Burcu Köksal: “Tek Zam Yapacağım Demek, Ücret Artışlarını Tutup Fiyat Artışlarını Serbest Bırakacağım Demektir”
İktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu: “Keskin Faiz Artışlarının Tahribatını Enflasyonla Durgunluğu Birlikte Yaşayarak Deneyimleyeceğiz. Tek Değişmeyen, Faturanın Geniş Halk Kesimlerine Çıkması”
İktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini yüzde 25’ten 500 puan artışla yüzde 30’a çıkarmasının ardından, “Eylül 2021’den Mayıs 2023’e kadar mesnetsiz faiz indirimlerinin bedelini yüksek enflasyonla ödedik. Şimdi de korkarım ki keskin faiz artışlarının tahribatını enflasyonla durgunluğu birlikte yaşayarak deneyimleyeceğiz. Tek değişmeyen, faturanın geniş halk kesimlerine çıkması” dedi.
TCMB politika faizini beklentilere paralel biçimde yüzde 25’ten yüzde 30’a çıkardı. Böylelikle 28 Mayıs seçimleri sonrası faizlerde yüzde 21.50’lik bir yükseliş yaşanmış oldu. Orta Vadeli Program’da (OVP) 2024 yılı enflasyonu yüzde 33 öngörülüyor.
Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu değerlendirmesinde, TCMB’nin 2023’ün kalan üç toplantısında faiz artışlarını sürdürüp, muhtemelen yılı yüzde 40 civarında bir politika faiziyle kapatacak izlenimi verdiğini belirtti. Böylelikle politika faizinin 2024 yılı beklenen enflasyonun üzerine çıkıp, en azından kâğıt üzerinde pozitif bölgeye geçmiş olacağı öngörüsünde bulundu. Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu karar metninde enflasyonun yıl sonunda tahmin aralığının üst sınırına yakın seyredeceği ifadesine dikkat çekti. Bu oranın temmuz ayı Enflasyon Raporu’nda yüzde 62 olarak belirtildiğini söyledi. Yılın ilk 8 ayında tüketici enflasyonu yüzde 43.06 olarak gerçekleştiğini, Eylül enflasyonunun da yüzde 5 civarında gelmesi beklendiğini hatırlattı. Bu durumda 2022 Aralık ayına göre tüketici fiyatlarının yüzde 50 artacağı tahmininde bulundu. Kozanoğlu, “Yılın son üç ayı için yüzde 8 bir enflasyon payı kalacak ki, yüzde 62 hedefi bu koşullarda gerçekçi görünmüyor. Aylık yüzde 4’lük bir enflasyon yıl sonu tüketici fiyat artışlarını yüzde 69’a taşıyacak. Benim beklentim de bu yönde” değerlendirmesini yaptı.
Ayrıca OVP’de 2024 yılı büyümesinin yüzde 4 tahmin edildiğine işaret eden Kozanoğlu’na göre, enflasyonun yüzde 70 civarından yüzde 33’e kadar gerilemesi ancak talepte keskin bir zayıflamayla olanaklı. Bu durumda da yüzde 4 büyüme hedefinin tutturulması iyice zor. 2024 cari açığının da OVP’de 34.7 milyar dolar beklendiğinin altını çizen Kozanoğlu, “2023’ün ilk 7 ayında tüketim malları ithalatı bir önceki yıla göre 10 milyar dolar artışla 25 milyar doları bulmuştu. Uygun borçlanma koşullarına ve düşük kura bağlı olarak kamçılanan bu eğilim, 2024’te büyük olasılıkla dizginlenir. Ancak petrol fiyatlarının yüksek seyri 2024’te öngörülen 86.7 dolar ortalama fiyatın aşılabileceği kuşkusunu yaratıyor” dedi.
