12 Kasım 2024 Salı

Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nden, Hatay İle İlgili Asbest Raporu: 8 Numunenin 4’Ünde Asbest Tespit Edildi. Tarım Arazileri Ve Su Kaynaklarına Çok Yakın Bölgeler Döküm Sahası Olarak Tercih Edildi. Bu Yeni Bir Afetin Göstergesidir”

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi; 6 Şubat tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından, Hatay Asbest Teknik İnceleme Raporu’nu yayınladı. Raporda; “Toplamda 4 lokasyondan 8 adet katı asbest numunesi alınmıştır. Alınan 8 numunenin 4 adedinde asbest tespit edilmiştir. Numune alınan bütün bölgelerden en az bir adet asbestli malzeme bulunmuştur” tespitine yer verildi. Raporda ayrıca; “Konutların, çadırların ve kamu kurumların yaklaşık 100 metre yakınında döküm sahaları tespit edilmiştir. Dere yatakları, orman arazileri, zeytinlikler, seralar, tarım arazileri ve su kaynaklarına çok yakın bölgeler döküm sahası olarak tercih edilmiştir. Bu durum bir yeni bir afetin göstergesidir” denildi.

Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi; 6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve toplam 10 ili yıkıcı şekilde etkileyen depremlerin ardından, dün Hatay İli Asbest Teknik İnceleme Raporu’nu yayınladı. Raporda; 21-22 Nisan 2023 tarihlerinde Hatay ve Samandağ ilçesinde 3 adet döküm sahası ve bir adet yerleşim yerinden olmak üzere toplam 8 adet katı asbest numunelerine ilişkin analizlere yer verildi.

Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin hazırladığı rapora göre; asbest numuneleri, Yeşilköy Antakya-Samandağ Yolu, Samandağ’da bulunan Yeşilköy İnşaat ve yıkıntı atıklarının döküldüğü saha, Samandağ’da bulunan Çamlıyayla İnşaat ve yıkıntı atıklarının döküldüğü saha ve Antakya’da bulunan Narlıca İnşaat ve yıkıntı atıklarının döküldüğü sahadan alındı.

ALINAN 8 NUMUNENİN 4 ADEDİNDE ASBEST TESPİT EDİLDİ

Raporda numune sonuçlarıyla ilgili “Toplamda 4 lokasyondan 8 adet katı asbest numunesi alınmıştır. Alınan 8 numunenin 4 adedinde asbest tespit edilmiştir. Numune alınan bütün bölgelerden en az bir adet asbestli malzeme bulunmuştur” denildi.

“KONUTLARIN, ÇADIRLARIN VE KAMU KURUMLARIN YAKLAŞIK 100 METRE YAKININDA DÖKÜM SAHALARI TESPİT EDİLMİŞTİR”

Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin incelemeleri sonucunda hazırlanan raporda şu tespitlere yer verildi:

“İnşaat ve yıkıntı atıklarının ayrıştırılması için planlanan döküm alanların seçim kriterleri teknik olarak uygun olmadığı görülmüştür, çalışma yaptığımız alanlarda özellikle seçilmemesi gereken bölgelerin döküm sahasına dönüştüğü görülmüştür.

“YENİ BİR AFETİN GÖSTERGESİDİR”

Konutların, çadırların ve kamu kurumların (okulların, spor merkezlerinin…) yaklaşık 100 metre yakınında döküm sahaları tespit edilmiştir. Dere yatakları, orman arazileri, zeytinlikler, seralar, tarım arazileri ve su kaynaklarına çok yakın bölgeler döküm sahası olarak tercih edilmiştir. Bu durum bir yeni bir afetin göstergesidir.

Yaptığımız incelemelerde; İnşaat ve yıkıntı atıklarının taşınması, geçici depolama sahalarında ayrıştırılması ve atıkların bertarafı süreçlerinde yapılan çalışmaların neredeyse tamamının mevzuatlara uyulmadan yapıldığı tespit edilmiştir.

Özellikle atık yönetiminde çalışanlar ve bölgede yaşayan insanlar hiçbir şekilde kişisel koruyucu donanımları (asbestle çalışmalara uygun maske, tulum ve eldiven) kullanmamakta, çok ciddi halk sağlığı riskleri ile karşı karşıya kalmaktadırlar.

Afet ve Atık yönetmeliklerinin deprem bölgesinde dikkate alınmadığı, 25/01/2013 tarihli ve 28539 sayılı Resmî Gazete ’de yayımlanan Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmeliğe hiçbir şekilde uyulmadığı tespit edilmiştir.”

“HERKESE ENKAZ ÇALIŞMASI SONLANANA KADAR FFP3 TİPİ TOZ MASKESİ VERİLMELİ VE KULLANIMININ SAĞLANMASI YAPILMALIDIR”

Raporda inceleme ve araştırma sonucunda şu değerlendirmelere yer verildi:

“-Bölgede yaşayan insanlar ve ekolojik yaşam alanlarının korunması için; dere yataklarına, orman arazilerine, tarım arazilerine ve su kaynaklarına yakın bölgelerin döküm sahası olarak planlanmasından vazgeçilmelidir. İnşaat ve yıkıntı atıklarının standartlara uygun lokasyonlarda ve sızdırmaz zeminlere kavuşturulmuş depolama alanlarında depolanması sağlanmalıdır.

-İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının depolanması için Atıkların Düzenli Depolanması Dair Yönetmelik’te tariflenen II. sınıf düzenli depolama sahalarının en kısa sürede yapımına başlanmalıdır.

-Deprem bölgesinde yıkımla ilgili yapılan bütün çalışmalar asbest söküm uzmanları kontrolünde ve eğitimli personel tarafından yürütülmelidir. Binaların Yıkılması Hakkında Yönetmeliği’ne ve Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmeliği’ne uyulması sağlanmalıdır

-Enkaz kaldırma ve atık yönetimi süreçlerinde çalışanların asbest liflerinden korunması için FFP3 maske, tulum (tyvek kategori 5/6) ve iş eldiveni kullanması sağlanmalı, denetimler yapılmalıdır. -Asbest birinci sınıf kanserojen madde sınıfına giren bir malzemedir. Yapılan çalışmalar sonucunda asbeste maruz kalan insanlarda Asbestoz, Mezotelyoma, Akciğer kanseri (bronşiyal karsinom), Mide bağırsak kanseri gibi hastalıklar uzun süreler sonrasında ortaya çıkıyor. Bölgede yaşayan halkın en az şekilde asbest liflerinden etkilenmesi için herkese enkaz çalışması sonlanana kadar FFP3 tipi toz maskesi verilmeli ve kullanımının sağlanması yapılmalıdır.

-İnşaat ve yıkıntı atıklarının taşınması, geçici depolama sahalarında ayrıştırılması ve atıkların bertarafı işlemlerinde, bilimsel teknik değerlendirmeler ve mevzuatlar dikkate alınmalıdır.

-Afet yönetimi yeni afetlere neden olmamalı, öncelikle halk sağlığı ve ekolojik yaşam alanlarının korunmasına özellikler dikkat edilmelidir.”

 

 

İlgili Haberler