Eğitim-İş Genel Başkanı Özbay’dan “Deprem Bölgesinde Telafi Eğitimi” Açıklaması: “Ortada Eğitim Adına Bir Şey Bırakmadılar. İki Aylık Telafi Eğitimi ‘Mış Gibi’ Yapmaktır”
Erdoğan, Deprem Bölgesi Adıyaman’da: “İlk Günlerde Bazı Eksikler Olsa Da Şehrimizi Yeniden Ayağa Kaldırmaya Başladık”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün deprem bölgesi Adıyaman’da; “İlk günlerde bazı eksikler olsa da hamdolsun bunları da hızla gidererek, Adıyaman’ın yaralarını sarmaya, şehrimizi yeniden ayağa kaldırmaya başladık. Giden canlarımızı geri getiremesek de inşallah diğer tüm kayıpları telafi etmeye kararlıyız… Yıkılanın yerine daha iyisini, daha dayanıklısını yapacak, evi ve düzeni bozulan kardeşlerimizi yuvalarına mutlaka kavuşturacağız. Verdiğimiz sözleri yerine getirene kadar durmadan, dinlenmeden gece-gündüz çalışacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün deprem bölgesi Adıyaman’da gitti. Programa; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan da katıldı. Erdoğan, K2B konteyner kentini ziyaret etti ve burada özetle şunları söyledi:
“CUMHURBAŞKANLIĞINDA YÜZDE 66’YI GEÇEN OY ORANIYLA ADIYAMAN TERCİHİNİ BİZDEN YANA KULLANDI”
“Öncelikle her birinize 14 Mayıs seçimlerinde, şahsıma ve Cumhur İttifakı’na verdiğiniz güçlü destek için teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanlığında yüzde 66’yı geçen oy oranıyla Adıyaman tercihini bizden yana kullandı. Mecliste de Adıyaman’ın tercihi yine Cumhur İttifakı’ndan yana oldu.
Biz Adıyaman’ı hiçbir hesap gütmeden karşılıksız seviyoruz. İnşallah 28 Mayıs zaferinden sonra Kahta’ya söz. Biz, bu yüreği yaralı şehrin güzel insanlarını samimiyetle seviyoruz. Şimdi sordum, dedim ki, resmi rakamı alın bakalım, alanda ne kadar katılım var. Dediler ki 40 bin. Aramızda kimsenin, hiçbir engelin girmesine müsaade etmiyoruz. Merhum Neşet Ertaş ne diyordu? ‘Dost elinden gel olmazsa varılmaz. Rızasız bahçenin gülü derilmez. Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez. Gönülden gönüle yar oy yar oy yol gizli gizli.’ İşte bizim de Adıyaman ile aramızda kalpten kalbe giden bir yol var. Bizimle 85 milyon arasında nice bağlar, nice kanallar var. Kem gözler bunu hiçbir zaman göremez. Millete tepeden bakanlar bunu hiçbir zaman anlayamadılar. 50 bin deprem şehidimiz var. 50 bin deprem şehidimize şu bay bay Kemal’in takımı, nasıl baktı? Bütün bu deprem bölgesiyle ilgili ‘bundan sonra size bir şey yok’, ya bu ifade kullanılır mı? Nasıl bunu söylersin? Siz olsanız olmasanız da bay bay Kemal, evelallah devletimiz kardeşlerinin yanındadır. AFAD’ı ile yanındadır. Kızılay’ı ile yanındadır. Bütün imkânları ile yanındadır. Ve bundan sonra da yanında olacaktır. Şu anda şu konteynır kentlerin olduğu bölgede hamdolsun ciddi sayıda bir yaşam var. Siyasi tercihinden dolayı depremzedelerimizi linç edenler, aşağılayanlar, bunu hiçbir zaman kavrayamadılar. Bizim şu aşkımızın, şu sevdamızın sırrına asla eremediler. CHP zihniyetinin temsilcilerinin sorunu, sıkıntıyı kendilerinde aramak yerine, her seferinde insanımızı suçladılar. Milletle irtibatlarını güçlendirmek yerine, makarnacı, kömürcü, yobaz, gerici, takunyalı, bidon kafalı diyerek insanımızı tahkir ettiler.
