Burcu Köksal, Kadın Milletvekilleri İle Birlikte Açıkladı: “Aile Ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Bütçesinde ‘Kadının Güçlendirilmesi’ Programının Bütçe İçerisindeki Payı Yüzde 0,03”
Erdoğan: “Seçimden Sonra Önemli Olan Adımımız, Bir An Önce Aile Kurumunu Güçlü Bir Konuma Oturtmaktır. Kim Ak, Kim Beyaz, O Da Parlamentoda Ortaya Çıkacak”
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’daki ‘Kadın Buluşması’nda, “Şu seçimden sonra önemli olan adımımız, bir an önce aile kurumunu güçlü bir konuma oturtmaktır. Bu adımı atacağız. Kim ak, kim beyaz, o da parlamentoda ortaya çıkacak” dedi.
Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan, bugün İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen ‘Kadın Buluşması’na katıldı. Erdoğan, şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu için sadece bir gün kaldı. Bu pazar bir kez daha sandıklara gidecek, belki de hayatımızın en önemli tercihlerinden birini yapacağız. Sadece kendimizle ilgili değil, ülkemizin ve evlatlarımızın geleceğine dair de çok mühim bir karar vereceğiz.
Elbette her kul gibi yapmak isteyip de yapamadıklarımızla, eksiklerimizle, kusurlarımızla milletimizin huzurundayız. Diğer tarafta ise bürokratik kariyerine SSK’yı batırmayı, siyasi kariyerine de CHP’yi batırmayı sığdırmış bir kifayetsizlik örneği var. Kardeşlerim; daha iki hafta öncesine kadar bedava ev vaat ettiği insanları sırf oy vermediler diye gece yarısı kapı dışarı eden bir vicdansızlık örneği var.
Bu ülke hukuk devleti değil mi? Hukuk devleti. Hukuk devletinde sen, kendini tamamen hukukun üzerine çıkarıp ‘Eğer Selo’nun çıkmasını istiyorsanız oyları bize vereceksiniz’ nasıl dersin ya? İşte bunun için, Erdoğan 323 kişiyle beraber bu yola devam ederse hukuktan başka hiçbir şey tecelli etmez.
Ben, şimdi burada merak ediyorum. Bu yargı nerede? Bu şekilde saldıran birisine karşı şu ana kadar yargı devreye girdi mi? Maalesef yargı da devreye girmedi. Ama bu onlardan değil, farklı bir kesimden olmuş olsaydı herhalde yakasına yapışır, hemen içeri alırlardı. Niye? Gazi Mustafa Kemal’e hakaretten. Değerli kardeşlerim; işte bütün bunları bir düzene sokmak için, karşımızdaki bu tabloyu çok iyi göreceğiz ve pazar günü inşallah sandıkları patlatacağız hep beraber.
Pazartesi günü İstanbul’un fethi. Öyleyse cumartesi günü, yani yarın… 14 Mayıs 1950, Menderes’in çok partili dönemdeki adımı atışı. İnşallah pazar günü de hep beraber AK Parti’nin cumhurbaşkanlığındaki zaferiyle bu işi neticelendirelim diyoruz. Pazartesi günü de Fethi Mübin’i kutlayalım.
“PAZAR GÜNÜ OY KULLANMAK VE SANDIKLARA SAHİP ÇIKMAK DIŞINDA HİÇBİR PLANIMIZ OLMAYACAK”
‘Nasıl olsa öndeyiz’ duygusunun bizi rehavete sürüklemesine izin veremeyiz. 14 Mayıs’ta yarım bıraktığımız işi inşallah 28 Mayıs’ta hem de ezici bir çoğunlukla tamamlayacağız. Pazar günü oy kullanmak ve sandıklara sahip çıkmak dışında hiçbir planımız olmayacak. Hayatta pek çok şeyin telafisi vardır. Ama sandığın telafisi yoktur. Pikniğe daha sonra gidilir. Arkadaşlarla daha sonra bir araya gelinir. Tarladaki, bağdaki, bahçedeki işler ertesi gün de yapılır. Ama sandık, önümüze sadece 5 yılda bir gelir. Özellikle 28 Mayıs’taki gibi seçim, hayatımızda bir kez yaşanır. Sizlerden, sabahın çok erken saatlerinden itibaren oy verme yerlerine gitmenizi, oraları bayram yerine çevirmenizi özellikle rica ediyorum. Sadece kendiniz gitmekle kalmayacaksınız. Eşinizin, dostunuzun, komşunuzun, başka yerlerdeki akrabalarınızın da mutlaka sandığa gitmesini sağlayacaksınız. 28 Mayıs’ta bir kez daha sandığa kadın elinin gideceğine inanıyorum.
