NUREDDİN NEBATİ, BAKANLIKTAKİ 1 YILINI KIYMETLENDİRDİ: “YÜKSEK ENFLASYONA ‘GEÇİCİ DEĞİL KALICI ÇÖZÜM’ BULMAK İÇİN ÜRETİME, İHRACATA VE İSTİHDAMA ODAKLANDIK”
Erdoğan Cezayir Dönüşü Konuştu:TL’deki Değer Kaybı Sürecinde Sona Gelindi
Cumhurbaşkanı Erdoğan,TL’nin reel değerinin artıracağını belirterek, “Türk Lirası’nın reel olarak değer kaybettiği süreç sona gelmiştir” dedi. Hamas ve İsrail arasındaki rehine takası için “Bugün yarın gerçekleşecek” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cezayir ziyareti dönüşünde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Ünlü ekonomist Robin Brooks’un, “Türkiye 2018’e benzer bir cari hesap ayarlamasının ilk aşamalarında. Bu ayarlama Türk Lirası açısından olumlu oldu” yorumu hatırlatılan Erdoğan, “Türk Lirası artık kendisini toparlıyor diyebilir miyiz?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Bizim uyguladığımız dezenflasyon programı çok büyük ihtimalle Lira’da reel olarak bir değerlemeye sebep olabilir. Yani Türk Lirası’nın reel olarak değer kaybettiği süreç sona gelmiştir. Özetle Türk Lirası’nın reel olarak değer kazanma ihtimali yüksektir. Onun için önümüzdeki dönemde biz uyguladığımız sağlıklı politikalar ve yapısal reformlarla yatırımcı güvenini kazanacağız, halen de kazanıyoruz. Bu güven fon akışını tetikleyecek. Fon akışı Lira’da reel değerlemeye sebep olacak. Bu da dezenflasyonu hızlandıracak, büyümenin aşağı yönlü risklerini sınırlayacak. Neticede hem makul düzeyde büyüyeceğiz, hem enflasyon düşecek bu koşullarda. Yani faziletli bir döngüye gireceğiz inşallah.”
“TÜRKİYE’YE YAKIŞIR ŞEKİLDE İNSANİ DURUŞ SERGİLEMEYE DE DEVAM EDECEĞİZ”
Küresel sermayenin, Türkiye’nin Filistin duruşuna karşı nasıl bir politika izleyeceği sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan şu açıklamayı yaptı:
“Türkiye’yle ilgili olarak bir şeyi iyi tespit etmemiz lazım. Yahudiler ayrıdır, Siyonistler ayrıdır ve şu anda zaten İsrail’deki olay Siyonizmin en önemli adımlarından bir tanesidir. Batının İsrail’e karşı olan tavrında da Siyonizme karşı bir dik duramayış vardır. Maalesef Türkiye’de de buna mağlup olan, mağlup olmanın yanında onların eşiğinde giden yapılar mevcut. Bunların içinde siyasi yapılar da bulunuyor. Mesela ana muhalefetin başındaki isim Netanyahu’nun ağzıyla konuşuyor.
Benim ülkemde ana muhalefetin başındaki insan Netenyahu’nun ağzıyla konuşursa, Türkiye’de bizim topraklarımızın suyundan hiçbir şey alamamış demektir. Bunlara gereken dersi vakti saati geldiğinde ben inanıyorum ki benim milletim verecektir. Yine bakıyorsunuz ana muhalefetin başını çektiği ittifakın içerisinde yer alanlardan, Siyonist yapıyla beraber hareket edenler bulunuyor. Bunları tek tek saymama da gerek yok. Fakat benim milletimin iradesi bunların hepsinin iradesini ters yüz edecektir. Yaklaşık 4,5 ay sonra gereken cevabı milletimden alacaklarına ben inanıyorum. İsrail’in katliamlarını desteklemeyen, bunların karşısında duran Yahudilerin sayısı da az değil. Bunlar arasında sözünü ettiğiniz uluslararası sermaye tanımına dahil olanlar da bulunuyor. Onlar açısından Türkiye’ye yatırım sorun olmaz diye düşünüyorum.
