MURAT EMİR UYARDI: “KIRTASİYE MALZEMELERİNE BAKTIK VE SON DERECE BÜYÜK BİR PANİĞE KAPILDIK”
Odtü’ye Girişi 2090 Yılına Kadar Yasaklanan Odtü Mezunlar Derneği Başkanı Arslan: “Ortada Bir Karar Yok, Soruşturma Yok, Gerekçe Yok. Rektör Talimat Veriyor, ‘Bu Kişileri Yasaklayın’ Diyor. Bu, Ülkedeki Tek Adam Rejiminin Sonucu”
NİSANUR YILDIRIM
ODTÜ Mezunlar Derneği Başkanı Baki Arslan’ın ODTÜ kampüsüne girişi, Rektörlük tarafından 2090 yılına kadar yasaklandı. Yasak kararına ilişkin resmi bir yazının tebliğ edilmediğini belirten Arslan, edindiği gayri resmi bilgiye göre mezuniyet töreninden dolayı bu yasağa maruz kaldığını ifade etti. Yasak kararını ANKA Haber Ajansı’na değerlendiren Arslan, “Bu aslında geldiğimiz Türkiye’de bizi şaşırtmayan bir tutum. Bu, ülkedeki tek adam rejiminin üniversitelere sirayet edişi. Ortada bir karar yok. Alınmış, görüşülmüş bir soruşturma yok. Herhangi bir gerekçe yok. Ama rektör İç Hizmetlere talimat veriyor. ‘Bu kişileri yasaklayın’ diyor. Bu, tamamen ülkedeki tek adam rejiminin sonucu” dedi. Arslan, “Herhalde sistemdeki en son kayıt girebilecekleri tarih 2090 olduğu için o tarihi girdiler. Sistem eğer izin verseydi belki 2199, 2299 olacaktı. Biz mücadelemize devam edeceğiz. ODTÜ mezun dernekleri Rektörlüğe bir biatta bulunmadığı için bu tavır gelişti. Halbuki biz ‘Sayın rektörüm’ diye biatta bulunsaydık bu sorunların hiçbiri gerçekleşmeyecekti. ODTÜ kültüründe biat yok. Bize bu kültürü ODTÜ verdi. Onlar gelip geçici. Yarın gidecekler ama biz mezunlar olarak hep var olacağız” diye konuştu.
ODTÜ Mezunlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Baki Arslan’ın ODTÜ yerleşkesine girişi 2090 yılına kadar yasaklanmıştı. ODTÜ Rektörlüğü’nün yasak kararına ilişkin herhangi bir resmi gerekçe bildirmediği öğrenildi. Arslan, Rektörlükten edindiği gayrı resmi bilgiye göre; mezuniyet töreninden dolayı haklarında yasak kararı alındığını söyledi. Edinilen bilgiye göre; ODTÜ Mezunlar Derneği’nin 18 yönetim kurulu üyesinin tamamının kampüse girişi yasaklandı.
