruz kaldı. 21 gazetecinin haber yapması tehdit edilerek engellendi. 3 gazetecinin iş akdine son verildi veya istifaya zorlandı.
“AKP İKTİDARI DA KÜRT SORUNUNU ODAĞINA ALAN KÜRT BASIN GELENEĞİNİ HİÇBİR ZAMAN KABULLENMEDİ“
Biraz da Kürt Basınından ve karşılaştığı zorluklardan bahsetmek istiyorum. Çünkü Kürtler varsa, coğrafyaları var, Kürtçe varsa; kendilerine özgün bir basın – yayın da var elbette. Devlet aklı hiçbir zaman Kürt basınını sevmedi. Geçmişte Musa Anter ve onunla dayanışma içinde olanların yargılandığı 49’lar Davası, bugün Özgür Gündem gazetesiyle dayanışmak amacıyla Nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni olan gazetecilerin yargılandığı davalarla kendini hatırlatıyor yeniden. AKP iktidarı da hakikatin peşini bırakmayan, Kürt sorununu odağına alan Kürt basın geleneğini hiçbir zaman kabullenmedi. Yine de basın emekçileri kalemlerini bırakmadılar ve bir özgür basın geleneğini ortaya çıkardılar.
“BASIN ÖZGÜR DEĞİLSE, SİYASET DE, EKONOMİ DE DEĞİLDİR. BU HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ İÇİN DE GEÇERLİDİR”
Basın özgür değilse, siyaset de, ekonomi de değildir. Bu hukukun üstünlüğü için de geçerlidir. Mahkemeler iktidarın etkilerinden ne kadar bağımsız ve tarafsız olursa, siyaset yapan da, yatırım yapan da, haber ve yorumlarını yazanlar, söyleyenler de o kadar özgür ve üretken olur. Basın özgürlüğü o nedenle sadece haber alma hakkı ile değil, ülkede hukukun, siyasetin, ekonominin düzgün işleyişiyle de bağlantılıdır.”