Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’dan Numan Kurtulmuş’a ‘Anayasa’ Yanıtı!
Eren Erdem: “Bugün Yepyeni Bir Çalışma Başlatıyoruz; ‘Yalan Haber İle Mücadele Bülteni’ Yayınlıyoruz. Bu Bültende, Yaygınlaştırılmak İstenen Yalan Haberleri Ve O Haberlere Konu Edilen Hususlardaki Gerçekleri Paylaşacağız”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem, “Algının olguyu boğduğu, siyasetçilerin imaj ve itibarının operasyonlarla biçimlendirildiği, ahlakın katledildiği bir dönemin içinden geçiyoruz. Yaratılan canavar, en fazla kendisini yaratan ellere zarar verir. Bugün yepyeni bir çalışma başlatıyoruz; birilerinin ‘dezenformasyon ile mücadele’ adına, dezenformasyonu kurumsallaştırmaya çalıştığı bu ortamda, bir çalışmayı hayata geçiriyoruz. Sosyal medya üzerinden bir platform oluşturuyoruz ve bu platform üzerinden her gün, bir haber bülteni gibi bir kişinin sunacağı, bir ‘Yalan Haberle Mücadele Bülteni’ yayınlıyoruz. Bu bültende, yaygınlaştırılmak istenen yalan haberleri ve o haberlere konu edilen hususlardaki gerçekleri paylaşacağız. İnat ve ısrarla gerçekleri söyleme, yalan ve dezenformasyon ile mücadele anlayışımızın temel önceliğidir” dedi.
CHP Medya, Planlama ve Sosyal Medya Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem, bugün, partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Erdem’in açıklamaları şöyle:
“CAN ATALAY ANAYASA İHLAL EDİLEREK CEZAEVİNDE TUTULUYOR. BUNUN ADI, YARGI VESAYETİDİR. BUNUN ADI GESTAPO REJİMİDİR. BU TÜR REJİMLER, GÜNÜN SONUNDA KENDİSİNİ YARATANLARI DA YUTAR”
“Milli iradenin temsilcisi TBMM’de görev yapması gereken bir milletvekili, Can Atalay, önce hukuk sonra da Anayasa ihlal edilerek cezaevinde tutuluyor. Malumunuz, normal şartlarda seçildiği an itibarıyla yargılama durdurulmalıydı, hukuk sistemimizin normali tam olarak buydu. Lakin olmadı. Hukuk katledildi, yargılama tamamlandı nihayetinde hukukla bağdaşmaz bir karar doğrultusunda Can Atalay mahkum edildi. Peki ya sonra ne oldu? Diyelim ki cezası kesinleşti. Milletvekili seçildiği an itibarıyla milletvekillerinin infaz hususundaki bağlayıcı Anayasa hükmü nedir? Milletvekili serbest olarak TBMM’ye girer, TBMM’de hüküm okunur ve infaz süreci başlar. Anayasa bunu söylüyor, peki bu oldu mu? Olmadı. Hem hukuk hem anayasa ihlal edildi. Kimler ihlal etti? Bazı hakim ve savcılar. Bunun adı, yargı vesayetidir. Hiç kimse, hukuk normlarından daha büyük değildir. Hele hele anayasadan büyük olamaz. Ancak, maalesef bazı hakimler aldıkları kararlarla alenen şunu söylüyorlar; ‘Biz anayasa, hukuk, kanun tanımayız.’ Bunun adı gestapo rejimidir. Bu tür rejimler, günün sonunda kendisini yaratanları da yutar.
“ANAYASA MAHKEMESİ’NİN BU HUKUKSUZ VE ANAYASAL DÜZENİ ORTADAN KALDIRMAYI AMAÇLAYAN HADİSE KARŞISINDA BİR DURUŞ SERGİLEMESİNİ UMUYORUZ”
İşte böyle koşullarda, ilgili hakim yahut savcıyla alakalı HSK bir işlem yapmıyorsa yargı, anayasayı ihlal etmeye yönlendirilmiş olur, bilinçli olarak teşvik edilmiş olur. Lakin, Anayasa Mahkemesi’nin bu hukuksuz ve anayasal düzeni ortadan kaldırmayı amaçlayan hadise karşısında bir duruş sergilemesini umuyoruz. Bu durum elbette bir ilk değil. Enis Berberoğlu ve daha niceleri benzer süreçler yaşadı. Montaigne, ‘Adaletin olmadığı yerde ahlakta yoktur’ der. Adaletsizlik, ahlakı çürütür. Acilen bu adaletsizliğin, hukuksuzluğun son bulması gerekir. Biz, şartlar ne olursa olsun adalet için Ankara’dan İstanbul’a yürüyen Genel Başkanımızın büyüttüğü adalet mücadelesini yurdun her karış toprağına taşıyacağız ve asla geri adım atmayacağız.
