12 Kasım 2024 Salı

Devre Mülk Sahipleri Şikayetçi… Jeotermal Devre Mülk Sahipleri Yardımlaşma Dayanışma Derneği Başkanı Tevfik Seyrek: “2023 Oldu Hala Ortalıkta Bir Şey Yok. Bir Kazma Dahi Vurulmamış. Tek Çare Var; Oraya Kayyum Atansın”

Haber: İLEYDA ÖZMEN / Kamera: EYLEM LADİN DEĞER

Jeotermal Devre Mülk Sahipleri Yardımlaşma Dayanışma Derneği Başkanı Tevfik Seyrek, “2023 oldu hala ortalıkta bir şey yok. Bir kazma dahi vurulmamış. Bize satarken maketleri göstererek ‘Aynısı yapılacak’ denildi. Yaşlıları ve emeklileri seçiyorlar genellikle. Devre mülk yok. Şu an o 40 kişiyi emniyet, yandol tespit etti. Bir hafta 10 gün bunlar tutuklu kaldılar. Ankara Adliyesi 7. Sulh Ceza bunların 12’sini Sincan Cezaevine gönderdi. Üç ay sonra serbest kaldılar. Yer yokmuş cezaevinde. Bunlar cezasını alsın. Burada haksızlık var, adaletsizlik var. Tek çare var. Devletimizden şunu istiyorum; oraya kayyum atansın. Elinden geçici süreyle de olsa el koysun ve bu mağduriyetler ortadan kalksın” dedi.

Ankara’daki Hitit Ayaş Termal Tesisleri’nde devre mülk sahipleri, şirketin satış sırasında vaadettiği ve sözleşmede taahhüt edilen yasal haklarının yerine getirilmediği gerekçesiyle 2019 yılında suç duyurusunda bulunmuştu.

Jeotermal Devre Mülk Sahipleri Yardımlaşma Dayanışma Derneği Başkanı Tevfik Seyrek, konuyla ilgili son gelişmeleri ANKA Haber Ajansı’na anlattı. Seyrek, şunları söyledi:

“2023 OLDU HALA ORTALIKTA BİR ŞEY YOK. BİR KAZMA DAHİ VURULMAMIŞ”

“Sözleşmenin 5. maddesinin birinci bendi, 7. maddenin ikinci bendinde diyor ki; ‘mücbir sebepler olmadığı taktirde, 30 ay içerisinde yapmadığımız taktirde yasal faiziyle geri ödemeyi taahhüt ederiz.’ 2023 oldu hala ortalıkta bir şey yok. Bir kazma dahi vurulmamış. Bize satarken maketleri göstererek ‘Aynısı yapılacak’ denildi. Numune yaptıkları park blokları bunun başında beş tane yerin sahibi Mehmet Ali Doğan. Ama Hitit Ayaş’ın Yönetim Kurulu Başkanı Akif Arıkan. Akif Arıkan ile konuştuğumuzda ’38 bin üyemiz olduğunu, leblebi gibi sattığını’ ifade etmiştir avukatların huzurunda. Uzlaşmaya gittik Çankaya’da uzlaştırmacı avukat bizleri topladı. Dolayısıyla bu buluşmada hâkim herhangi bir uzlaşmaya gitmesin, zaman kaybı olmasın diye uzlaşamadık. Hatta bizi üyelerimize bildirilerden benim adıma savcılığa suç duyurusunda bulundular.

Ticaret Bakanlığı’na gittim, Genel müdüre söyledim. Ona da 6502 sayılı Tüketici Kanunu’nu tek tek okudum. Kanun niye çıkmış? Tüketiciyi koruma kanunu bu. TBMM’de platform düzenledik. TBMM dilekçe komisyon başkanı… Onun etrafında toplantı yaptık ama hala bir netice alamıyoruz.

“GENELLİKLE YAŞLILARI VE EMEKLİLERİ SEÇİYORLAR”

Yaşlıları ve emeklileri seçiyorlar genellikle. Bir de örnek gösteriyorlar. Üst bürokratlar ve bakanları göstererek güven sağlıyorlar. Devre mülk yok. Tapu yok. Kimisine tapu veriyor sözleşme vermiyor kimisine sözleşme veriyor tapu vermiyor. Bu taşıyıcı ve sağlayıcılar kendilerine kooperatif kuruyor.

Bu şekilde biz dava açtık. Bir kısmı yıldat bir kısmı tapu iptal davası. Şu an asliye ticaret mahkemesinde dava devam ediyor. Beni suçladıkları için ben suç duyurusunda bulundum.

“40 KİŞİ TESPİT EDİLDİ. 12’Sİ SİNCAN CEZAEVİNE GÖNDERİLDİ. ÜÇ AY SONRA SERBEST BIRAKILDILAR”

Cumhuriyet Başsavcılığımız 2019 yılında operasyon düzenledi. Ankara, Denizli, Bodrum’da emniyet görevini yaptı. Sonra savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Bizim suç duyurusu dilekçemizin cevabı iki buçuk senede çıktı. En son Cumhuriyet Başsavcılığımız bunu ağır cezaya mahkeme açıldı. Duruşmalara gitti. Bu sefer ortak dosyalar olduğu için başka bir ağır cezada yargılanıyorlar. Asliye ticaret mahkemesinde yargılanıyorlar. Şu an o 40 kişiyi emniyet, yandol tespit etti. Ve onların kişiliklerinin resimlerini bizlere tanıttı. Bu tanıtma üzerine tutuklandılar. Bir hafta 10 gün bunlar tutuklu kaldı. Ankara Adliyesi 7. Sulh Ceza bunların 12’sini Sincan cezaevine gönderdi. Üç ay sonra serbest kaldılar. Yer yokmuş cezaevinde. Bir suçlunun olay neticeleninceye kadar tutuklu kalması lazım.