“MİLLETTEN BU KADAR ŞAMAR YEDİLER FAKAT HER DEFASINDA PİŞKİNCE HAYATLARINA DEVAM ETTİLER”
Sandıkta tecelli eden iradeyi kabullenmek yerine, insanlarımıza cahil diyorlar, yeterince gelişmemiş diyorlar, oylarını sattılar iftirası atıyorlar. Hatta gazete manşetlerinden küstah bir şekilde, ‘Millet’in karnı TOGG’muş’ diyorlar. Anladınız, değil mi? Her türlü hakareti ediyorlar. Her türlü densizliği, edepsizliği sergiliyorlar. Ama bir kez olsun, ‘Biz nerede yanlış yaptık’ sorusunu kendilerine sormuyorlar. Şöyle aynanın karşısına geçip kendilerini hesaba çekmiyorlar. Pazar günü ile beraber 16 ve 17’nci seçimlerini de kaybettiler. Milletten bu kadar şamar yediler fakat her defasında hiçbir şey olmamış gibi, pişkince hayatlarına devam ettiler. Hatalarından dolayı çıkıp milletimizden özür dilemediler. Samimi bir özeleştiri vermediler. Kendilerini düzeltme yoluna asla gitmediler. Milletin gönlünü kazanmak yerine hâlen tehdit diline sarılarak, korkutma siyaseti yaparak insanımızın oyunu alabileceklerini düşünüyorlar.
“MİLLETİMİZ BUNLARI KAÇ DEFA SANDIĞA GÖMERSE GÖMSÜN, BU KİBİRLİ VE KABA TAVIRLARINDAN ASLA VAZGEÇMİYORLAR”
Cahil kendileridir, menfaatçi kendileridir. ‘Oy yoksa hizmet yok’ diyen kendileridir. Vatandaşlarımızı ayrıştıran kendileridir. İnsanlarımızı kutuplaştıran kendileridir. Mahalle baskısı ile gençlerimizi yıldıran kendileridir. Sırf destek vermediği için sanatçısından depremzedesine herkese her türlü kötülüğü yapan kendileridir. Milletimiz bunları kaç defa sandığa gömerse gömsün, bu kibirli ve kaba tavırlarından asla vazgeçmiyorlar.
İstiyorlar ki bunlar, kimi aday gösterirse, millet gidip tıpış tıpış oy versin. Yok öyle yağma. Siyasetçi demek milletin hizmetkârı demektir. Bu ülkenin hiçbir insanı, hiçbir partiye, hiçbir genel başkana sırf karşı tarafın egosu tatmin olsun diye oy vermez, destek vermez. Kardeşlerim, milletin desteğini hak edeceksin. Bunun için çalışacaksın, eser ortaya koyacaksın. Bunun için insanlara umut ve güven aşılayacaksın. Bunun için herkesin kendini huzur için hissettiği bir iklim oluşturacaksın. Bunların hiçbirini yapmadan sandıktan çıkmayı beklemek, ekmeden biçmeyi, üretmeden kazanmayı, emek vermeden sonuç almayı beklemek gibidir. Elbette böyle davranabilirsin. Ama kaç defa denersen dene, sonuç alamazsın. CHP Genel Başkanı’nın durumu da aynen buna benzemiyor mu?
Birinci önceliğimiz, depremin izlerini bir an önce silerek şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak. Biliyorsunuz, depremden hemen birkaç gün sonra Adıyaman’a geldik, vatandaşlarımızla dertleştik, kucaklaştık. Acımızı paylaştık. Ardından tekrar geldik. Ramazan-ı Şerif’te yine şehrimizdeydik.
İlk günlerde bazı eksikler olsa da hamdolsun bunları da hızla gidererek Adıyaman’ın yaralarını sarmaya, şehrimizi yeniden ayağa kaldırmaya başladık. Giden canlarımızı geri getiremesek de inşallah diğer tüm kayıpları telafi etmeye kararlıyız. Bu vesileyle yaşamış olduğumuz asrın felaketi olarak adlandırılan depremlerde, Adıyaman ve diğer illerimizde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızı Allah’tan rahmet diliyorum. Yıkılanın yerine daha iyisini, daha dayanıklısını yapacak, evi ve düzeni bozulan kardeşlerimizi yuvalarına mutlaka kavuşturacağız. Verdiğimiz sözleri yerine getirene kadar durmadan, dinlenmeden gece-gündüz çalışacağız. Hedefimiz 319 bini bir yıl içinde olmak üzere 650 bin yeni konut inşa ederek deprem bölgesini eskiden daha sağlam, daha planlı, daha güzel bir yer hâline getirmektir. Bölgenin dört bir yanında temeller atıldı, inşaatlar yükselmeye başladı.