Türkiye’nin çocukların öldürülmesine karşı çıkmasından, barışı ve insan haklarını savunmasından rahatsız olan sermaye sahipleri ise ancak İsrail’in katliamına kayıtsız şartsız destek verirseniz sizden memnun kalırlar. Bizim böyle bir tutum sergilememiz asla düşünülemez. Bu nedenle biz bir endişe duymuyoruz. Dünya Türkiye’nin kıymetinin farkında, küresel yatırımcılar da farkında. Birkaç marjinalin dışında küresel yatırımcıların İsrail’in etkisiyle Türkiye gibi bir ülkeden yüz çevireceklerini düşünmüyorum. Küresel sermayeyi ülkemize çekmek için, kazan kazan ilkesiyle hareket etmeye de, Türkiye’ye yakışır şekilde insani duruş sergilemeye de devam edeceğiz.”
“HER İLDE KAMUOYU YOKLAMALARI YAPTIK”
Erdoğan, “Belediye başkan adaylarıyla ilgili süreç devam ediyor. Adayların duyurusu ne zaman yapacak?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Cumhur İttifakı olarak tüm seçimlerde olduğu gibi yaklaşan yerel seçimde de iddialıyız. Çalışmalarımızı bu iddiamız nispetinde çok titiz bir biçimde yapıyor, adaylarla ilgili süreçte her konuyu ince eliyor sık dokuyoruz. Partimiz gerekli hazırlıkları ve analizleri yaptı. Zaten bildiğiniz gibi Ak Parti olarak bizim seçim hazırlıklarımız bir önceki seçimin tamamlanmasıyla birlikte başlar.
Özellikle büyükşehirler başta olmak üzere her ilde kamuoyu yoklamaları yaptık, yapıyoruz. Sonuçları analiz edip milletimizin gönlündekini anlamaya, şehirlerimize en faydalı olacak adayları belirlemeye gayret gösteriyoruz. Bir defa 1 Aralık belediye başkan adayı olmak isteyen ve görevden bu nedenle ayrılması gereken memurların istifaları için son tarih. Memurların durumunu da görelim. Onların durumu da netleştikten sonra Aralık ayının ortalarına doğru artık adaylarımızı peyderpey açıklamaya inşallah başlarız.”
“GAZZE BİR FİLİSTİN TOPRAĞIDIR”
İsrail’in, Gazze’ye yönelik saldırıları ile ilgili Erdoğan şunları ifade etti:
Her şeyden önce herkes bir defa şunu bilmeli, Gazze bir Filistin toprağıdır. Her ne kadar Filistinlilerin kadim yurtları kademe kademe İsrail tarafından 1947’den itibaren işgal edilmişse de Gazze, Filistin toprağı olarak inşallah kalacaktır. İsrail’in aşama aşama Filistin topraklarını işgali adeta bir kapkaç olayıydı. Ama artık devran böyle dönmüyor. Şu anda tüm dünyanın İsrail’e karşı nasıl bir tavır takınmaya başladığını görüyorsunuz.
Herkes Netanyahu’ya “artık git” der hale geldi. Bazı yabancı ülke yetkilileri bize “bundan kurtulmalıyız” diyor. Bu sürecin ileri düzeyde devam edeceğine ihtimal vermiyorum. İnşallah çok kısa bir zamanda Netanyahu pılını pırtısını toparlayıp, buradan çekilecek. Zaten Netanyahu’nun mahkemelik bir durumu da var biliyorsunuz. Belki de oradan kurtulmak için böyle bir adımı atmış da olabilir. Fakat hangi yönde adım atarsa atsın, kurtulamayacak. Şu anda biliyorsunuz Filistin’de tutulan İsrailliler dahi “Bizi buraya sen mahkum ettin, bir an önce bu işten elini eteğini çek. Biz de kurtulalım” deme noktasına geldiler.
Herhangi bir etnik unsur ayırt etmeden Müslüman’ı, Hristiyan’ı, Musevi’siyle, hiçbir ayrıma gitmeden, olaya insan unsuru itibariyle bakmamızın gereğine inanıyorum. Şu anda insanlık feryat ediyor.
Ben Hamas’ın elinde bulunan sivillere yönelik herhangi bir olumsuz davranışının olduğuna veya olacağına inanmıyorum. İsrail’in elinde ciddi sayıda Filistinli var. Hamas şu anda onları kurtarmanın gayreti içerisinde. Biliyorsunuz şu an itibariyle Katar’ın devreye girmesiyle süreçte yeni bir adım atılıyor. Öyle zannediyorum ki rehinelerin takasına bugün yarın geçecekler.