“BİR BUÇUK SENEDİR İSTİNAFTA DEVAM EDİYOR, BEKLİYORUZ. DİĞER AĞIR CEZADAKİ MAHKEME DE DEVAM EDİYOR”

Bütün duruşmalara katıldım. Katıldık ama mahalli ek bina dış kapıdaki mahkeme hâkimi, tüketici hakimi şöyle bir karar verdi; Davayı kazandık ama 1 artı 1, 2 artı 1, 3 artı 1’in ortak yıldat ödemesi bin 650 lira kararını verdi. Avukatlarımız da bu konuyu eşitsizlik, haksızlık olduğunu ifade ederek istinafa müracaat etti. Çünkü örneğin 1 artı 1 500 lira, 2 artı 1 bin lira, 3 artı 1 bin 500 lira. 1 artı 1 ile 3 artı 1’in yıldatı aynı olur mu? Olmaz. Bir buçuk senedir istinafta şu an devam ediyor, bekliyoruz. Diğer ağır cezadaki mahkeme de devam ediyor.

“ORAYA KAYYUM ATANSIN”

Hitit Ayaş’tı adı, Hattuşa oldu. Adını değiştirdiler. El değiştiriyor. Esas sahibi belli. Belki orayı taşeron firmaya veriyor işlettiriyor. Ama bu üyeler ne olacak? Parasını istiyor alamıyor. Ödediği almak istiyor alamıyor.

Devletin koyduğu rayiç bedelden yıldat ödenir, biz ona kabulüz. Bıktık usandık. Ben bu servetim eridi, çürüdü. Onun da yasal faiziyle iadesini, tapuyu ve sözleşmeyi iptal etmek istiyoruz. Hukukta ne var? Bir tacir dolandırıcılık iki nitelikli dolandırıcılık. Bunlar gerçekleşsin. Bunlar cezasını alsın. Burada haksızlık var, adaletsizlik var. Tek çare var. Devletimizden şunu istiyorum; oraya kayyum atansın. Elinden geçici süreyle de olsa el koysun ve bu mağduriyetler ortadan kalksın.”

“BU İNSANLAR KOLAY PARA KAZANMIYOR. MİLLETİ KANDIRMAYA HAKLARI YOK”

Mağdurlardan İsa Çalıkıran ise Hattuşaş Tatil Köyü’nün çağrı merkezini aradıklarında sürekli aynı cevap aldıklarını söyledi. Çalıkıran mağduriyetini şöyle anlattı:

“Buraya insanları götürdüler, satışlar yapıldı. Bize orada kalmak için yer verdiler. Ama ben orada eşimle dolaşırken 2 artı 1’i ben 19 bin 200’e aldım. Önümde bir şahsı dinlerken 7 bin 200’e duydum. Sinirlendim. Kazıklandığımı anladım. Mehmet Ali Bey’in bütün devre mülklerin bu sisteme çalıştığını, milleti nasıl dolandırdığını söylüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızdan şunu istiyoruz; bu devre mülklerin iyi araştırılması, Türk milletinin dolandırılmaması, mağduriyetin önüne geçilmesi gerek. Yaşlı insanları seçiyorlar. İnsanları kimsenin dolandırmaya hakkı yok. Biraz önce aradım. İlk başta ‘Yerinizi satalım Araplara 2-3 trilyon.’ denildi. Ama şimdi de öyle bir şey yok. Bu insanlar nasıl bizim yerimizi öğrenip, adımızı öğrenip arıyorlar? ‘Dolandırıcı değiliz, firmayız’ diyorlar. Firma olabilirsin ama sen verdiğin taahhüdü yerine getirmedin. Suçlu biz miyiz onlar mı? Bence insanı kandıranlar suçludur. Türk insanına çok üzülüyorum. Yalancılık, dolandırıcılık bizim artık kitabımıza işlemiş. Bir insanı dolandırmak kadar acı bir şey yok. Bu insanlar kolay para kazanmıyor. Hepimiz emekliyiz. Ben yerimi sattım. Şu anda benim yerim 500 milyar ediyor. Ben o zaman 19 milyara sattım, 19 milyara burayı aldım. Milleti kandırmaya hakları yok. Göreceksiniz öyle bir dolandırıcılık çıkacak ki buradan… Cumhurbaşkanımızdan tek ricamız şu; oraya kayyum atansın. Böyle yerleri tespit etsinler.”

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN BİZE VERDİĞİ TAPU NASIL GEÇERSİZ OLABİLİR?”

Bir diğer Mehmet Canbolat da şunları söyledi:

“2010 yılında ilk kaydolan üyeyim. O günün parasıyla 10 bin dolar para ödeyerek hatta Mehmet Ali Doğan dedi ki; Vecdi Gönül Bakanımla beraber aynı katı paylaşıyorsunuz dedi. Kayıt yerim belli orada. Çok mağdur olduk. Bugün almak istediğimiz parayı alamıyoruz, satamıyoruz. Sayın yetkililerimizden bir an evvel çare bulunması lazım. Elimize tapu verdiler ama bu tapunun hiçbir geçerliliği yok diyor. Telefona çıkan şahıslar bunu diyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bize verdiği tapu nasıl geçersiz olabilir? ‘Yönetim değişti, o günkü anlaşmamız son buldu yeni sözleşmeler yapıldı’ deyip işin içinden çıkıyorlar. Eşime hakaret ettiler. Bundan dolayı ‘Eşimi aramayacaksınız beni arayacaksınız’ dedim. Asıl suçlu Mehmet Ali Doğan. 600 kişiden fazla mağdur var.”

İlgili Haberler