Tbmm’de Bütçe Görüşmeleri…suat Özçağdaş: “21 Yıllık Dönemde Eğitim Sistemi Bilerek Ve İsteyerek Siyasallaştırıldı, Dinselleştirildi”
Eğitim Sen, Milli Eğitim Bakanlığı 2024 Bütçesine İlişkin Taleplerini Açıkladı: “Meb Ve Yükseköğretim Bütçelerinin Milli Gelire Oranı En Az İki Kat Arttırılmalı Ve Oecd Ortalamasına Çıkarılmalıdır”
Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, Millî Eğitim Bakanlığı’nın 2024 bütçesi ile ilgili taleplerini açıkladı. Kurul, “2024 yılı için öngörülen eğitim ve yükseköğretim bütçeleri ile eğitim sisteminde yapısal hale gelen fiziki alt yapı, öğretmen, idari ve akademik personel açıkları, araç gereç gereksinimi ve benzeri sorunların ve ihtiyaçların karşılanabilmesi mümkün değildir. MEB ve yükseköğretim bütçelerinin milli gelire oranı en az iki kat arttırılmalı ve OECD ortalamasına çıkarılmalıdır” dedi.
Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, Millî Eğitim Bakanlığı’nın 2024 bütçesi ile ilgili bugün açıklama yaptı. Eğitim Sen Genel Merkez’de yapılan açıklamada şunları söyledi:
2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi görüşmeleri TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda sürmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2024 bütçesi görüşmeleri 14 Kasım Salı günü yapılacaktır. 2024 yılı MEB bütçesi, ülke ekonomisinde yaşanan ağır ekonomik kriz koşulları ve Türk lirasında yaşanan değer kaybının da etkisiyle 2024 yılı için 1 trilyon 92 milyar lira olarak belirlenmiştir. 2024 MEB bütçesi 2023’e göre iki kattan fazla artmış gibi görülse de bu durum tamamen bir yanılsamadır. Eğitimde en temel ihtiyaçlar görmezden gelinerek hazırlanan 2024 MEB bütçesinin zorunlu eğitim harcamalarını bile karşılamaktan uzak olduğunu bugünden söylemek mümkündür.
“MEB BÜTÇESİNİN BÜYÜK BÖLÜMÜNÜ PERSONEL HARCAMALARI OLUŞTURMAKTADIR”
MEB bütçesinin, Merkezi Yönetim Bütçesi içindeki büyüklüğünün temel nedeni, iktidarın eğitime verdiği önemden çok, büyük ölçüde personele yapılan zorunlu harcamalardan kaynaklanmaktadır. MEB bütçesinin büyük bölümünü personel giderleri (yüzde 72,34) ve sosyal güvenlik devlet primi giderleri (yüzde 8,63) oluşturmaktadır. Her yıl eğitime bütçeden en çok payı ayırdıklarını iddia edilse de bu payın yüzde 81’i zorunlu olarak personel harcamalarına gitmektedir.
“BÜTÇEDEN EĞİTİM YATIRIMLARINA AYRILAN PAY İHTİYAÇ ORANINDA ARTMAMAKTADIR”
2002-2024 yılları itibarıyla MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan payın gelişim seyri, her fırsatta ‘Bütçeden en çok payı eğitime ayırdık’ diyenlerin halkı nasıl yanılttıklarını, eğitime ayrılan bütçenin ne kadarının yatırıma ayrıldığını gizlemeye çalışarak gerçekleri nasıl çarpıttıklarını açıkça göstermektedir. MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay 2002 yılında yüzde 17,18 iken, eğitim hizmetlerinin sunumu açısından çok önemli olan yatırım bütçesi 2009’da yüzde 4,57’ye kadar gerilemiştir. Eğitimde 4+4+4 düzenlemesi sonrasında kısmen de olsa artışa geçen eğitim yatırımları payı sonraki yıllarda istikrarsız bir çizgi izlemiştir. MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay 2023’te yüzde 9,18 iken, 2024’te yüzde 9,16’ya gerilemiş ve 22 yıl öncesinin çok gerisinde kalmıştır.