Başörtünüzden dolayı üniversite kapılarından geri çevrildiğinizde sizler sabrettiniz. Kılık kıyafetinizden dolayı iş bulamadığınızda, işinizden olduğunuzda sizler ümitsizliğe kapılmadınız.
Ayrımcılığa maruz kalsanız da önünüze engeller çıkartılsa da siyasetten akademiye, bürokrasiden iş dünyasına, spordan sanata kadar hayatın her alanında başarıdan başarıya sizler koştunuz.
“BİZDEN ÖNCE 70 YILDA YAPILAMAYAN HİZMET VE REFORMU BİZ 21 YILA SIĞDIRDIK”
Dün akşam Meral Hanım diyor ki ‘Erdoğan batırır, Kemal çıkarır’. Ya bunlar, gerçekten, Rabbimizin ifade ettiği gibi, gözleri var görmez, kulakları duymaz, kalpler mühürlü. Ama bunların böyle bir derdi de yok. Her şey yalan üzerine kurulu. İşte bu yalanlara da gelin pazar günü son verelim. Bıktık bu yalanlardan. Bizden önce 70 yılda yapılamayan hizmet ve reformu biz 21 yıla sığdırdık. Bunu da kadını erkeğiyle 85 milyon olarak hep beraber başardık.
Üniversiteler, harç… Bu harçları kim kaldırdı? Biz kaldırdık. Daha önce harçlar vardı. Bu harçtan dolayı üniversite öğrencileri sürekli gösteriler yapıyordu. Dedik ki ‘Şunu kaldıralım, bu harç belasından öğrencilerimizi kurtaralım’. Bu işi bitirdik. Bay bay Kemal; acaba sen, şimdi bu konuda da üniversite öğrencilerine ne diyorsun? Kendine ait bir tane televizyon mecrası var. Orada da atıyor tutuyor. Ama bazı uyanık gençler, köşeye de sıkıştırıyorlar. Şimdi biz, açık ve net konuşuyoruz. Diyoruz ki ‘Buyurun, 45 liraydı biz göreve geldiğimizde burs. Şimdi 850 asgari ücret. Lisans öğrencilerine uygulama, lisansüstü, doktora öğrencilerine asgari ücrete kadar ne yapıyor, bu kredi, burs çıkıyor. E biz bunların önünü açtık.
“AİLE İÇİ ŞİDDETİ ŞİKAYETE TABİ OLMAKTAN ÇIKARDIK, RESEN TAKİP EDİLEN SUÇLAR ARASINA ALDIK”
Kardeşlerim; sizlerin tüm zorluklara rağmen yürüttüğünüz mücadeleye, elimizdeki tüm imkanları seferber ederek destek olduk. Eğitim ve çalışma hayatı başta olmak üzere, ülkemizin beşeri sermayesinin önündeki engelleri biz kaldırdık. Kadınlar haklarını kullanırken başörtülü ve başı açık ayrımına gidilmesini biz ortadan kaldırdık. Kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını anayasa kuralı hâline yine biz getirdik. Aile içi şiddeti şikayete tabi olmaktan çıkardık, resen takip edilen suçlar arasına aldık.
Kadınlarımızın en az bir eğitim düzeyini tamamlama oranını yüzde 70’lerden yüzde 88 seviyesine ulaştırdık. Hem çalışan hem evinde ailesi ve çocuğuyla hayatını sürdüren kadınların her an yanında olduk. Ebeveynlerinden birine, çocuk ilköğretim çağına gelene kadar kısmi süreli çalışma imkanı sağladık. İşgücüne katılım düzeyi yüzde 27’lerde olan kadınlarımız, bugün yüzde 36 ile Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırmıştır. İstihdamdaki kadın oranını 6 milyondan aldık, 10,5 milyona yaklaştırdık. Kadınları siyasetin nesnesi olmaktan çıkartıp öznesi hâline getirdik. Geçmişte sadece bazı faaliyetlerin aracı olarak görülen kadın kolları teşkilatlanmasını partimizin üç ana sacayağından biri yaptık. Bizden önce ortalama yüzde 2’nin altında olan siyasette temsil oranını her yıl sürekli artırdık. Bu oran, 28’inci dönemde yüzde 20’yi aşarak Cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamına ulaştı.
