Tbmm Bütçe Görüşmeleri… Abdurrahman Tutdere: “2002 Yılında ‘Biz 3Y İle Mücadele Edeceğiz’ Diye Geldiler, Yetmedi Yanına Yandaşları Da Koydular, 4Y İle Boğuşuyor Ülkemiz”
Milli Yol Partisi Hayat Pahalılığına Karşı “Duran Adam Eylemi” Yaptı: “İktidara Sesleniyoruz, Zamları Derhal Durdurun”
Milli Yol Partisi üyeleri bugün Ankara Ulus’ta zamlara ve hayat pahalılığına karşı ‘duran adam eylemi’ yaptı. Milli Yol Partisi Ankara İl Başkanı Celal Söylemez, iktidarın yaptığı zamları ve ekonomi politikalarını eleştirerek, “Ekonomik kriz hayatı çekilmez hale getirmiş durumda. Buradan iktidara sesleniyoruz. Zamları derhal durdurun” dedi.
Milli Yol Partisi üyeleri bugün Ankara Ulus’ta Atatürk Heykeli önünde bir araya gelerek zamlara ve hayat pahalılığına karşı ‘duram adam eylemi’ yaptı.
“NÜFUSUN YÜZDE 70’İ RESMİ AÇIKLANAN AÇLIK SINIRININ ALTINDA YAŞIYOR”
Eylemde konuşan Milli Yol Partisi Ankara İl Başkanı Celal Söylemez, şunları kaydetti:
“Türkiye’de iktidara gelen bütün yönetimler, halkın refahını artırma, kalkınma vaatleriyle iktidara geldi. Bugünkü iktidar da yıllardır aynı vaatlerle ülkeyi yönetiyor. Ama gelinen noktada, millet yoksullaştırıldı. Bugün ülkede yüzde yüzün üzerinde enflasyon var. Nüfusun yüzde 70’i resmi açıklanan açlık sınırının altında yaşıyor.
Ülkede 20 milyon insan işsiz. Bu sayı çoğu Avrupa ülkesinin nüfusundan daha fazla. Çalışanlarımızın yüzde 70’i asgari ücretli, geri kalanların çoğu da belki onu bir iki tık üzerinde. Milyonlarca emekli, 7-8 bin TL ile kaderine terk edilmiş durumda. Hani bizi çok kıskanan Almanya var ya; orada 1000 Euro’nun altında emekli maaşı yok. Bizde emekli maaşları, 250 Euro ancak ediyor. Alman emeklisi, Türkiye’ye gelip haftalarca tatil yaparken, bizim emeklilerimiz hastaneye gidecek dolmuş parasına muhtaç. Asgari ücretin altında bir emekli maaşı olmamalıdır. Peki asgari ücret ne kadar ve neye yetiyor?
“İNSANLAR BAŞINI SOKACAK EV BULAMIYOR”
Asgari ücret, 11 bin 400 TL. En ücra şehirlerimizde, ilçelerimizde bile, 8-10 bin TL’nin altında kiralık ev yok. Geçmişte 10-15 yıl çalışınca bir ev almayı planlayan insanlar, bugün başını sokacak kiralık ev bulamıyor. 4 kişilik ailenin sadece gıda giderlerini ifade eden açlık sınırı, 11 bin TL’yi geçmiş. Bu insanlar nasıl geçinecek, nasıl hayatta kalacak diye soran var mı? Altı ayda bir ücret artırmak bir çözüm getiriyor mu? Ücretler altı ayda bir artıyor, zamlar ise her gün. Sizin verdiğiniz artışlar, daha halkın cebine uğramadan buhar olup uçuyor. Bu fasit daire, bu kısırdöngü bir çözüm değildir.
“BİR UYUSAK ALTI AY SONRA UYANSAK HER ŞEY DÜZELMİŞ OLACAK’ DİYEREK TOPLUMA MAVAL OKUYANLAR NEREDE?”
Çocuğunun cebine üç-beş kuruş koyamayan anne babalar, çocuklarının yüzüne bakamaz hale geldi. Mutfaklara meyve sebze artık kiloyla değil, taneyle giriyor. 2005’te 20 ekmek aldığımız 5 lirayla, bugün bir ekmek alamıyoruz. 3 litre benzin aldığımız 10 lirayla bugün yarım litre alamıyoruz. 5 kilo çay aldığımız 50 lirayla, bugün 1 kilo alamıyoruz. 10 litre zeytinyağı aldığımız 100 lirayla, bugün 1 litre alamıyoruz. 10 kilo et aldığımız 200 lirayla bugün 1 kilo alamıyoruz. Ailelerde huzur kalmadı. Toplumda huzur kalmadı. ‘Bir uyusak, altı ay sonra uyansak, her şey düzelmiş olacak’ diyerek topluma maval okuyanlar, nerede?
