NİHAT YEŞİL’DEN BAKAN KİRİŞCİ’YE: “ÜLKEMİZDE EKİLMEYEN TARIM ARAZİLERİ VARKEN NEDEN YURT DIŞINDAN ARAZİ KİRALANMIŞTIR? BU TARIM POLİTİKASININ AMACI NEDİR”
12. Kalkınma Planı, Tbmm Plan Ve Bütçe Komisyonu’nda Kabul Edildi… Cevdet Yılmaz: “Geçtiğimiz Seçim Sonrası Kurda Önemli Bir Hareketlilik Yaşandı. Önümüzdeki Dönemde Böyle Bir Değişiklik Beklemiyoruz”
12. Kalkınma Planı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. Görüşmelerin sonunda soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Serbest kur rejimi uygulayan bir ülkeyiz. Ne bir tahminimiz var ne bir hedefimiz var. Gelişmekte olan bir ülkeyseniz uzun dönemde paranız değer kazanır. Diğer taraftan daha konjonktürel olarak geçtiğimiz seçim sonrası kurda önemli bir hareketlilik yaşandı. Oldukça önemli bir değişim oldu önümüzdeki dönemde böyle bir değişiklik beklemiyoruz. Daha belli limitler içinde salınan, gelişmelere göre, arz talep şartlarına göre değişen bir kur beklentimiz var” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, 12. Kalkınma Planı üzerindeki görüşmeler tamamlandı ve plan kabul edildi. Görüşmelerin son kısmında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, gün boyu kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. Yılmaz’ın konuşması özetle şöyle:
“Sayın Türeli 201. Madde’de şirketlerin tasarruf oranının nasıl hesaplandığı diye sormuştu. Planda referans verilen şirketler tasarrufu TÜİK’in kurumsal sektörler arasında yer verdiği mali ve mali olmayan şirketler tasarrufunun toplamı olarak hesaplanmaktadır. Büyümenin bileşenleri arasında toplam faktör verimliliğini dile getirdi yine sayın Türeli. Geleceğe dönük olarak yine ifade ettiğimiz gibi ortalama yüzde 5’lik bir hedef var. Bunun bir puandan fazlası toplam faktör verimliliğinden gelmesi hesaplanıyor. Aynı dönemde ciddi anlamda istihdam artışı ve sermaye artışı, sermaye girişi de sağlanacak.
“2037, 2040’LARA KADAR BİR FIRSAT DÖNEMİNDEYİZ”
Demografik fırsat penceresi… Burada da esas olan 2037, 2040’lara kadar bir fırsat dönemindeyiz. Yaşlanmadan zenginleşmeliyiz. Bunu başaramazsak eğer yoksul ve yaşlı bir nüfusa dönüşme riskimiz var. Bu da en kötü durum. Dünyada iki tane sınıflandırma var. Bir tanesi Birleşmiş Milletlerin yaptığı insani kalkınma gelişmişlik endeksi. Düşük, orta, yüksek ve en yüksek kalkınma seviyesine sahip ülkeler olarak ayrılıyor. Türkiye son 3-4 yıldır en yüksek grupta. Bu iyi bir şey. Bunu daha da ileriye taşımamız lazım. Satın alma gücü paritesine göre kişi başına milli gelirimiz üç ana eksende hesaplanan bir gösterge. Türkiye burada iyi bir durumda ama daha da iyi olması lazım.
“TÜRKİYE, AK PARTİ İKTİDARI BAŞLADIĞINDA ALT ORTA GELİR GRUBUNDA OLAN BİR ÜLKEYDİ ŞİMDİ YÜKSEK GELİRLİ ÜLKELER EŞİĞİNDEYİZ”
Yüksek gelirli ülkeler ligi sınıflandırmasını ise Dünya Bankası yapıyor. Ülkeleri 4 gruba ayırıyor. Türkiye, AK Parti iktidarı başladığında alt orta gelir liginde grubunda olan bir ülkeydi şimdi yüksek gelirli ülkeler eşiğindeyiz. En son 13 bin 800 civarında eşit değer yüksek gelirli bir ülke olmanız için nominal bazda kişi başı milli gelirimizin 13 bin 800’ün üstünde olması gerekiyor. Orta Vadeli Programımızda 2026 civarında biz, Türkiye’nin bu eşiği geçeceğini düşünüyoruz.
