ATAŞEHİR’DE ‘SPORDA SIHHAT VE BESLENME’ PANELİ DÜZENLENDİ
Sağlık Çalışanlarının İş Bırakma Eylemi İkinci Gününde… Ankara İl Sağlık Müdürlüğü Önünde Açıklama Yapan Sağlık Çalışanları: “Tüm Halkımızı Yanımızda Olmaya Davet Ediyoruz”
Sağlık ve Sosyal Hizmet Birlik ve Mücadele Platformu’nu (SABİM) oluşturan 21 sağlık örgütüne üye sağlık çalışanlarının iş bırakma eylemi bugün de devam etti. Ankara İl Sağlık Müdürlüğü önünde yapılan açıklamada “Sağlık sistemindeki kargaşa ve huzursuzluk nedeniyle, hekimlerimiz, hemşirelerimiz, ebelerimiz, teknikerlerimiz, teknisyenlerimiz; genel idari, teknik ve yardımcı hizmetler sınıflarındaki çalışanlar gibi sağlık ekibinin hiçbir üyesi artık nefes alamıyor. Daha ne kadar dibe vurabiliriz? Artık göğsümüzü gere gere ‘hekimim, hemşireyim, ebeyim, sağlık çalışanıyım’ demeyi geçtik, çalışanlar olarak ‘memurum’ demekten utanır hale geldik. Nitelikli sağlık hizmeti için verilecek bu mücadelede sadece kendimiz için değil, hastalarımız için de mücadele ettiğimizin bilinciyle, tüm halkımızı yanımızda olmaya davet ediyoruz” denildi.
SABİM’i oluşturan 21 sağlık örgütüne üye sağlık çalışanları, dün başlattıkları iş bırakma eylemini bugün de sürdürdü. Sağlıkta şiddetin önlenmesi ve özlük ve mali hakları ile çalışma koşullarının iyileştirilmesi için bugün de iş bırakan sağlık çalışanları, Ankara İl Sağlık Müdürlüğü önünde toplanarak “Birleşe birleşe kazanacağız”, “İnsanca yaşamak istiyoruz”, “Emek bizim hak bizim”, “Sefalete teslim olmayacağız” sloganları eşliğinde eylem yaptı.
Sağlık çalışanları talepleriyle ilgili bir basın açıklaması yaptı. 21 sağlık örgütünün ortak açıklaması şöyle:
“ÖLÜYORUZ, ÖLDÜRÜLÜYORUZ, EKONOMİK OLARAK AÇLIK SINIRINDAYIZ”
“Toplu sözleşme taleplerimizi belirleyerek, platformun büyük çoğunluğunun katılımıyla 1-2 Ağustos’ta ülke genelinde iş bırakma kararı aldık. Çünkü, ölüyoruz, öldürülüyoruz, ekonomik olarak açlık sınırındayız. Tükeniyoruz. Tırnak makasıyla AVM’lere dahi girilemeyen bir zamanda, silahla polikliniğe girip sağa sola ateş edebilen kişilerle iç içeyiz. Şiddetin gölgesinde hizmet üretmeye çalışırken, her an bu silahtan çıkan bir kurşunla, hatta başımıza indirilen bir oksijen tüpüyle, gelecek bir bıçak darbesiyle ölebiliriz. Şiddeti engellemek için sadece kanunların yeterli olmayacağını biliyoruz. Rant alanına dönüştürülen ve kışkırtılan sağlık talebi, saygının yok edilmesi, eksik istihdamla verilmeye çalışılan hizmet, sanal kuyruklar, 5-10 dakika muayene süreleri.
“KİRALARIMIZI BİLE ÖDEMEKTE ZORLANIYORUZ”
Alım gücümüz büyük bir hızla azalıyor, fazla çalışma ücretimiz, iş hukukuna göre normal mesaimizin 2 katı olması gerekirken, yarısından az alıyoruz. Çocuklarımız için sağlıklı beslenme koşullarını sağlayamıyoruz, eğitim masraflarını, kiramızı bile ödemekte zorlanıyoruz.
Uluslararası aile hekimliği uygulamaları ile ilgisi olmayan düzenlemeler, yetersiz aile sağlığı merkezi gider ödemeleri, yetersiz aile hekimi ve aile sağlığı çalışanı sorunu çözülmüyor, düşük tavan katsayısı ve destek ödemesi ile aile sağlığı çalışanları yok sayılıyor ve birçok angarya iş yükü ile 85 milyon vatandaşın koruyucu sağlık hizmeti ihmal ediliyor.
2010 yılından bu yana sayısız başarı elde etmiş aile hekimliği uygulaması, liyakatsiz eller sebebiyle geriye gitmeye devam ediyor. 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nu düzenlemek yerine 657 sayılı Kanuna göre ceza verilerek anayasal haklar görmezden geliniyor, liyakatsizlik ve art niyet, yönetimdeki etki alanını giderek arttırıyor.
“SAĞLIK ÇALIŞANLARI NEFES ALAMIYOR”
Sağlık sistemindeki kargaşa ve huzursuzluk nedeniyle, hekimlerimiz, hemşirelerimiz, ebelerimiz, teknikerlerimiz, teknisyenlerimiz; genel idari, teknik ve yardımcı hizmetler sınıflarındaki çalışanlar gibi sağlık ekibinin hiçbir üyesi artık nefes alamıyor. Daha ne kadar dibe vurabiliriz? Artık göğsümüzü gere gere hekimim, hemşireyim, ebeyim, sağlık çalışanıyım demeyi geçtik, çalışanlar olarak memurum demekten utanır hale geldik.
“TÜM HALKIMIZI YANIMIZDA OLMAYA DAVET EDİYORUZ”
Ülkemizde oluşacak ideal sağlık sisteminin en büyük destekçisi olan bizler, hastalarımızın nitelikli tedavi olma, bakım alma ve iyileşme hakkını savunduğumuzun bilinmesini arzu ediyoruz. Pandemide, depremlerde ve her türlü zorlu şartlarda halkımıza ve hastalarımıza verdiğimiz fedakârca hizmetin unutulmamasını bekliyoruz. Nitelikli sağlık hizmeti için verilecek bu mücadelede sadece kendimiz için değil, hastalarımız için de mücadele ettiğimizin bilinciyle, tüm halkımızı yanımızda olmaya davet ediyoruz.”