AKBELEN ORMANI’NDA AĞAÇ KISMI YAPILACAĞI DUYUMU ALAN İKİZKÖYLÜLER NÖBETTE: “BİR KÖMÜR YÜZÜNDEN CEHENNEME DÖNDÜ YERLERİMİZ”
Tbmm Genel Kurulu, “Akbelen” Gündemiyle Olağanüstü Toplandı… Fatih Dönmez: Bazıları ‘Hiç Madencilik Yapmayalım’ Diyor, Onlar Dünyaya Çok Daha Geç Gelmiş, Taş Devri’nde Gelmesi Gerekiyorlar
Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, AKP Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez; CHP’nin çağrısı üzerine Akbelen’deki ağaç kıyımı ile ilgili olağanüstü toplanan TBMM Genel Kurulu’nda; “Burada söz alan hatipler adeta, ‘Çevreye zarar vermesin, ağaçlar kesilmesin. Gerekirse madencilik faaliyetini durduralım’ diyorlar. Dünyada 3 asırdır sanayi devrimi var. Bu arkadaşlar dünyaya geç gelmiş. Orta çağda gelmeniz lazımdı. Hatta bazıları ‘Hiç madencilik yapmayalım’ diyor, onlar çok daha geç gelmiş, Taş Devri’nde gelmesi gerekiyorlar” dedi. Kömür santrallerinin kapatılmasının her üç lambadan bir tanesinin kapatılması anlamına geleceğini belirten Dönmez, “Günün 8 saatini karanlıkta yaşayacaksınız anlamına gelir. Allah’tan bir kez daha milletimiz Cumhur İttifakı’na ve sayın Cumhurbaşkanı’mıza güven tazeledi ve karanlıktan kurtarmış oldu” ifadelerini kullandı.
TBMM Genel Kurulu bugün, CHP’nin talebi üzerine Akbelen’deki ağaçların kesilmesi gündemiyle olağanüstü olarak toplandı. AKP ve MHP milletvekilleri, daha önce vergi artışları ve zamları görüşmek üzere yapılan olağanüstü toplantıda olduğu gibi, yine TBMM Genel Kurulu Salonu’na, toplantı yeter sayısına ulaşıldığının belirlenmesinin ardından girdi.
Genel Kurul’da söz alan eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve AKP Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, şöyle konuştu:
“ENERJİ KAYNAKLI DIŞ TİCARET AÇIĞINI DÜŞÜRMENİN ÖNEMLİ YOLU DA KAYNAKTA YERLİLİKTİR”
“Enerji ülkelerin toplumsal refahının sağlanması için gerekli olan unsurların başında gelmektedir. Artık enerji su, hava, ekmek kadar doğal bir insan ihtiyacıdır. Bunun yanında, nüfusun ve sanayi üretiminin artmasıyla birlikte enerji talebindeki artış kaçınılmaz olduğundan bu talebin karşılanması için enerji arz güvenliğinin sağlanması da hayati öneme sahiptir. Bu kapsamda ülkemizin elektrik tüketimine baktığımızda, bundan 20 yıl önce, 2002 yılında elektrik tüketimimiz yaklaşık 132 teravat saat. Bugün itibarıyla baktığımızda elektrik tüketimi neredeyse 2,5 kart artmış ve 2022 yılında, geçtiğimiz yıl 329 teravat saate yükselmiştir. Projeksiyonlara baktığımızda 2035’li yıllarda 500 teravat saatin üzerine çıkacağı öngörülmektedir. Bu öngörülere göre, arz-talep dengesinin iyi yönetilebilmesi ve kesintisiz bir şekilde elektrik arzının sağlanabilmesini teminen artan talebe karşılık mevcut santrallerin çalışır durumda olması, yeni arz kaynaklarının planlanması ve devreye alınması bir zorunluluktur. Diğer yandan son dönemde ülkemizin enerji faturası artan küresel fiyatlardan dolayı 2 kat artmıştır. Enerji kaynaklı dış ticaret açığını düşürmenin önemli yolu da kaynakta yerliliktir. Bu kapsamda, enerji alanında yürütülen rekabetçi, şeffaf ve katma değeri yüksek yatırımlar sayesinde yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kurulu gücümüz içindeki payı 2023 yılı Haziran ayı sonu itibarıyla yüzde 66 seviyelerine gelmiştir. Yenilenebilir kurulu gücümüzün payı ise yüzde 55’tir. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payını arttırmaya yönelik faaliyetlerimiz kapsamında elektrik üretimindeki yerli ve yenilenebilir enerji payı geçtiğimiz yıl yüzde 58’ler seviyesine çıkmıştır. 2035 yılında toplam kurulu gücün 190 gigavat seviyesine ulaşması beklenirken, bunun 124 gigavatı yenilenebilir ve yaklaşık 13 gigavatı da yerli kömür kaynaklı olacaktır.