Baki Arslan, 2090 yılına kadar ODTÜ’ye girişinin yasaklanmasını, ODTÜ’de rektör Mustafa Verşan Kök döneminde yaşananları ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. Arslan, şunları söyledi:
“ODTÜ’DE SANDIKTAN BİRİNCİ ÇIKMAMIŞ KİMSE REKTÖR OLMAMIŞTI. MEZUN DERNEKLERİYLE İLK ÇATIŞMASI O DÖNEMDE BAŞLADI”
“Aslında süreç yeni değil. Bunun geçmişi, Verşan Kök’ün ODTÜ’ye ilk rektör atandığı döneme dayanıyor. O dönemde de kendisi rektör adaylarından bir tanesiydi. 5 rektör adayının katıldığı bir toplantıda şunu söylemişti. ‘Bu sandıktan birinci çıkmazsam görevi kabul etmeyeceğim’ demişti. O toplantıda ben de vardım, kulaklarımla duydum. Fakat ne yazık ki sandıktan ikinci çıkmasına rağmen YÖK’e gönderilen isimlerden bir tanesi oydu. Görevi hemen kabul etti. Tüm akademisyen, öğrenci ve mezunlara verdiği sözünü tutmadı. Daha sonrasında mezun derneklerinin bir kısmıyla sorunlar yaşamaya başladı. Mezun derneklerinin bir kısmı buna tepki gösterdi. ODTÜ geleneklerine aykırı bir durumdu. Bugüne kadar ODTÜ’de sandıktan birinci çıkmamış kimse rektör olmamıştı. Mezun dernekleriyle ilk çatışması o dönemde başladı. Sonrasında mezuniyet törenleri, okul içerisindeki öğrenci eylemleri, mezunların dönem dönem yasaklanması, buna karşı mezun derneklerinin yaptığı açıklamalar… Bu sürecin devamını getirdi. Verşan Kök’ün 7 yıllık geçmişine dayandırıyorum.
“ORTADA BİR KARAR YOK. ALINMIŞ, GÖRÜŞÜLMÜŞ BİR SORUŞTURMA YOK. HERHANGİ BİR GEREKÇE YOK. AMA REKTÖR İÇ HİZMETLERE TALİMAT VERİYOR. ‘BU KİŞİLERİ YASAKLAYIN’ DİYOR. BU TAMAMEN ÜLKEDEKİ TEK ADAM REJİMİNİN SONUCU”
O süreç sonunda da anlamadığımız bir şekilde bu seneki mezuniyet töreninden sonra, yönetim kurulundaki arkadaşlarımız kampüse giriş yapmak istediğinde teker teker yasaklı olduğunu öğrendik. Önceki gün ben giriş yaptıktan sonra beni aradılar. ‘Yasak giriş’ yaptığımı söylediler. Halbuki diğer arkadaşlardan bir farkım daha vardı. Onların ODTÜ’de sadece plakası kayıtlıydı. Benim aracımda mezun stickeri var. Ücreti ödenmiş, yıllık, maille teyit edilmiş, Ocak 2024’e kadar bir mezun stickeri var. Aracımın üzerinde mezun stickeri olmasına rağmen ‘kaçak giriş’ yaptığım söylendi. Bununla ilgili İç Hizmetlerle ve Taşıt Pul Ofisi’yle görüşebileceğim söylendi. Ben de dün sabahleyin Rektörlüğe gitmek üzere okula giriş yapmak istedim. Beni kapıda durdurdular, yasaklı olduğumu söylediler. ‘Biliyorum, ben de bunun için geldim’ dedim. Biraz kenara çekip beni beklettiler. Rektörlüğü, İç Hizmetleri aradılar. Ancak hiçbir şekilde beni okula almayacaklarını söylediler. Ben de ısrarlı bir tebligat istedim. Bana tebliğde bulunun ya da yazılı belge verin ‘Niye almıyorsunuz beni okula’ diye. Veremeyeceklerini söylediler. ‘Rektörlüğe gidip ıslak imzalı dilekçe vereyim. Bu durumu kayıt altına aldırayım’ dedim. ‘Hayır, kesinlikle alamayız. Mail ile irtibata geçin’ dediler. İç Hizmetlerle kapıdaki görevlinin yaptığı görüşmeden ‘Hele de 2090 yılına kadar yasaklanmış olduğumu’ öğrendim. Hem kendimin hem aracımın yasaklı olduğunu öğrendim. Bu aslında geldiğimiz Türkiye’de anlayabileceğimiz, bizi şaşırtmayan bir tutum. Bu, ülkedeki tek adam rejiminin üniversitelere sirayet edişi. Ortada bir karar yok. Alınmış, görüşülmüş bir soruşturma yok. Herhangi bir gerekçe yok. Ama rektör İç Hizmetlere talimat veriyor. ‘Bu kişileri yasaklayın’ diyor. Bu tamamen ülkedeki tek adam rejiminin sonucu.