“2024 YILI DÜNYA BÜYÜMESİ YÜZDE 2.7’YE ÇEKİLDİ”
Mehmet Şimşek’in belirttiği gibi ücret düşüşlerinin, yurt içi üretimin yurt dışına yönlendirilmesi ve yoğun döviz girişlerinin yaşanması beklentisi ile OVP projeksiyonları yapılmış olabileceğine değinen Kozanoğlu, küresel ekonomide de işlerin pek parlak gitmediğine parmak bastı. OECD’nin son Ekonomik Görünüm Raporu’nda 2024 yılı dünya büyümesinin yüzde 2.7’ye çekildiğini kaydetti. 2024’te Türkiye’nin birinci ihracat pazarı Almanya’da yüzde 0.9, ikinci pazarı ABD’de %1.3, Avro Bölgesi genelinde de yüzde 1.1’lik bir büyüme beklendiğini söyleyerek, bunun da ihracatta ciddi bir atılımı olanaksız kıldığı değerlendirmesini yaptı.
“REEL ÜCRETLERİN DÜŞMESİ, TÜRKİYE’Yİ TAM BİR ASGARİ ÜCRETLİLER ÜLKESİ YAPAR”
Kozanoğlu, reel ücretlerin düşürülmesi konusundaki görüşlerini de paylaştı. Bunun Türkiye’yi tam bir asgari ücretliler toplumu yapacağını belirtti. Aşırı yoksulluğun, açlığın yaşanmadığı, ama yaşam standartlarının belirgin biçimde düştüğü bir ekonomi manzarası ortaya çıkacağı yorumunu yaptı. Bunun sosyal sonuçlarının yanı sıra, iç talebin duraklaması anlamında derin makro ekonomik yansımaları da olacağını vurguladı.
“KREDİ KARTI AYLIK FAİZLERİ YÜZDE 3’Ü AŞAR”
Kozanoğlu, faizlerin yükselmesiyle otomatikman kredi kartı faizlerinin de artacağını, aylık faizin yüzde 3’ü aşacağı görüşünü dile getirdi. İhtiyaç kredisi faizlerinin de yüzde 60’ı bulduğuna dikkat çekerek, “28 Mayıs seçimlerinde reel geliri düşse de uygun borçlanma koşulları nedeniyle kredi kartı ve tüketici harcamaları sayesinde hayat pahalılığını o denli şiddetli hissetmeyen kesimler için de hem yaşam zorlaşacak hem de makro anlamda halkın mal ve hizmetlere talebi gerileyecek. Şöyle ki, 8 Eylül itibarıyla bireysel kredi kartı harcamaları yüzde 182 artışla 925 milyar lirayı bulmuştu. İhtiyaç kredileri de yüzde 60 artışla 903 milyar liraya ulaşmıştı. Demek ki kredi kartlarına takla attırarak, ihtiyaç kredisi-kredi kartı limitlerini zorlayarak çetin geçim koşullarına katlanmak da artık imkânsız hale geliyor” diye konuştu.
“TEK DEĞİŞMEYEN, FATURANIN GENİŞ HALK KESİMLERİNE ÇIKMASI”
Kozanoğlu son olarak, ekonomi yönetiminde gerek faizlerde gerekse enflasyonda ister artış ister düşüş yönünde olsun keskin hareketler istenmeyeceğini anlattı. O nedenle dünya merkez bankalarının yavaş ve temkinli adımlarla ekonomilerini soğutma yoluna gittiğini, ABD Merkez Bankası FED’in dün yaptığı gibi dur-kalk yöntemini izlediklerini belirtti. Kozanoğlu’na göre, nasıl ani tansiyon düşüşleri veya yükselişleri insan bünyesini tahrip ederse aynı kurallar ekonomiler için de geçerli. Kozanoğlu, “Eylül 2021’den Mayıs 2023’e kadar mesnetsiz faiz indirimlerinin bedelini yüksek enflasyonla ödedik. Şimdi de korkarım ki keskin faiz artışlarının tahribatını enflasyonla durgunluğu birlikte yaşayarak deneyimleyeceğiz. Tek değişmeyen, faturanın geniş halk kesimlerine çıkması” dedi.