Ülkemiz orman varlığı 2022 yılında 20 milyon 763 bin hektar iken geçtiğimiz yıl bu büyüklük 23 milyon 245 bin hektara ulaşmıştır. Bu miktar ülkemiz yüzölçümünün yüzde 30’unu kaplamaktadır. Ayrıca, 2002 yılında ormandaki toplam yıllık artım 34 milyon metreküp iken ormancılık uygulamaları sonucunda yıllık artım geçtiğimiz yıl 47,88 milyon metreküpe ulaşmıştır. BM Gıda ve Tarım Örgütü FAO tarafından hazırlanan Küresel Orman Kaynakları Değerlendirmesi Raporu’na göre, 2015-2020 döneminde ülkemiz orman varlığına arttıran ülkeler sıralamasında 46’ncı sıradan 27’nci sıraya yükselmiş, ağaçlandırma yapan ülkeler klasmanında ise Avrupa’da birinci, dünyada ise dördüncü sırada yer almıştır.
Ülkemiz genelinde son 20 yılda tam 6,5 milyar fidan toprakla buluşturulmuştur. Geçtiğimiz yıl ise 647 milyon fidanı toprakla buluşturduk.
“BAZILARI ‘HİÇ MADENCİLİK YAPMAYALIM’ DİYOR, ONLAR ÇOK DAHA GEÇ GELMİŞ, TAŞ DEVRİ’NDE GELMESİ GEREKİYORLAR”
İnsanlık tarihine bakıldığında keşfedilen her maden çağlara konu olurken, beraberinde insanoğlunun refahını da arttırmıştır. Madenler sanayinin en temel hammadde girdisidir. Sanayide sürdürülebilirliğin sağlanması, kesintisiz hammadde tedariki ile gerçekleşmektedir. Ama burada söz alan hatipler adeta, ‘Çevreye zarar vermesin, ağaçlar kesilmesin. Gerekirse madencilik faaliyetini durduralım’ diyorlar. Dünyada 3 asırdır sanayi devrimi var. Bu arkadaşlar dünyaya geç gelmiş. Ortaçağ’da gelmeniz lazımdı. Hatta bazıları ‘Hiç madencilik yapmayalım’ diyor, onlar çok daha geç gelmiş, Taş Devri’nde gelmesi gerekiyorlar. Vücudunuz burada ama ruhunuz geride.
“ALLAH’TAN BİR KEZ DAHA MİLLETİMİZ CUMHUR İTTİFAKI’NA VE SAYIN CUMHURBAŞKANI’MIZA GÜVEN TAZELEDİ VE KARANLIKTAN KURTARMIŞ OLDU”
Ülkemiz 2022 yılına ait enerji ve metal ithalat ve ihracat verileri incelendiğinde toplamda 8 kalemde 105 milyar dolar geçtiğimiz yıl dış ticaret açığı verdi. En çok dış ticaret açığı verdiğimiz alanlarda da 70 milyar dolar ile enerji, petrol ve doğalgaza ödedik. İkinci sırada 12,5 milyar dolarla altın, üçüncü sırada 8,4 milyar dolarla kömür gelmektedir. 2020 yılında ortaya çıkan Covid-19 pandemisi dünyada tedarik zincirinin kırılgan yüzünü ortaya çıkarmıştır. 2022 yılında başlayan Rusya-Ukrayna savaşı ile bir enerji krizine dönüşen gelişmeler doğrultusunda Avrupa önce kapatmayı düşündüğü termik santraller için tam tersine kapasite artışına gitme kararı almıştır. Geçtiğimiz yıl dünya genelinde kömür tüketimi yüzde 1,5 artmışken, Avrupa’da yüzde 6,5 artmıştır. Fiyatlar da artan talep karşısında anormal seviyelere geldi. Yine burada eleştirilere söz konusu yapıldı, elektrik üretiminde kömürün payının azaldığına dair, evet eski hızıyla artmıyor ama hâlâ dünyada ürettiğimiz elektriğin üçte biri kömürden üretiliyor. Türkiye’de de bu oran aşağı yukarı aynı. ‘Kömür santrallerini kapatın’ demek, şurada yanan her üç lambadan bir tanesinin kapatılması anlamına gelir. Sanayide her üç tezgâhtan bir tanesinin kapatılması anlamına gelir. Başka bir ifadeyle, günün 8 saatini karanlıkta yaşayacaksınız anlamına gelir. Allah’tan bir kez daha milletimiz Cumhur İttifakı’na ve sayın Cumhurbaşkanı’mıza güven tazeledi ve karanlıktan kurtarmış oldu. Türkiye’deki yerli kömürün elektrik üretimindeki payı da yüzde 15’ler seviyesindedir.
Yerli kömür kaynaklarımızın çevreyle uyumlu bir biçimde ekonomimize kazandırılması enerji arz güvenliğinin sağlanması açısından da büyük önem arz etmektedir. Madenciliğin çevreye etkisinin kabul edilebilir seviyede olmasını sağlamak sürdürülebilir bir gelecek açısından kaçınılmazdır. Hükümetimiz döneminde, sürdürülebilir çevre anlayışında çevre ve insan sağlığını korumaya yönelik kanun, yönetmelik ve standartların gereklerini yerine getiren faaliyetlere izin verilmekte, bunlara uymayanların faaliyetlerine ise izin verilmemektedir.