“KONSEYDEN ODTÜ REKTÖRLÜĞÜNÜN ÇIKARTILMASINA İLİŞKİN DERNEĞİMİZE RESMİ YAZI GÖNDERDİ”
Anlaşılabilir gibi değil. Bir mezun derneğinin başkanının ki sadece ODTÜ Mezunlar Derneği’nin başkanı değilim. Aynı zamanda ODTÜ Mezun Dernekleri Konsey başkanıyım. Ülkede 14 dernek, yurt dışında konseye dahil olan bir derneğimizin de olduğu bir konseyin de başkanıyım. Yaklaşık 15-20 bin mezunumuzu temsil ediyorum ve kampüse giremiyorum. Gelişmiş ülkelerde, mezun dernekleri kampüsün içerisinde yer alır. Çünkü amaçları üniversitenin gelişimine katkıda bulunmak, öğrencilerin sorunlarını çözebilmek, maddi-manevi üniversiteye bir şekilde destek sağlayabilmektir. Gelişmiş ülkelerde bu bağlantı çok iyi kurulabilmesine rağmen ne yazık ki özellikle son iki dönemdir atanmış rektör Mustafa Verşan Kök’ün ODTÜ’ye gelmesinden sonra bu ilişkiler tamamen koptu. Bundan önce ilişkilerimiz son derece iyiydi. Önceki rektörümüz Prof. Dr. Ahmet Acar, konseyimizin bir parçasıydı. Bizim konsey tüzüğümüzde de bu yazar, ‘ODTÜ rektörü konseyin de bir bileşenidir’. Bizim her toplantımıza gelirdi. ODTÜ’ye, öğrencilere, mezunlara dair sorunları konuşur, çözüm üretmeye çalışırdık. Mustafa Verşan Kök, ne yazık ki bu toplantılara ilk atandığı günden itibaren katılmama kararı aldı. Konseyden ODTÜ Rektörlüğünün çıkartılmasına ilişkin derneğimize resmi yazı gönderdi. Süreç yeni değil. Bu yüzden şaşırtmıyor bizi. Bir anda olmuş olsa şaşırabilirdik ama süreç 7 yıldır devam ediyor.
“HERHALDE SİSTEMDEKİ EN SON KAYIT GİREBİLECEKLERİ TARİH 2090 OLDUĞU İÇİN O TARİHİ GİRDİLER. SİSTEM EĞER İZİN VERSEYDİ BELKİ 2199, 2299 OLACAKTI”
Mezun derneklerini, mezunları sanki ODTÜ’ye düşman bir kitle gibi görmeye başladı. Halbuki bizim tek arzumuz var. ODTÜ’nün gelişimine katkıda bulunmak, öğrencilerin sorunlarına çözüm bulmak, ihtiyacı olan öğrencilerimize burs sağlamak. Başka bir amacımız olamaz zaten. İyi bir yöneticinin bu fırsatı değerlendirmesi lazım. Mezunları, ODTÜ’nün sorunlarına paydaş kabul ederek birlikte çözüm üretmeyi göz önünde bulundurması lazım. Ama ne yazık ki olmadı. Şaşırmadık ama anlam veremiyoruz. Herhalde sistemdeki en son kayıt girebilecekleri tarih 2090 olduğu için o tarihi girdiler. Sistem eğer izin verseydi belki 2199, 2299 olacaktı.