“OKUL BÜTÇELERİ YETERSİZDİR”
Türkiye’de eğitim kurumlarının büyük bölümünün mülkiyeti hala devlete ait olmasına rağmen, eğitim kurumlarında verilen hizmetlerin önemli bir bölümü geçtiğimiz yıllar içinde adım adım ticarileştirilmiş ve özelleştirilmiştir. Eğitimde yaşanan ticarileştirme ve özelleştirme uygulamaları, kimi zaman açık, ama çoğunlukla gizli olarak yapılmıştır. Bir taraftan eğitimin büyük bir bölümü zamanla birer ‘ticari işletme’ haline getirilen devlet okullarında sürdürülürken, diğer yandan eğitimin kamusal finansmanının tasfiye edilmesi yoluyla yoksul halkın eğitim finansmanı içindeki payı sürekli artmıştır. Ülkemizde okulların önemli bir bölümü ciddi anlamda ödenek sıkıntısı çekerken, bakanlığın okullara ihtiyacı kadar ödenek ayırmaması nedeniyle, okulların pek çok ihtiyacı öğrencilerden düzenli olarak toplanan aidatlar, bağışlar ve okulların ticari faaliyetlerinden karşılanmaktadır. Eğitime bütçeden yeterli pay ayrılmaması ve okullara gönderilen ödeneklerin zorunlu harcamalara bile yetmemesi, okulların altyapı sorunları ve fiziki donanım eksikliklerinin sürekli artmasına neden olmaktadır. Devlet okulları yıllardır adeta kaynak yaratmaya zorlanarak, öğretmenler ise öğrenci ve velileri ile ‘satıcı-müşteri’ ilişkisi gibi para ilişkisine girmek zorunda bırakılmaktadır.
“EĞİTİM EMEKÇİLERİ GEÇİNEMİYOR”
MEB bütçesinin büyük bölümünün personel harcamalarına ayrılmış olması, eğitim emekçilerinin geçim sıkıntısı çekmediği anlamına gelmemektedir. Hükümet yıllardır bütçeden en çok payı eğitime ayırdıklarını iddia etse de yüzbinlerce eğitim emekçisi yıllardır açlık sınırına yakın, yoksulluk sınırına uzak bir yaşam sürdürmektedir. Göreve yeni başlayan bir öğretmenin aldığı maaş ABD doları bazında 10 yıl önceki seviyenin gerisindedir. 2014 yılında öğretmen maaşıyla 942 ABD doları alınabiliyorken bugün 795 ADB doları alınabilmektedir. 10 yıl önce maaşıyla 14 çeyrek altın alabilen bir öğretmen, bugün maaşıyla 7 çeyrek altın alabilmektedir.
Nejla Kurul 2024 Millî Eğitim Bakanlığı bütçe taleplerini şu şekilde sıraladı:
“MEB VE YÜKSEKÖĞRETİM BÜTÇELERİNİN MİLLİ GELİRE ORANI EN AZ İKİ KAT ARTTIRILMALI”
2024 yılı için öngörülen eğitim ve yükseköğretim bütçeleri ile eğitim sisteminde yapısal hale gelen fiziki alt yapı, öğretmen, idari ve akademik personel açıkları, araç gereç gereksinimi ve benzeri sorunların ve ihtiyaçların karşılanabilmesi mümkün değildir. MEB ve yükseköğretim bütçelerinin milli gelire oranı en az iki kat arttırılmalı ve OECD ortalamasına çıkarılmalıdır. MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay başlangıç olarak en az iki kat arttırılmalıdır. Eğitim kurumlarının bütün ihtiyaçlarını karşılayacak bir bütçe sistemi oluşturulmalı, bütün okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalıdır.
“KAMU KAYNAKLARININ ÖZEL OKULLARA AKTARILMASI UYGULAMASINA SON VERİLMELİ”
Kamu kaynaklarının özel okullara aktarılması uygulamasına son verilmeli, özel okullara aktarılan kaynaklar, destek ve teşvikler devlet okulları için harcanmalıdır. Okul öncesi eğitim başta olmak üzere, eğitimin bütün kademelerinde öğrencilere en az bir öğün ücretsiz yemek verilmelidir. Eğitim yatırımları arttırılmalı, tüm kamu emekçilerine ücretsiz okul öncesi kurumlar ve kreşler için bütçeden pay ayrılmalıdır. Ek dersler başta olmak üzere, tüm ek ödemeler temel ücrete dahil edilmeli ve emekli maaşlarına yansıtılmalıdır. 2024 yılında aile ve çocuk yardımı başta olmak üzere, sosyal yardımlar sembolik olarak belirlenmekten çıkarılmalı, sosyal yardımlara günün koşullarına uygun ve ihtiyaç kadar artış yapılmalıdır.
“EĞİTİME HAZIRLIK ÖDENEĞİ SADECE ÖĞRETMENLERE DEĞİL, TÜM EĞİTİM VE BİLİM EMEKÇİLERİNE ÖDENMELİDİR”
Öğretmen ve yardımcı hizmetli açıkları kapatılmalı, ataması yapılmayan öğretmenler öğretmenin tamamı kadrolu olarak atanmalı, okullara acilen 100 bin yardımcı hizmetli istihdam edilerek, geçici istihdam uygulamalarına son verilmelidir. Eğitime hazırlık ödeneği sadece öğretmenlere değil, tüm eğitim ve bilim emekçilerine en az bir maaş tutarında, dönem başlarında olmak üzere yılda iki kez ödenmelidir. Tüm eğitim ve bilim emekçilerine insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşulları sağlanmalıdır.”