“SEÇİMDEN SONRA ÖNEMLİ OLAN ADIMIMIZ, BİR AN ÖNCE AİLE KURUMUNU GÜÇLÜ BİR KONUMA OTURTMAKTIR”
Şu seçimden sonra önemli olan adımımız, bir an önce aile kurumunu güçlü bir konuma oturtmaktır. Bu adımı atacağız. Kim ak, kim beyaz, o da parlamentoda ortaya çıkacak. Bizler, bu adımla birlikte bir şeyi ispatlayacağız. O da şu; bunların milli ve yerli olmak konusu, sadece eşyada değil ailede de ortaya çıkacak. Ne denli bunlar milli, ne denli bunlar yerli, ne denli bunlar ecdadının yolundan gidiyor, gitmiyor, bunları ispatlayacağız. Küresel kültürün ve güçlerin dayatmasıyla giderek adeta veba gibi yayılan bu akımlarla ilgili şimdiden gereken tedbirleri almamız gerekiyor. Pazar günü, bunun aynı zamanda bir imtihanıdır.
“PARLAMENTODA 323 VAR, CUMHUR İTTİFAKI. ONLARIN İZNİ OLMADAN BÖYLE BİR YASAL DEĞİŞİKLİĞİ NASIL YAPACAKSIN”
Çıkmış bay bay Kemal, ‘Ne kadar borcunuz varsa bunların hepsini sileceğiz’… Ya bir defa sen parlamentoda yoksun. Nasıl sileceksin? Parlamentoda 323 var, Cumhur İttifakı. Onların izni olmadan böyle bir yasal değişikliği nasıl yapacaksın? Ya milletimizi bu, herhalde hepten hiçbir şey bilmez konumuna düşürüyor. Pazar günü buna öyle bir ders vermeliyiz ki, öyle bir Osmanlı şamarı atmalıyız ki bir daha belini doğrultamamalı.
Pek çok kalemdeki desteklerle hem aile yapımızı yoksulluk ve sapkınlık tehdidinden koruyacak hem de gençlerimizin yanında olacağız. Hükümet olarak, son 21 yılda hep sizlerin taleplerine kulak verdik. Kadınların ne sorunu varsa hepsine de çözüm bulmaya çalıştık. Önümüzdeki dönemde de bunun çabasını harcayacağız. Emeklilerimizin, işçilerimizin, esnafımızın, sanayicilerimizin derdine derman olurken milletimizin gündemindeki meseleleri ihmal etmeyeceğiz. Sığınmacılar konusunda da CHP Genel Başkanı’nın yaptığı gibi Nazi dönemini aratmayan nefret söylemlerine asla başvurmayacağız. Asırlardır mazlumların sığınağı olan bu ülkeye bir daha, -burası çok önemli- Boraltan Köprüsü faciası gibi utanç sahneleri kesinlikle yaşattırmayacağız.
Bay bay Kemal, senin ortakların bu konuda hangi adımı atarlarsa atsınlar, biz bu ülkede bir defa Suriye’nin kuzeyinde şu anda yaptığımız briket evlerle 600 bin sığınmacıyı o evlere taşıdık, taşıyoruz. Şimdi Katar ile yaptığımız bir iş birliği ile de 1 milyon sığınmacıyı inşallah yapacağımız o konutlarda da onları iskân edeceğiz. Bir şey yaparken alternatifini hazırlıyoruz ve ona göre de adımı atıyoruz.
Hayırseverlerimizin bağışlarıyla yapılan 100 bini aşkın briket eve 88 bine yakın aile yerleştirildi. Kalıcı konut projesinin tamamlanmasıyla inşallah bu sayıya 1 milyon daha eklenecek. Biz de bu süreçte sığınmacıların dönüşlerini teşvik edeceğiz.”