“ODTÜ MEZUN DERNEKLERİ REKTÖRLÜĞE BİR BİATTA BULUNMADIĞI İÇİN BU TAVIR GELİŞTİ. HALBUKİ BİZ ‘SAYIN REKTÖRÜM’ DİYE BİATTA BULUNSAYDIK BU SORUNLARIN HİÇBİRİ GERÇEKLEŞMEYECEKTİ”
Bu durum bir yandan da bizi üzüyor. Mezunlar olarak ODTÜ’deki bileşenlerle ODTÜ’de buluşamamak bizi üzüyor. Biz mücadelemize devam edeceğiz. ODTÜ mezun dernekleri Rektörlüğe bir biatta bulunmadığı için bu tavır gelişti. Halbuki biz ‘Sayın rektörüm’ diye biatta bulunsaydık bu sorunların hiçbiri gerçekleşmeyecekti. ODTÜ kültüründe biat yok. Biz de üniversitemiz iyi şeyler yaptığı zaman övünürüz. Bunu gururla paylaşırız. Ama Rektörlük yanlış bir şey yaptığı zaman da eleştirel yaklaşımda bulunuruz. Çünkü bize bu kültürü ODTÜ verdi. ODTÜ, sorgulamayı, eleştirmeyi, araştırmayı öğretti. Bizim ODTÜ’lülük kültürümüze, ODTÜ geleneklerine uymayan tutum ve davranışlarda Rektörlük bulunduğu zaman eleştirmemizin önüne geçemez. Eleştireceğiz, açıklama yapacağız. Her daim de yaptık. Öğrencilerimizin, üniversitelerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Onlar gelip geçici. Yarın gidecekler ama biz mezunlar olarak hep var olacağız.
“BİZE GELEN BİLGİYE GÖRE 18 ARKADAŞIMIZIN 18’İNE DE YASAK KONMUŞ”
Bir yandan hukuki mücadeleyi de başlattık. Bugün aldığım gayri resmi bir bilgiye göre de daha önce 5 arkadaşımız demiştim. Sanırım yönetim kurulundaki tüm arkadaşlarımıza yasak gelmiş. Onlar henüz ODTÜ’ye giriş yapmadıkları için yasaklı olup olmadıklarını bilmiyorlar. Bize gelen bilgiye göre 18 arkadaşımızın 18’ine de yasak konmuş. Yönetim kurulunda yüksek lisans yapan arkadaşlar var. Öğrenci oldukları için ODTÜ’ye girebiliyorlar. Herhalde web sitemizden tüm listeyi alıp İç Hizmetlere sözlü bir talimat verdi. ‘Yasaklayın bunları’ dedi.
“HEM BİLEŞENLERİN BİR ARADA DURMASINA HEM ODTÜ İÇERİSİNDEKİ GENÇLİK ÖRGÜTLERİNİN, TOPLULUKLARININ BİRTAKIM ETKİNLİKLER YAPMASINA TAHAMMÜLÜ YOK”
Mustafa Verşan Kök’ün aklında bir plan ya da bir düşünce olduğunu hiç zannetmiyorum. Çünkü gördüğümüz kadarıyla böyle anlık, kafasına göre karar alabilen tabiri caizse ergence bir tutum içerisine girebilen birisi. ODTÜ bileşenlerinin bir arada olmasını istemiyor. Öğrencilerin, mezunların, akademisyenlerin ve çalışanların birlikte hareket etmesini istemiyor. Çünkü böyle olunca üniversiteyi yönetmek çok daha kolay. Bir dönem Milli Eğitim Bakanı’nın söylediği gibi ‘Öğrenciler olmasa MEB’i yönetmek çok kolay’ tabirinden kaynaklı herhalde. ‘Öğrenciler, akademisyenler, mezunlar, çalışanlar olmasa ODTÜ’yü yönetmek çok kolay’ yaklaşımıyla bakıyor diye düşünüyorum. Örgütlülüğe tahammülü yok. Hem bileşenlerin bir arada durmasına hem ODTÜ içerisindeki gençlik örgütlerinin, topluluklarının birtakım etkinlikler yapmasına tahammülü yok. Orada yapılan her etkinliğin kendisine karşı yapılmış bir etkinlik olduğunu düşünerek bakıyor. Çok yakın zamanda, yıllardır yapılan Uluslararası Evrim Konferansı’na yer vermedi. ODTÜ’nün içinde yapılan her türlü etkinlik gerek politik gerek bilimsel ve sanatsal etkinlik ODTÜ’ye yazar. Verşan Kök’ün kafasında da böyle bir tutum var. ‘Burada yapılan her etkinlik bana karşı yapılıyor diye.’