“100 BİN KESİLEN AĞACIN SADECE BİR TANESİ MADENCİLİK FAALİYETLERİ KAPSAMINDA KESİLMEKTEDİR”
Bugün itibarıyla ülkemiz yüzölçümünün sadece yüzde 2,2’sinde ormanlık alanlarımızın ise binde 4’ünde madencilik işletme faaliyetleri yürütülmektedir. Diğer taraftan, her yıl sanayimizin endüstriyel odun ihtiyacı ve vatandaşlarımızın yakacak odun ihtiyacını karşılamak için kesilen ağaçların, buraya dikkatlerinizi çekmek istiyorum, 100 bin kesilen ağacın sadece bir tanesi madencilik faaliyetleri kapsamında kesilmektedir.
Burada bazı hatipler zeytinle alakalı, zeytinlik kesme ile ilgili örnekler ifade ettiler. Tam tersine biz, rehabilite ettikten sonra zeytin ağacı dikiyoruz, yıllardır bu böyle devam ediyor. İnanmayanlar için de o bölgede yetişmiş zeytinlerden elden edilen zeytinyağını da sizlere getirdik efendim.
Sayın Başkan diyor ki, ‘Bir tane mi getirdiniz?’ Hayır, 600 tane getirdik. Hepinizin odasına dağıttık, afiyet olsun.
Yeniköy Kemerköy Santrali, rahmetli Özal zamanında 1987’de faaliyete geçiyor, toplamda 3 ünite ile bin 95 megavatlık üretim tesisimiz var. Kritik bir tesis. Özellikle Güney Ege’deki elektrik ihtiyacının yüzde 60’tan fazlasını biz bu tesislerden elde ediyoruz.
Yerli kömürden elektrik üretimiyle ilgili olarak başka bir değerli bilgiyi paylaşmak istiyorum. Geçen yıl Avrupa doğalgaz piyasalarındaki ortalama fiyat baz alındığında söz konusu miktar ülkemiz ekonomisine yaklaşık 15 milyar dolarak olarak hesaplanmıştır. Yani biz eğer kömür kullanmasaydık 15 milyar dolar daha doğalgaz faturasıyla karşı karşıya kalacaktık.
“‘BU TESİSİN BURADA KALMASI LAZIM’ ŞEKLİNDEKİ PROTESTOLARINA DA KULAKLARINIZI TIKAMIŞ OLDUNUZ”
Bu santralde çalışan işçilerimiz sayısı hakkında da bazı bilgileri paylaşmak istiyorum. 3 bin 100 çalışanımız var. Bu çalışanların yüzde 75’i de bölge halkından olup santrallerin yerel kalkınmasına katkı sağlamaktadır. Nitekim siz sadece ağaç kesimini protesto edenlere kulak verdiniz ama orada çalışanlar, sendikalar ve yerel halkın da tam tersine, ‘Bu tesisin burada kalması lazım’ şeklindeki protestolarına da kulaklarınızı tıkamış oldunuz. Bu bölgede ruhsat büyüklüğü 23 bin 307 hektar. Kesimi yapılan yer ise sadece 78 hektardır. Nitekim kesimi yapılan yer endüstriyel plantasyon statüsünde olup zaten kesime gidecek bölgelerdir.
Bu santral işletme sahibiyle yapılan protokol gereği 3 milyondan fazla fidan dikimi gerçekleşmiştir. 2025 yılına kadar da 5 milyon fidan dikilecektir. Ayrıca şirket tarafından 1992’den bu tarafa da 415 binin üzerinde akasya, zeytin, kızılçam, fıstıkçamı gibi ağaçlar dikilmiştir.
“YEŞİL HAREKETİ TEKELİNE ALMAK İSTEYEN MARJİNAL BİR GRUP VE ONLARA ŞARTSIZ KOŞULSUZ HER ORTAMDA DESTEK VEREN BİR MUHALEFETİMİZ VAR”
Türkiye’de yeşili, yeşil hareketi tekeline almak isteyen marjinal bir grup ve onlara şartsız koşulsuz her ortamda destek veren bir muhalefetimiz var. Dün sayın Cumhurbaşkanı’mız ifade etti, marjinal gruplardan bir kez daha neyi kastettiğini, bir kez daha anlatayım. Orada protestoya gelenler üzerinde ruhsatsız silah, sahte kimlikle yakalandılar. Bunlara marjinal demeyeceğiz ya da sayın Bahçeli’nin tanımladığı gibi kriminal tipler demeyeceğiz de ne diyeceğiz?
Yeşilden nasıl anladığınızı Gezi Parkı eylemlerinde gördük. Açık açık ‘Mesele ağaç değil, sen hâlâ anlamadın mı’ diyerek vatandaşları isyana teşvik ettiniz, kamu mallarının yağmalanmasına neden oldunuz, sokakları terörize ettiniz. Derdinizin yeşil olmadığını gayet iyi biliyoruz. Eğer derdiniz yeşil olsaydı, eğer samimi olsaydınız CHP’li belediyelerin ağaç katliamlarına sessiz kalmazdınız.”