“MAKSATLI YAYINLAR, GERÇEK DIŞI BİLGİLERİN GERÇEK GİBİ SUNULMASI, İMAJ VE İTİBAR SUİKASTLARI NEREDEYSE OLAĞAN HALE GELDİ”
28 Mayıs’tan beri, bir takım medya ve sosyal medyada gittikçe dozu artan bir yalan haber ve dezenformasyon zinciriyle karşı karşıyayız. Gün geçmiyor ki yeni bir yalan haber ile karşılaşmayalım. Maksatlı yayınlar, gerçek dışı bilgilerin gerçek gibi sunulması, imaj ve itibar suikastları neredeyse olağan hale geldi. Sosyal medyada, sahte hesaplar üzerinden yürütülen algı operasyonları, CHP’nin YSK’dan seçmen verilerini almayı unuttuğunu dahi söyleyebilecek kadar ciddi operasyonel faaliyetler, artık neredeyse doz aşımına uğradı. İktidarın büyük ölçüde desteklediği bu türden faaliyetlerin siyasetsiz bir Türkiye yaratmayı hedeflediği açıktır. Gaye, siyasetin ideolojik alanı terk edip popülist ve algı operasyonlarıyla dizayn edilebilir bir mecraya dönüşmesidir. Genel seçimde, yalan ve montaj videolar üzerinden netice alan iktidarın başını çektiği bu süreç, aynı yöntemlerle aynı sonuçların alınabileceği inancıyla bezenmiş, kötücül bir iletişim biçimi halini almıştır.
“ISRARLA YALAN SÖYLENEN BİR ORTAMDA, İNATLA DOĞRULARI SÖYLEME AZMİMİZDEN GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ”
Algının olguyu boğduğu, siyasetçilerin imaj ve itibarının operasyonlarla biçimlendirildiği, ahlakın katledildiği bir dönemin içinden geçiyoruz. Yaratılan canavar, en fazla kendisini yaratan ellere zarar verir. Gerçeğin yerini yalanın, doğrunun yerini yanlışın, aleniyetin yerini trollüğün aldığı bir ortamda, bize düşen yegane bir mücadele vardır; o da hakikati savunmak, hakikatin görünürleşmesini sağlamaktır. Bu doğrultuda, ısrarla yalan söylenen bir ortamda, inatla doğruları söyleme azmimizden geri adım atmayacağız.
“BUGÜN YEPYENİ BİR ÇALIŞMA BAŞLATIYORUZ; ‘YALAN HABERLE MÜCADELE BÜLTENİ’ YAYINLIYORUZ”
Bugün yepyeni bir çalışma başlatıyoruz; birilerinin ‘dezenformasyon ile mücadele’ adına, dezenformasyonu kurumsallaştırmaya çalıştığı bu ortamda, bir çalışmayı hayata geçiriyoruz. Sosyal medya üzerinden bir platform oluşturuyoruz ve bu platform üzerinden her gün, bir haber bülteni gibi bir kişinin sunacağı, bir ‘Yalan Haberle Mücadele Bülteni’ yayınlıyoruz. Bu bültende, yaygınlaştırılmak istenen yalan haberleri ve o haberlere konu edilen hususlardaki gerçekleri paylaşacağız. İnat ve ısrarla gerçekleri söyleme, yalan ve dezenformasyon ile mücadele anlayışımızın temel önceliğidir.
“BU DOĞRULTUDA, BİR YALANIN BİN GERÇEĞİ BOĞMASINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ. HAZIRLANIYORUZ”
Yerel seçimler sürecine dair yapılan çalışmalarla ilgili birtakım bilgiler alıyoruz. Bir önceki seçimlerde yapıldığı gibi, yapay zeka ve kurgu-montaj kullanılarak sahte içerikler üretileceği yönünde duyumlarımız vardır. Bu doğrultuda, bir yalanın bin gerçeği boğmasına müsaade etmeyeceğiz. Hazırlanıyoruz. Yalana inandırmayı amaçlayanlara karşı gerçeğe sadaketle çalışıyoruz. Hiçbir koşulda bu irademizden geri adım atmayacağız. Bizi takip etmeye devam etmenizi tavsiye ediyoruz. CHP Doğrulama hesaplarımız üzerinden, Basın Özgürlüğü Ofisimiz üzerinden, Yalan Haberle Mücadele Bültenimiz üzerinden aktif ve etkin çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Twitter’da bir sayfa açtık, ‘Yalan Haberle Mücadele’ şeklinde. Bu sayfada her gün yapılan yalan haberlerin ve algı operasyonlarının gerçeklerinin ne olduğu tescillenerek, teyit edilerek paylaşılacak ve kamuoyunun yanlış yönlendirilmesi bu şekilde engellenmeye çalışılacaktır.
