Grammy Ödüllü Mohombi Ve Berk Can Arslan “Çocuklar Ölmesin” Diye Söyleyecekler. Mohombi: “Şu Anki Karanlık Dünyaya, Aşk, Sevgi Ve Barış Mesajı Verme Gururunu Yaşıyorum”
Birol Aydemir: “Ya Akp’nin Bulanık Sularında Kaybolacağız Ya Da Bu Ucube Sistemi Değiştirip Aydınlığa Çıkacağız”
İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Birol Aydemir, TRT’de partisi adına yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin geleceği sizin elinizde. Ya AKP’nin bulanık sularında kaybolacağız ya da bu ucube sistemi değiştirip aydınlığa çıkacağız. Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyunuzu Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na verin, milletvekilliği seçiminde oyunuzu İYİ Parti’ye verin. 14 Mayıs seçimi, sadece bizim değil, torunlarımızın da nasıl bir Türkiye’de yaşayacağını belirleme seçimi olacak. 15 Mayıs sabahı nasıl bir sabaha uyanacağımıza karar vereceksiniz. Ya yasakçı zihniyetlerin ağızlara ve fikirlere kilit vurduğu bir Türkiye’ye uyanacaksınız ya da huzur ve barış için onurlu bir hayat sürebileceğimiz bir Türkiye’ye uyanacaksınız. Bu kararınızla tarih yazacaksınız. Ülkemizi hep birlikte tek adamın iki dudağı arasından kurtaracağız” dedi.
Birol Aydemir, 14 Mayıs seçimleri için bugün TRT ekranlarında partisi adına propaganda konuşması yaptı. Aydemir, şunları söyledi:
“21 YILDA İKTİDAR GERÇEKTEN 3Y İLE MÜCADELE ETTİ Mİ? YOKSA YASAKLAR, YOLSUZLUKLAR VE YOKSULLUĞU, İKTİDARINI SÜRDÜRMEK İÇİN Mİ KULLANDI”
“Bugün burada İYİ Parti adına sizlere hitap ediyorum. Ben, Birol Aydemir. Devlet Planlama Teşkilatı’nda başlayan bürokratik kariyerimi, TÜİK’in son bağımsız başkanı olarak 2016 Şubat ayında noktaladım. Bugün, iktidara ve Cumhur İttifakı’na neden ‘dur’ dememiz gerektiğini anlatacağım. Hatırlarsanız AK Parti, 3Y ile yani yoksullukla, yasaklarla ve yolsuzlukla mücadele edeceğini söyleyerek iktidar oldu. Acaba geçirdiğimiz 21 yılda iktidar gerçekten 3Y ile mücadele etti mi? Yoksa yasaklar, yolsuzluklar ve yoksulluğu, iktidarını sürdürmek için mi kullandı?
“GAZETECİLER, AKADEMİSYENLER, SİYASETÇİLER, SANATÇILAR, AKTİVİSTLER HAKSIZ YERE TUTUKLANIYOR”
1980’lerde ve 90’larda ifade özgürlüğüne aykırı yargılamalar yapılırdı. Şimdi de cumhurbaşkanına hakaret sebebiyle binlerce ceza davası açılıyor. Sudan sebeplerle konserler ve festivaller iptal ediliyor. Gösteri ve yürüyüşler, AK Parti’nin valileri tarafından yasaklanıyor. Tweet attığı için veya Twitter’da bir yazıyı beğendiği içi gençler, polisler tarafından sabaha karşı evlerinden terörist gibi alınıyor. Bu nedenle gençler, tweet atmaktan korkuyorlar. Toplumun haber alma özgürlüğünü yasaklamak için internet sitelerine veya sosyal medya platformlarına erişim engelleniyor. Gazeteciler, akademisyenler, siyasetçiler, sanatçılar, aktivistler haksız yere tutuklanıyor.
“BİR GÜN BİR İFTİRAYA UĞRASANIZ ‘MAHKEMEDE RAHATLIKLA AKLANIRIM’ DİYEBİLİYOR MUSUNUZ? HAKİMİN, SAVCININ SİZE ADİL DAVRANACAĞINDAN EMİN MİSİNİZ”
Bütün bu yasaklar ve uygulamalar, ülkemizi otoriter ülkeler arasında en üst sıralara, özgürlük endeksinde ise son sıralara taşıyor. Ülkemiz, basın özgürlüğü endeksinde maalesef Somali, Angola gibi ülkelerin gerisinde, tam 149. sırada. Ülkemiz, 2018 yılından itibaren ‘özgür olmayan ülkeler’ arasında yer alıyor. Özgürlüklerin kısıtlanması, başarılı genç beyinlerimizin göç etmesine neden oluyor. TÜİK verilerine göre; 2019, 2020 ve 2021 yıllarında Türkiye’den 20-29 yaş arasında 286 bin genç göç etti. Şimdi kedimize dürüstçe soralım; iktidarı eleştirecek olsanız yanınızı, yörenizi bir kontrol etme ihtiyacı hissetmiyor musunuz? Rahatlıkla tweet atabiliyor musunuz? Bir gün bir iftiraya uğrasanız ‘mahkemede rahatlıkla aklanırım’ diyebiliyor musunuz? Hakimin, savcının size adil davranacağından emin misiniz?