“ODTÜ’DE DİPLOMA TÖRENİNİN DEVRİM’DE YAPILMASININ ARKASINDAYIZ. AMA ÖRGÜTLEYEN BİZ DEĞİLİZ. MEZUN OLAN ÖĞRENCİ ARKADAŞLARIMIZ KENDİLERİ ÖRGÜTLÜYORLAR”
ODTÜ’de en son yapılan mezuniyet töreninin mezun dernekleri tarafından yapıldığını düşünüyor, zannediyorum. Halbuki hiç alakası yok. ODTÜ öğrencilerinin tamamen özgün iradesi. İrade koydular ve mezuniyetlerini gerçekleştirdiler. Gayri resmi aldığımız bilgiye göre de bu törene bağlıyormuş. Öğrencilerin bir araya gelip örgütlenmesini, özellikle son yıllarda yapılan, Rektörlüğün iptal etiği gerek Bahar Şenliği gerek mezuniyet törenleri olsun, öğrencinin irade koyup yaptığı tüm etkinliklerin arkasında mezun derneklerini görüyor. Bu yüzden de mezun derneklerine karşı böyle bir tutum sergiliyor. ODTÜ’de diploma töreninin Devrim’de yapılmasının arkasındayız. Ama örgütleyen biz değiliz. Mezun olan öğrenci arkadaşlarımız kendileri örgütlüyorlar. Bir ihtiyaçları varsa elbette bize gelecekler. Biz de elimizden geldiğince ihtiyaçlarını karşılamaya devam edeceğiz. Buna karşı bir kini ve öfkesi var diye düşünüyorum.
“TRAJİKOMİK BİR DURUM. İNADINA 2091 YILINA KADAR YAŞAMAK İSTERİM. BU, ACZ İÇİNDE OLDUĞUNU GÖSTERİYOR”
Buna dair Twitter’da o kadar güzel şeyler paylaşmışlar ki onlardan birkaç tane örnek vereyim. Bir tanesi ‘2090 yılında sizi ne durdurdu’ demiş. Diğer bir tanesi ‘AKP iktidarının 2090 yılına kadar kalacağını mı düşünüyorsunuz’ demiş. Anlaşılır gibi değil. 2090 yılına kadar kendisinin yaşayacağını mı öngörüyor yoksa benim 2090 yılına kadar yaşayabileceğimi mi düşünüyor? Bu da hakikaten trajikomik bir durum. İnadına 2091 yılına kadar yaşamak isterim. Gerçekten komik. Bu, acz içinde olduğunu gösteriyor. Müebbet hapis yemiş gibi bir şey. Bir arkadaşımızda ‘süresiz’ yazıyor. Süresiz yasaklanmış. Benimki hiç değilse 2090 yılı, sayılı gün. Sayılı gün de çabuk geçer. Biz burada olmaya ve bu zihniyetle mücadele etmeye devam edeceğiz.