Refah Sınır Kapısı’nda Mısır yönetimi olumlu adımlar atıyor. İlk etapta Gazze’deki kanser hastalarından 40’ı ülkemize geldi. İkinci etapta bu sayı ciddi manada arttı ve 88 hasta, 67 refakatçiye ulaştık. Bunların tedavilerini biz şehir hastanelerimizde yapıyoruz, buna devam edeceğiz. Gazzeli hastaların oradan çıkartılarak ülkemize getirilmesinin artarak devamını istiyoruz.
En kısa zamanda bir Mısır seyahati düzenleyebilirim. Mısır’da ağırlıklı gündemimiz bu konular olacak. “Ne gibi adımlar atabiliriz, hastaların tahliyesinin önünü nasıl açarız?” bunları konuşacağız. Bir an önce istiyoruz ki bu hastaların tamamını getirebilelim. Hatta benim arzum, cerrahi müdahale gerekenleri de bir an önce alalım. Hele hele çocukları bir an önce alalım, tıbbi müdahaleleri yapalım. Bu konuda arkadaşlarımızla mutabıkız ve süreci de inşallah bu şekilde işleteceğiz.
Batılı ülkelerde bir ülke hariç, maalesef bu işi sahiplenen yok. Hemen hemen Avrupa ülkelerinin hepsi de bu konuda sessiz. Katliamı durdurmak üzere müdahaleleri söz konusu değil. Burada yalnız İspanya’nın yaklaşım tarzı olumlu istikamette gelişiyor. İspanya’da malum hükümet kuruldu. İspanya Başbakanı Sayın Pedro Sanchez ile haftaya bir görüşmem de olacak, onun durumu farklı. Bu ülkelere dirsek çevirmemek lazım. Görüşeceğiz, “bunları Filistin’in yanına nasıl çekeriz?” konusuna da bir taraftan bakacağız.
İslam dünyası Riyad’da sergilediği kararlılığın arkasında durmak ve alınan kararları uygulamak için birlik ve beraberlik ruhuyla hareket etmeli ve tek yumruk olmalıdır. O yumruk masaya olanca gücüyle vurulduğunda, İsrail’in işgale devam etmesi de zulümlerini sürdürmesi de mümkün olmayacaktır.”
“YÜKSEK DÜZEYLİ STRATEJİK İŞBİRLİĞİ KONSEYİ”
Cezayi’de gerçekleştirilen ikili anlaşmalar konusunda da değerlendirmelerde bulunan Erdoğan söyle konuştu:
“Cezayir Cumhurbaşkanı değerli kardeşim Abdülmecid Tebbun’la iş birliğimizin geliştirilmesi noktasında karşılıklı iradeye sahip olduğumuzu gördük. Kendisiyle 2022 yılında Ankara’da düzenlediğimiz konseyimizin ilk toplantısında bu ortak anlayışı yansıtan kararlara imza atmıştık. Daha sonra Sayın Tebbun’u geçtiğimiz Temmuz ayında Türkiye’de bir kez daha misafir ettik. Toplantımızda ikili ilişkilerimizin mevcut durumunu ve önümüzdeki dönemde birlikte atacağımız adımları etraflıca ele aldık.
Toplantımız kapsamında akdedilen anlaşmalar, ki 13 anlaşma ve ortak bildiri, iş birliğimizi geliştirme yönündeki kararlılığımızı bir kez daha göstermiştir. Kardeşim Tebbun’la imzaladığımız ortak bildiriyle konseyimizin adını, “stratejik” tanımlamasını eklemek suretiyle “Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi” olarak yeniden belirledik. Bu karar, münasebetlerimizi yeni bir boyuta taşımanın yanında, ilişkilerimizin ulaştığı seviyenin de sembolü oldu.
Ziyaretimiz sırasında 50’yi aşkın firmamızın katılımıyla düzenlenen iş forumuna da iştirak ettik. İş adamlarımız arasında yeni ortaklıkların kurulmasına vesile teşkil eden forumun, 10 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefimize ulaşmamıza katkı sağlayacağına da inanıyorum. Cezayir’le sıvılaştırılmış doğal gaz ticareti başta olmak üzere, enerji alanında köklü ilişkilere sahibiz. Cezayir, enerji arzımız bakımından önümüzdeki dönemde de güvenilir bir ortak olmaya devam edecektir.
Botaş ve Sonatrach arasında yapılan doğal gaz sözleşmesi bu anlayışın göstergesidir. Savunma sanayii de ikili görüşmelerimizin ana konularından biriydi. Savunma alanında Cezayir’le geniş işbirliği imkanlarımızın olduğunu görüyoruz. İnşallah bunu ortak projelerle değerlendireceğiz.”