“ELBETTE DAHA FAZLA GAYRİMENKUL DIŞI DOĞRUDAN ULUSLARARASI SERMAYE ÇEKME GAYRETİNDEYİZ”
FTI konusunda elbette daha fazla gayrimenkul dışı doğrudan uluslararası sermaye çekme gayretindeyiz. Önümüzdeki dönemlerde bu konuda daha da yoğunlaşacak. Plan, orta vadeli program ile birlikte politika belirsizliğinin de ortadan kalkması dolayısıyla önümüzdeki dönemde doğrudan sermaye konusunda daha hareketli bir döneme gireceğimizi bekliyorum. Son 20 yılda 260 milyar dolar civarında uluslararası sermayeyi Türkiye’ye cezbettik. Uzun vadeli üretken sermaye… Biz hep şunu söylüyoruz kim gelip yatırım yapıyorsa bu bizim firmamızdır. Bu firmaların sayısının artmasını destekliyoruz.
“NE KADAR DESTEKLESEK AZ OLAN BİR ALAN, TARIM. İMKANLAR OLUŞTUKÇA DAHA FAZLA DESTEK VERECEĞİZ TARIMA”
91,6 milyar 2024 bütçesinde öngördüğümüz rakam. Tarımsal kredi sübvansiyonları var. Bunlar da tarım desteği. Müdahale alımları var TMO’nun. OECD’nin tarifiyle tarım desteklerine bakarsanız aslında çok daha yüksek bir destek ama ne kadar desteklesek az olan bir alan tarım tabii. İmkanlar oluştukça daha fazla destek vereceğiz tarıma. Tarımda oldukça yaşlı bir nüfus çalışmakta. Dolayısıyla gençleri tarıma daha fazla cezbetmemiz gerekiyor. Yakın kırsal dediğimiz alanlarda gençler hem bir taraftan şehrin sosyal hayatına katılma imkanına sahip olabilmeli hem de tarımla uğraşabilmeli. Bunun modellemesini yapmaya çalışıyoruz.
“DİJİTAL DÜZENLEMELER VAR AB İLE İLGİLİ. VİZE SERBESTİSİ ÇALIŞMALARI GİBİ ÇOK SAYIDA KONU PLANIN FARKLI BÖLÜMLERİNE DERCEDİLMİŞ DURUMDA”
Gümrük birliğinin güncellenmesi için çalışmalar yürüteceğiz. Uyum sürecini devam ettirme, kişisel verilerin korunması kanununun uyumlaştırılması, karbon düzenlemelerinden etkilenecek sektörler için çalışmalarımız var. Dijital düzenlemeler var AB ile ilgili. Vize serbestisi çalışmaları gibi çok sayıda konu planın farklı bölümlerine dercedilmiş durumda.
“KONJONKTÜREL OLARAK GEÇTİĞİMİZ SEÇİM SONRASI KURDA ÖNEMLİ BİR HAREKETLİLİK YAŞANDI. OLDUKÇA ÖNEMLİ BİR DEĞİŞİM OLDU ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE BÖYLE BİR DEĞİŞİKLİK BEKLEMİYORUZ”
Serbest kur rejimi uygulayan bir ülkeyiz. Ne bir tahminimiz var ne bir hedefimiz var. Gelişmekte olan bir ülkeyseniz uzun dönemde paranız değer kazanır. Diğer taraftan daha konjonktürel olarak geçtiğimiz seçim sonrası kurda önemli bir hareketlilik yaşandı. Oldukça önemli bir değişim oldu önümüzdeki dönemde böyle bir değişiklik beklemiyoruz. Daha belli limitler içinde salınan, gelişmelere göre, arz talep şartlarına göre değişen bir kur beklentimiz var.
“EYT MESELESİ SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİMİZİ ETKİLEYECEK”
Esas mesele emeklilikte yaşa takılanlar meselesi diye düşünüyorum. Bu sene 2 milyon toplamda 5 milyon kişilik bir potansiyel var. Önümüzdeki yıllarda bunun etkisi daha fazla görülmüş olacak. Dolayısıyla bu EYT meselesi sosyal güvenlik sistemimizi etkileyecek. Sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi adına bu çabalarımızı sürdüreceğiz.
“YOKSULLUK KONUSUNDA DAR BİR PERSPEKTİFİNİZ VAR DEDİNİZ. BUNUN HAKSIZ BİR ELEŞTİRİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ. ÜÇ DÜZEYLİ BİR PERSPEKTİFİMİZ VAR”
Yoksulluk konusunda dar bir perspektifiniz var dediniz. Bunun haksız bir eleştiri olduğunu düşünüyoruz. Üç düzeyli bir perspektifimiz var. En tepede makro politikalarımız, fiyat istikrarı büyüme ve istihdam… Bunları yapmasanız yoksulluğu azaltamazsınız. İkinci düzey sektörel politikalarıdır. Orada da son derece sistematik politikalar izlenmiştir. Bunların dışında bir de doğrudan desteklerimiz vardır. Onlarda doğrudan gelir veya ayni destekleri içeren yardımlardır.”