“YOKSULLUK GÜVENLİK SORUNUDUR”
Toplumun sosyal güvencesi olan orta direk yok oldu. Zengin ve fakir arasındaki uçurum, hiç olmadığı kadar derinleşti. Bir avuç zengin ve on milyonlarca fakir var artık. İstikrar diye diye, hayali hedefler vaat ede ede milletten oy alan 22 yıllık iktidar; halkı adalette, refahta, gelir dağılımında, bollukta, berekette, itibarda değil, yoksullukta eşitledi. Milletten kopuk, beceriksiz muhalefet ise kendi içindeki alicengiz oyunlarıyla meşgul. İnsanlar bırakın yıllar sonrayı, yarınını göremez oldu. Böyle bir toplumda, huzur ve güven kalır mı? İnsanlar, endişeyle yatıp, kaygıyla kalkıyor.
Zamlar ve giderek artan yoksulluk, ülkemiz ve milletimiz için en önemli güvenlik sorunu haline gelmiştir. Her gün yağmur gibi yağan zamlar, toplumsal barışımızın, huzurumuzun altına dinamit yerleştiriyor, görmüyor musunuz? Halkın ve toplumun güvenliğini asıl tehdit eden, bizim buradan sesimizi yükseltmemiz değil, sizin zamlarınızdır. Milleti aç ve yoksul bırakmak, en büyük güvenlik sorunudur.
“ZAMLAR KADER DEĞİLDİR”
Zamlar kader değildir. Yoksulluk, ‘nas’ değildir. Zamlara dur demesi gereken hükümet, vergileri iki katına çıkararak, doğalgazı üç katına çıkararak, ÖTV’leri keyfi yükselterek, enerji fiyatlarını sürekli artırarak, her şeyin zamlanmasına bizzat kendisi sebep olmaktadır. Cumhuriyet tarihinin neredeyse 4’te birinde ülkeyi yönetmiş olan bir iktidarın millete zam üstüne zam dayatmaktan başka bir çözümü olmaması, büyük bir felakettir.
“TÜRKİYE ÇARESİZ DEĞİLDİR”
86 milyonluk ülke, böyle bir kısırdöngüye mahkum edilemez. Mesele çözümsüz değildir. Türkiye büyük ve güçlü bir ülke. Türkiye, dünyadaki en geniş ve verimli tarım arazilerine sahip bir ülke. Böyle bir ülkede, yaz ortasında domatesi, biberi, patlıcanı 30 liraya, 40 liraya alamıyor insanlar. Türkiye, genç ve dinamik nüfusa sahip bir ülke. Türkiye, su zengini bir ülke. Türkiye, çok değerli doğal kaynakları olan bir ülke. Türkiye sanayileşme konusunda ciddi mesafeler almış bir ülke. Böyle bir ülke çaresiz olur mu? Elbette ki değil. Bugün içine düştüğümüz açmaz, milletin kabahati değil. Beceriksiz yönetimlerin eseridir.
“ZAMLARI DERHAL DURDURUN”
Milli Yol Partisi olarak şu anda ülkemizin bütün şehirlerinde, sokaklarda milletimizle beraber zamlara karşı sessiz duruş eylemi gerçekleştiriyoruz. Kamu düzenini bozacak, devlete, millete zarar verecek bir eylem değil, tam tersine milletin huzuru, güvenliği, selameti, geleceği için; millete umut ve güven vermek için, bolluk için, bereket için bir yol açma çabasıdır. Parti merkezimizden, teşkilatlarımızdan bir yıldır sesleniyoruz, duymadınız. Şimdi milletimizle el ele, şehir meydanlarından sesleniyoruz: Zamlar ve yoksulluk kader değildir.
Zam üstüne zam dayatmasına itirazımız var. Adaletsizliğe, liyakatsizliğe, yandaş kayırmacılığına itirazımız var. Kendini zengin edip, milleti aç susuz bırakan düzene itirazımız var. Artık yeter. Zamları derhal durdurun. Ardından, bir kişinin kendi kendine uydurduğu sözde ekonomi modelleri yerine, akla, bilime ve ülke gerçeklerine uygun, ciddi ekonomik adımlar atın. Türkiye tarımdan hayvancılığa, sanayiden ticarete, planlı bir üretim ekonomisine geçmelidir.”