Deprem bölgesi genelinde 905 bini aşkın çadır ve 112 bini aşkın konteyner kurduk. Bu geçici barınma merkezleri yanında 13 bine yakın iş yerimizi de faaliyete geçirdik. Böylece, şehirlerimizdeki barınma sorununa çözüm üretirken, ticari hayatın yeniden canlanmasını temin ettik. Geçici olarak, diğer şehirlere giden kardeşlerimizi yalnız bırakmıyoruz.
Türkiye bir seçimini daha demokrasi şöleni havasında tamamlamıştır. Buna rağmen 14 Mayıs seçimlerinde hezimete uğrayan, 28 Mayıs’tan da umudunu kesen CHP Genel Başkanı’nın giderek daha zehirli, daha çirkin bir dil kullandığını görüyoruz. Yaptığı pervasız ve buram buram nefret söylemi kokan açıklamalarıyla her gün toplumumuzun bir kesimini düşmanlaştırıyor.
“DÜNE KADAR KALP YAPMAKTAN PARMAKLARI NEREDEYSE NASIR BAĞLAMIŞTI. BUGÜN İSE AYNI ELİYLE MASA YUMRUKLAMAKTAN NEREDEYSE BİLEĞİ KIRILACAK”
Daha düne kadar, önüne gelene kalp yapmaktan parmakları neredeyse nasır bağlamıştı. Bugün ise aynı eliyle masa yumruklamaktan neredeyse bileği kırılacak. Seçim öncesinde taktığı demokrat maskesi, 15 Mayıs sabahı düşünce altından tek parti CHP’si zihniyetinin karanlık ve çirkin yüzü çıktı. Adıyaman bu yüzü çok iyi tanır. Helalleşme, kucaklaşma, barış ve özgürlük söylemleri yerine, sadece bir günde faşizmin en pespaye hâline bıraktı.
“GERÇEK BİR DİKTATÖR HEVESLİSİ OLDUĞU ANLAŞILDI”
Demokrat diye yere göğe sığdıramadıkları Genel Başkanı’nın gerçek bir diktatör heveslisi olduğu anlaşıldı. CHP Genel Başkanı ne yaparsa yapsın, hangi kılığa bürünürse bürünsün, hangi maskeyi takarsa taksın, bölücü örgütle, FETÖ’yle, tefecilerle, küresel lobilerle, LGBT’cilerle, emperyalistlerle beraber yol yürüdüğünü gizleyemiyor.
Gazi’nin hatırasına hürmeten, CHP’ye oy veren vatandaşlarımın da bu partinin marjinallerin ve mezhepçi fanatiklerin operasyon aracına dönüştürülmesine rıza göstermeyeceğine inanıyorum. Şimdi bunun için buradan Adıyaman’a değil, tüm Türkiye’ye sesleniyorum. 28 Mayıs iyi bir fırsattır. Buradan sizler aracılığıyla sesleniyorum. Adıyamanlıların tamamı bizim özbeöz kardeşimizdir. Kökenine, meşrebine, siyasi tercihine bakmaksızın her Adıyamanlı bizim canımızdan bir parçadır. Şimdi tüm Türkiye’yi arıyor muyuz? Bütün hemşerilerimize sesleniyor muyuz? 14 Mayıs seçimleri sonrasında yaşanan utanç verici hadiselerin sizleri üzdüğünü biliyorum. Sizlerin zaten yaralı olan kalbinizi daha da kanattığını biliyorum. Daha düne kadar depremzedelerimize bedava ev sözü verenlerin, sandıkta istedikleri netice çıkmayınca 15 Mayıs sabahından itibaren sergiledikleri nobranlık tarihe bir utanç vesikası olarak geçecektir. Bunlar hayata sadece çıkar penceresinden bakan, siyaseti ülkeye hizmet vesilesi değil, şahsi ikbal vasıtası olarak gören bir avuç muhteristir. Bunlara bakıp da asla karamsarlığa kapılmayın. Asla hüzünlenmeyin. Asla umudunuzu kaybetmeyin. Tam tersine, hep birlikte Adıyaman’ımıza daha sıkı sahip çıkalım. Biz devletimizin ve milletimizin imkânlarını daha fazla seferber ederek, sizlerin hayata yeniden sarılmanızı sağlamakta kararlıyız.”