İSTEK ÇERKEZOĞLU: AZ KAZANANDAN AZ, ÇOK KAZANANDAN ÇOK VERGİ ALINAN ADALETLİ BİR VERGİ SİSTEMİ İSTİYORUZ
Agrobay İşçileri Ankara’da: “Sayın Cumhurbaşkanı’na Seslenmek İstiyorum… Sendika Bir Hak Değilse Niye Benim E-Devlet’imde Var? O Zaman Çıkarın E-Devlet’ten”
Haber: CEYLAN SAĞLAM- Kamera: EYLEM LADİN DEĞER
İzmir’deki Agrobay Seracılık’ta çalışırken Tarım İşçileri Sendikası’na (Tarım-Sen) üye olduktan sonra işten çıkarılan işçiler, bugün Ankara’da şirketin bağlı olduğu Bayburt Grup Genel Müdürlüğü önünde açıklama yaptı. İşçilerden Ayten Yavuz, “Buradan Sayın Cumhurbaşkanı’na ve Sayın Binali Yıldırım’a seslenmek istiyorum, eğer sendika bir hak değilse niye benim e-Devlet’imde var. O zaman çıkarın e-Devlet’ten… O zaman ‘babayasası’ kurun; Anayasa’dan ‘babayasasına’ geçin. Türkiye’ye baktığınız da yüzde 14’lük sendikalı işçi var, neden? Bu patronlar yüzünden” dedi. 14 yıl boyunca Agrobay’da çalışan Şehriban Kapaklıkaya ise, “Bizleri hep ezmişler, ezik kalmışız ya bir şey bilmediğimizi zannediyorlar. Diyorlar ki ‘O işçilere ne oldu, onların beynini sendika yıkadı’. Sendika yasal değil mi” diye tepki gösterdi.
İzmir’in Bergama ilçesindeki Agrobay Seracılık’ta çalışırken Tarım-Sen’e üye olmalarının ardından işten çıkarılan işçilerin direnişi sürüyor. Bugün direnişlerinin 43’üncü gününde olan işçiler; Ankara’da, Agrobay’ın bağlı olduğu Bayburt Grup Genel Müdürlüğü önünde açıklama yaptı.
İşçiler kartondan yapılmış, üzerinde “Agrobay hakkımızı ver”, “Sendika haktır engellenemez” yazılı dövizleri taşırken, “Agrobay işçisi yalnız değildir”, “Agrobay şaşırma, sabrımızı taşırma” ve “Direne direne kazanacağız” sloganları attı.
“BİZ EMEĞİMİZİ İSTİYORUZ. SADAKA İSTEMİYORUZ”
İşçilerden Şehriban Kapaklıkaya, 14 yıldır Agrobay’da çalıştığını belirtti, şunları anlattı:
“Bir buçuk yıldır sigortasız çalıştım, bütün zor koşullar altında çalıştık. İleride ne olur olmaz diye bu sendikaya üye olduk. Üç yıl kalmıştı emekli olmama, üç yıl daha çalışmak istiyordum. Ama sendikaya üye olduk diye bizi kapının önüne koydular. Zor şartlar altında çalıştık; bir avuç fakir fukaranın emeğine ekmeğine göz koyuyor bu zenginler. Biz emeğimizi istiyoruz. Sadaka istemiyoruz. Biz emeğimiz için buradayız; bir kuruş fazla istemiyoruz. Bir kuruş eksik istemiyoruz. Yaşadığımız sürece emeğimizi alana kadar gereken yere mücadele edeceğiz. Sanmasınlar korktular, bizi bir avuç 10 bayana askere darp ettirdiler. İtilendik, kakalandık ama yine de buradayız. Burada olacağız; olmaya da devam edeceğiz. Biz 52 derece sıcaklıkta çalışmışız. Senelik izinlerimiz yok, Haftalık tatillerimiz yoktu, bir saatlik yolda çalışmaya gidiyorduk. Neden? Çocuğumuza helal ekmek yedirmek için gidiyorduk.
