AKP’nin Orta Doğu Politikası(zlığı): İsrail-Araplar-ABD Yahut Üç Cami Arasında Bînamaz Olmak!
Sezai Temelli: Kürt Sorununu Çözmüş, 2013’Teki Projeksiyonlara Bağlı Hareket Etseydik, İsrail Filistinlilere Saldırmaya Cesaret Edemezdi
HEDEP Muş Milletvekili Sezai Temelli, Dışişleri Bakanlığı bütçe görüşmelerinde; “İsrail’i hepimiz kınıyoruz, vahşet, siz de rakamları verdik, ama Gazze’nin bu duruma düşmesini biz engelleyebilirdik. Eğer biz Kürt sorununu çözmüş, 2013’teki projeksiyonlara bağlı hareket etseydik, İsrail ne Filistinlilere saldırmaya ne de bölgedeki nüfusunu arttırmak yönünde bölgeyi bu türden istikrarsızlaştırmaya cesaret edemezdi” dedi.
Dışişleri Bakanlığı’nın 2024 yılı bütçe teklifi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülüyor. HEDEP Muş Milletvekili Sezai Temelli özetle şunları kaydetti:
“Sizin elinizde çekiç var ve bütün sorunları çivi olarak görüyorsunuz. Oysa elinizde başka şeyler olmalı, elinizde belki de küresel siyaseti yönetebilecek diplomasi adına önemli araçları barındırmanız gerekiyor.
Diplomatik başarı, oysa diplomasi, dış politika bu ateş çemberini azaltan bir yerden hareket edebilirdi, edemedik, bizim burada tek ayırt edici faktörümüz, belki de 2013-2015 arası dönemdi. Neden? Kürt sorununun çözümüne dair aslında çok kritik gelişmeler yaşanıyordu. Demek ki bu sorunu çözmeliyiz. Yani bu gidişatı değiştirmek için bu sorunu çözmeliyiz. Bu sorun artık küresel bir mesele, artık hepimiz küresel aktörleriz. Bu küresel aktörlerin başında da yine Abdullah Öcalan geliyor, yine İmralı adresi önemli bir adres olarak karşımıza çıkıyor. İster kabul edin, ister etmeyin ama denediniz. En iyi siz biliyorsunuz. Bildiğiniz için de İmralı’ya rağmen Abdullah Öcalan’ı yok sayarak bu alanda bir çözüm üretme olanağımız çok yok. O zaman üretelim. Mesela, çoklu kriz algoritmanız var mı? Çoklu kriz algoritmanıza bağlı olarak acaba sizler, belli simülasyonları yapıyor musunuz? Çünkü biz öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki, buna Orta Doğu deniyor, bu Orta Doğu coğrafyasında bu çoklu kriz simülasyonları bizim için çok önemli.
2053 planları geliyor karşımıza. Gerçekçi değil tabii, bu kadar belirsizliğin olduğu bir yerde, önümüzdeki 3 yılı bile göremediğimiz bir yerde 10 yılın planlamasını yapmanız büyük bir başarı olur. NATO yaptı, 2030 siyasi genişleme üzerinden projeksiyonu var ve biz bu projeksiyona karşı ne yapıyoruz? Hiçbir şey. ‘NATO’ya karşıyız’ diyoruz, NATO içimizden geçiyor, her şeyiyle içimizden geçmiş zaten. Dolayısıyla, burada önümüzdeki 10 yılın hem NATO konseptiyle hem Çin ile hem Rusyası ile hem Afrikası ile bütün bu eksenlerde oluşturulması, üretilmesi gerekiyor ve burada belirleyici faktör tabii ki Kürt sorununun çözümünden, demokratik çözümden, dolayısıyla Suriye’nin demokratikleşmesinden, Irak’taki yapının istikrara kavuşmasından geçiyor. Bu iş silahlı olmaz, silahla ancak bu çözümsüzlük süreci sürdürülebilir. Ama neden? Çünkü demek ki çözüm üretemiyoruz, çözümü üretsek zaten silahlara gerek olmayacak.
“EĞER KÜRT SORUNUNU ÇÖZSEYDİK, İSRAİL FİLİSTİNLİLERE SALDIRMAYA CESARET EDEMEZDİ”
İsrail’i hepimiz kınıyoruz, vahşet, siz de rakamları verdik, ama Gazze’nin bu duruma düşmesini biz engelleyebilirdik. Eğer biz Kürt sorununu çözmüş, 2013’teki projeksiyonlara bağlı hareket etseydik, İsrail ne Filistinlilere saldırmaya ne de bölgedeki nüfusunu arttırmak yönünde bölgeyi bu türden istikrarsızlaştırmaya cesaret edemezdi.
“YUNANİSTAN, KIBRIS, DOĞU AKDENİZ SİYASETİ YİNE GELİR SİZİ ORTA DOĞU’DAKİ GELİŞMELERLE BİREBİR İLİŞKİLİ HÂLE GETİRİR”
Kıbrıs meselesi önemli bir meseledir ama Doğu Akdeniz meselesi… Kıbrıs zaten Doğu Akdeniz’in ortasında, tarihsel olarak da bu böyle. Abdülhamit Kıbrıs’ı İngilizlere neden verdi, İngilizler neden geldi, aldı orayı? Doğu Akdeniz’i yönetmek için, yüzyıllık planlar. Biz bunun bir parçasını Sykes-Picot ile yaşadık. Dolayısıyla, Yunanistan, Kıbrıs, Doğu Akdeniz siyaseti yine gelir sizi Orta Doğu’daki gelişmelerle birebir ilişkili hâle getirir. Dolayısıyla, dönüp baktığımızda bütün bu büyük fotoğrafın içinde burada demokratik bir çözümü var etmeden, inşa etmeden Türkiye’nin hiçbir sorununu çözemeyeceğimizi biliyoruz artık. Çünkü burası Nepal değil, kapıları kapatalım, içeride kendi sorumuzu çözelim, böyle bir coğrafya değil burası.”