“ARKADAŞLARIMIZIN BU TÜR İŞLERLE İŞİ OLMADIĞINI İLK GÜNDEN BERİ SÖYLÜYORUZ, SÖYLEMEYE DEVAM EDİYORUZ”
Erdem, “Geçen günlerde, Genel Başkan Başdanışmanı Engin Özkoç ve İzmir Milletvekili Tuncay Özkan ile ilgili iddialar üzerine parti kurumsal kimliği, bu iddiaların asılsız olduğunu, yargıya taşıdığını, bu konuyla ilgili de yargı sürecini başlattı. Sizin bu iddialar üzerine bir değerlendirmeniz olacak mı?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Bu iddialar da deminden beri altını çizdiğimiz dezenformatif ve manipülatif içerikler kaspsamında ele aldığımız iddialardır. Konu, partimizin kurumsal ve tüzel kişiliği tarafından kamuoyuyla paylaşılmış ve reddedilmiştir. Ve aynı şekilde hukuk süreci başlatılmıştır. Bizler, bu konuda hukuk süreci devam ederken elbette bu iddiaların gerçek olmadığını söylemeye devam edeceğiz. Müddeilerin de iddialarını mahkemelerde ortaya koyması noktasında da elbette yargı sürecinin devamını ısrarla takip edeceğiz. Arkadaşlarımızın bu tür işlerle işi olmadığını ilk günden beri söylüyoruz, söylemeye devam ediyoruz.”
“YALAN HABERLER EMEKLİMİZİN, İŞÇİMİZİN SORUNLARINI ÇÖZMESİ GEREKEN VE BAKIŞI PARTİNİN DIŞINDA OLMASI GEREKEN CHP’Yİ, KENDİ İÇİNE DÖNDÜRMEYE DÖNÜK FAALİYETLERDİR”
Erdem, “Bir sosyal medya hesabında Genel başkan İletişim Koordinatörü Ömer Topsakal ile sizin aranızda bir gerilim yaşandığına dair bir iddia var. Bu iddiaya ilişkin değerlendirmeniz olacak mı” sorusuna da şöyle cevap verdi:
“Paylaşımı gördüm, son derece komik bir paylaşım. Hatta Ömer Bey’i de aradım. Dedim ki, ‘İnşallah bir zayiat olmamıştır, iddiaya göre kavga etmişiz.’ Kesinlikle böyle bir durum söz konusu olamaz. Hatta bunun olması için teknik şartlar müsait değil. Ben bir süredir İstanbul’daydım. Ömer Bey de uzunca bir süredir İzmir’de. Aynı ortamda bulunmadığımız için iddianın gerçekleşmesi, teknik olarak imkansız. Bunlar dezenformasyondur, bunlar yalandır. Bunlar yalanlar ne için yapılıyor? Ben buradan bütün emeklilere, emekçilere, çiftçilere ve vatandaşlarımıza bir şey söylemek istiyorum: CHP içe döndürüldüğünde bunun en ağır faturasını bu ülkenin emeklileri, işçileri, emekçileri, yoksulları, garibanları öder. İnatçı bir şekilde, CHP’yi yalanlarla, dezenformasyonlarla kendi içine kapatmaya dönük bir faaliyetin olduğunu görüyoruz. CHP kendi içine kapansın, kendi meseleleriyle uğraşsın, milletin meseleleriyle ilgilenemez hale gelsin. Böyle AK Parti, bostanda ve çayırda at koştururcasına siyaseti domine etsin. Bu operasyonlara asla boyun eğmeyeceğiz. CHP’nin gündeminin parti içine döndürülmesi yönündeki faaliyetleri asla ve asla onaylamıyoruz ve kabul etmiyoruz. Bu tür hesaplar üzerinden yapılan yalan haberler, gerçek dışı servisler tüm bunlar emeklimizin, işçimizin sorunlarını çözmesi gereken ve bakışı partinin dışında olması gereken CHP’yi, kendi içine döndürmeye dönük faaliyetlerdir. Onları emeklilerimize, çiftçilerimize, işçilerimize havale ediyoruz. Hakikat ve gerçeğin iktidarını inşa edeceğiz.”