Dört tane erkek işçi orayı terk etti, zor geldi. O işi bayan işçi yağmur demeden yaptık. Ama neden biz kapı önüne konulduk? Üç tane çocuğum var, üç çocuğuma haram lokma götürmedim.”
“3 YILDIR SİGORTASIZIM”
Naime Tekkahraman ise 18 yıl boyunca Agrobay Seracılık’ta çalıştığını belirterek şunları söyledi:
“3 yıldır sigortasızım, bizim hatamız yok. Arkadaşlarımız sendika üyeleri oldu. Önce 3 4 arkadaşımızı işten çıkardılar, biz de onlara yardıma gittik. Bizleri de işten çıkardılar. Bizim suçumuz yok. Biz baskı altında çalıştık, her şeyi de gördük. Her şeyi de yaptık. Arzu bize hakaret de etti. Bizi işten de attı. 61 yaşındayım, Arzu hakkımızı ver. Arzu’nun peşindeyiz.”
“EŞİM BU SÜREDE BANA GELDİ ŞİDDET UYGULADI, BEN BOŞANMA DERECESİNE GELDİM”
Fatma Kaya isimli bir işçi ise şunları dedi:
“Altı yıl üç ay Agrobay serasında çalıştım, üç ay sigortasız ve zor şartlar altında çalıştık. Ne iş verdilerse hiçbirine ‘hayır’ demedik. Sera elamındım sendikalı olana kadar… Sendikalı olmamızın sebebi çıkan arkadaşlarımız mahkeme süreci ile uğraşıyordu. Hiçbir haklarını alamıyordu ve biz de sendikaya üye olduk. Sendikaya üye olduktan sonra dördüncü gününde bizi insan kaynaklarına gönderdiler. Bir saat sıcağın altında bekletildik. İçeriye alınmadık. İnsan kaynakları dedi ki; ‘üç gündür serada olaylar oluyor. Sizi bu yüzden işten çıkarıyorum’ dedi. Biz de ‘Haklarımız, maaşlarımız ne olacak’ dedik. ‘Hakkınız varsa hakkınızı alacaksınız. Hiçbir şeyiniz kalmayacak’ dedi ama 43 gün oldu ne maaşımız yatırıldı ne mesailerimiz… Kimse bizimle muhatap olmadı.
Eşimi işletme müdürü baskı altına alıyor, ‘Eğer, eşini buraya getirirsen ve konuşturursan sen de işinden olursun, ekmeğinden olursun. Ben seni kurtaramam’ diyor. Eşim bu sürede bana geldi şiddet uyguladı, ben boşanma derecesine geldim. Arzu Hanım, ’31 işçinin Ağustos ayında maaşlarını yatırdım’ diyor. Hepsi yalan. Çünkü bizim e-Devlet’imizde, maaş bordolarımız da yatırılmadığı gözüküyor.
Sularımızı dolaptan getiriyorduk. Çünkü suların içi bakteri dolu, leş gibi kokuyordu. Yemekler zaten hiç düzgün değildi, resmî tatillerde çalışıyorduk. Bizi hep baskı, tehdit altında zorla getiriyorlardı.
“ARZU HANIM, SEN DE ÜÇ TANE ÇOCUĞUNA HARAM LOKMA YEDİRME”
Kendi işimiz gibi çalıştık, hiçbir ihanet etmedik. İşimizi aksatmadık. Rayları kaldırdık, bez serdik, kumları serdik, ne iş olursa… İşler bitti, sendikaya üye olduk diye bizi işten çıkardılar. Biz haklarımızı istiyoruz ve maaşlarımızı. 46 kodunun değişmesini istiyoruz. Biz dilencilik yapmıyoruz, biz sadece hakkımız olanı istiyoruz. Arzu Hanım, sen de üç tane çocuğuna haram lokma yedirme. İki tane çocuğuma haram lokma yedirmedim.”