ODTÜ Mezunlar Derneği Başkan Yardımcısı Didem Ayhan Özkazanç ise şöyle konuştu:
“‘TÜM YÖNETİM KURULU YASAKLI MEZUNİYETTEN DOLAYI’. BEN MEZUNİYETE GİTMEDİM. BUNUN BİR ÖNEMİ OLMADIĞINI, YASAKLI OLDUĞUMUZU, SÜRECİN DEVAM ETTİĞİNİ SÖYLEDİLER”
“Ben 14 Ağustos itibarıyla yasaklandığımı öğrendim. Bana o zaman ‘Hem aracınız hem siz yasaklısınız’ dediler. Girişteki arkadaş yasağımı okudu. Bunun çıktısını istiyorum, dedim. O da olamayacağını söyledi, beni İç Hizmetlere yönlendirdi. İç Hizmetlerde bir dilekçe verdim. ’15 gün sonra sebebi ortaya çıkar, biz size döneceğiz’ dediler. Dönmediler. Ben 1 ay sonra aradım. Aradığımda ‘Sizin cevabınız şifreli. Şifreyi de bir arkadaş biliyor. O arkadaş da tatilde’ dediler. Arkadaşa bir şey olsa hep beraber şifre kıracağız demek ki. Cevabı bile isteye vermediler. Ben bunun üstüne CİMER’e yazdım. CİMER’den de bir dönüş olmadı. Sonra avukata gittim. Avukatla bir ihtar çektik. 27’sinde tebliğ edilmiş. Ona da cevap vermediler. Biz her daim ODTÜ’ye burs için koşuyoruz. Antrenmana gidiyoruz. Öğretim görevlisi bir arkadaşıma pass yazdırdım. ODTÜPass ile girebilmek için. ODTÜPass yazabilince yasağımı kaldırdılar diye düşündüm. 2 hafta önce girmeyi denedim, yine giremedim. Hatta çalışan arkadaş çok şaşırdı. ODTÜPass yazılıyorsa girebilmeniz lazım diye. Zaten bu o demek. ‘ODTÜ’ye girebilirsin’ demek. Ama yasaklıyım. Süresiz olarak yasaklı olduğum söylendi. Talebime rağmen dilekçeme cevap verilmiyor. Dünkü olaylardan sonra şansımı denemek için İç Hizmetleri aradım. Bu sefer dediler ki ‘Tüm yönetim kurulu yasaklı mezuniyetten dolayı’. Ben mezuniyete gitmedim, burada değildim. Bunun bir önemi olmadığını, yasaklı olduğumuzu, sürecin devam ettiğini söylediler. Süreç devam ediyor, geçici bir süre dediler. Ben de 2090 mı geçici süre dedim. Çalışan arkadaşlar da bir şey yapamıyor. Ergenyus’umuz ne derse onu bekliyor durumdayız. Dava yoluna gideceğiz. Resmi olarak 1 ay dolduğu an ben de davamı açacağım. Çünkü çok keyfi bir uygulama. Süresiz yasak denildi. Sayın rektörümüz kendine bu kadar ömür geçiyor herhalde. Bence, hepimiz süresiz yasaklıyız.
“VERŞAN KÖK BUNU NİYE YAPIYOR? ÇOK BELLİ. YANINDA DURMUYORUZ. ÖĞRENCİLERİN YANINDAYIZ”
Ben bugün özellikle İç Hizmetlerden yazılı belgeyle bana e-mail atılmasını talep ettim. Böyle bir şeyi üzülerek veremeyeceklerini sadece mezuniyetten dolayı olduğunu ve sürecin devam ettiğinin söylenmesi konusunda yetkileri olduğunu söylediler. Verşan Kök bunu niye yapıyor? Çok belli. Yanında durmuyoruz. Öğrencilerin yanındayız. Bence o yüzden yapıyor. Bu dönem yönetim kuruluna seçilen arkadaşlarımızı bile yasakladı mezuniyetten dolayı. Ama o dönem arkadaşlar yönetim kurulunda değildi falan filan. O da tuhaf bir durum. Yeni seçilmiş olanlar bile yasaklı. Verşan Kök düzenli olarak ODTÜ’de öğrencilerle ilgili bir sürü şey yasaklıyor. Topluluklara toplantı salonları vermiyor. Aklınıza gelebilecek her türlü eylem yasaklanıyor. En son Rektörlüğün önündeki eylemleri de yasakladı. Mezuniyetlerde bir şey olduğunda öğrenciler gelip bizden destek istiyor. Okulda yapamadıkları zaman biz salon veriyoruz.”