“ARABALAR BOZUKTU, KAÇ DEFA ÖLÜMLE BURUN BURUNA GELDİK…”
11 yıl Agrobay Seracılık’ta çalışan Behice Karabulut ise şunları söyledi:
“Maaşlarımız düzenli yatmıyordu, promosyon paralarımız verilmedi. En çok 1’e 2 kesiliyordu. Raporda alsak haftalık tatillerimiz yanıyordu. İstanbul’dan hurda çift kat araba geldi, trafikten menedilmiş bizim oraya verildi. Haftada bir ya da iki defa onlara mazot alıyorduk. Arabalar bozuktu, kaç defa ölümle burun buruna geldik… Bunlardan dolayı sendikaya üye olduk. Sendikaya üye olduğumuzda biz zaten baş elemandık.
Kötü muamele gördük. 7 bayan arkadaşımıza gözaltı oldu. Bir arkadaşımızın ayak parmağı kırıldı. Biri de kafa travması geçirdi. Biz bunlardan dolayı hakkımızı almak istiyoruz. Bugün de direnişimizin 43’üncü günü. İstanbul’a 2 defa gittik. Bugün de Ankara Bayburt Grup’un önündeyiz. Bayburt Grup’un önünde de sesleniyorum; Agrobay oraya bağlı. Yöneticiler bu işe el atsın. Bizim hakkımız olanı versin. Biz sadaka ya da fazla para istemiyoruz. Hakkımız olan tazminatımızı, aylığımızı, yıllık iznimizi ve kod 46’nın da kaldırılmasını istiyorum.”
“EZİK KALMIŞIZ YA HEP BİR ŞEY BİLMEDİĞİMİZ İÇİN ZANNEDİYORLAR”
Karabulut’un konuşmasından sonra Şehriban Kapaklıkaya şunları da söyledi:
“Bizleri hep ezmişler, ezik kalmışız ya hep bir şey bilmediğimiz için zannediyorlar. Diyorlar ki ‘O işçilere ne oldu, onların beynini sendika yıkadı’. Sendika yasal değil mi? Biz kendimiz karar verdik, bizden önce 6 7 yıl çalışmış arkadaşlarımız var, onlar çıktılar gittiler emeğini alamadılar. 14 yıl çalıştım. Onlar emeğini alamamış, biz de dedik ki sendikaya üye olursak biz de emeğimizi alırız ama alamadık.”
“EĞER SENDİKA BİR HAK DEĞİLSE NİYE BENİM E-DEVLET’İMDE VAR. O ZAMAN ÇIKARIN E-DEVLET’TEN…”
Haklarını isteyen işçilerden Ayten Yavuz ise şunları söyledi:
“Dizim şu an sıvı topladı, iki tane bel fıtığım yırtık. Doktora sordum bunlar ne için oluyor? ‘Ağır kaldırmaktan’ dedi. Bu sene kendi iş alanımızın dışına çıktık. Kum taşıdık, demir kaldırdık. Çok zorluklar çektik. O serada emeğimiz var bizim. Arzu Hanım ‘İşçiler başımın tacı’ demesin. Sen bizi çöp gibi tazminatsız, Ağustos maaşımız yatmadan bizi kapının önüne koydun. Buradan da Sayın Cumhurbaşkanı’na ve Sayın Binali Yıldırım’a seslenmek istiyorum, eğer sendika bir hak değilse niye benim e-Devlet’imde var. O zaman çıkarın e-Devlet’ten… O zaman ‘babayasası’ kurun; Anayasa’dan ‘babayasasına’ geçin. Türkiye’ye baktığınız da yüzde 14’lük sendikalı işçi var, neden? Bu patronlar yüzünden. Ben beş gün sendikalıydım, altıncı gün işten çıkarıldım. O zaman kaldırın bunu Anayasa’dan… Şu an işten çıkarılan 70 80 işçi var, sadece biz 39 işçi olarak sendikalı işten çıkarıldık. Oradaki işçiler hala baskı altında, her gün teker teker işi bırakıyor.”