“YOLSUZLUKLA MÜCADELE EDECEĞİNİ SÖYLEYEN AK PARTİ İKTİDARI, YOLSUZLUKTAN BESLENİR HALE GELDİ”
Yolsuzlukla mücadele edeceğini söyleyen AK Parti iktidarı, yolsuzluktan beslenir hale geldi. İhalelerin şeffaf olmayan şekilde yapıldığını ve yandaş müteahhit ve iş adamlarına verildiğini bilmeyen yok. Yolsuzluk; ayıp, günah, ahlaksızlık olmaktan çıktı. Bu iktidar, yolsuzluğu çeşitli adlar altında meşrulaştırdı. Bu yolsuzlukların sonucunda hem ülkemizin uluslararası itibarı zedelendi hem yolsuzlukla mücadelede 2002’nin de gerisine düştük. Yolsuzluk Algısı Endeksi’nde Türkiye, 180 ülke arasında 101’inci sırada. Sıralamamız, Sri Lanka, Gambiya, Nepal gibi boğazına kadar yolsuzluğa batmış ülkelerle aynı.
“BİZ DE HER TÜRLÜ KEYFİLİĞE, KURALSIZLIĞA VE HUKUKSUZLUĞA MÜSAİT BU SİSTEME, ‘TEK ADAM SİSTEMİ’, ‘UCUBE SİSTEM’ DEDİK”
Bildiğiniz gibi, 2017 referandumu ile ülkemizdeki parlamenter sistem yerine Türk tipi başkanlık sistemine geçildi. Hiçbir denge ve kontrol mekanizmasının bırakılmadığı, dünyada eşi ve benzeri olmayan bu sisteme, daha doğrusu sistemsizliğe ‘Türk tipi başkanlık’ dediler. Yasama, yürütme ve yargı, tek bir kişiye bağlı hale geldi. Biz de her türlü keyfiliğe, kuralsızlığa ve hukuksuzluğa müsait bu sisteme ‘tek adam sistemi’, ‘ucube sistem’ dedik.
“SIRF DEVLETİN ERKEN VE ZAMANINDA MÜDAHALE EDEMEMESİ SONUCU, ON BİNLERCE VATANDAŞIMIZIN YARDIM ÇIĞLIKLARINI DUYA DUYA CAN VERMELERİNİ İZLEMEK ZORUNDA KALDIK”
Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik, ahlaki çöküşün, hukuksuzluğun, beceriksizliğin en büyük sebebi, bu ucube sistem, bu tek adam yönetimidir. Yasaklardan ve yolsuzluklardan beslenen bu ucube sistem kurumları zayıflattı. Burada da yine verilerle konuşmak istiyorum. Dünya Bankası Devlet Etkinliği Endeksi’nde 209 ülke arasında 106’ncı sıradayız. Yönetim kademesindeki bu bozulmanın acı sonuçlarını, yüreklerimizi dağlayan 3 ay önceki depremde gördük. Sırf devletin erken ve zamanında müdahale edememesi sonucu, on binlerce vatandaşımızın yardım çığlıklarını duya duya can vermelerini izlemek zorunda kaldık.
“TARIM ÜLKESİ OLAN ÜLKEMİZ, DÜNYANIN EN YÜKSEK GIDA ENFLASYONUNA SAHİP BEŞİNCİ ÜLKESİ OLDU”
Bu ucube sistemin kurumları ve devleti işlemez haline getirmesinin acı sonuçlarını ekonomide de yaşıyoruz. Dünyanın en yüksek ilk 10 ekonomisi hedefi hayal olurken enflasyonda Avrupa’nın birinci, dünyanın onuncu ülkesi olduk. Tarım ülkesi olan ülkemiz, dünyanın en yüksek gıda enflasyonuna sahip beşinci ülkesi oldu. Ucube tek adam sistemi, ekonomide yoksulluk, işsizlik, cari açık, borç ve faiz gibi birçok sonuç yarattı. Ancak bu sorunların içinde önemli gördüğüm yoksulluk sorununu sizlerle paylaşmak istiyorum.
“ÇALIŞANLARIMIZIN YÜZDE 60’I ASGARİ ÜCRET VEYA ONA ÇOK YAKIN BİR ÜCRET ALIYOR. BU İKTİDAR, ÇALIŞAN YOKSULLAR ÜRETTİ”
Biliyorsunuz AK Parti, yoksulluğu bitirme vaadiyle iktidara gelmişti. TÜİK’in açıkladığı yanlış enflasyon verileri hepimizi yoksullaştırdı. Hepimizin satın alma gücü düştü. Asgari ücret, gıda harcamalarından oluşan açlık sınırının bin 630 lira altında. Çalışanlarımızın yüzde 60’ı asgari ücret veya ona çok yakın bir ücret alıyor. Bu iktidar, çalışan yoksullar üretti. Vatandaşlarımız artık beslenmiyor, sadece doyuyorlar. Bir kilo et 300-400 liraları buldu, yumurtanın tanesi 3 lira. Ne kadar zam yapılsa da insanlar, eski maaşlarıyla aldığı peyniri, zeytini, tavuğu alamıyor. Bir tarım ülkesi olan ülkemizde vatandaşlar, yarım kilo ucuz kıyma alabilmek için soğukta saatlerce sıra bekliyor.
Bir tarafta ‘İtibardan tasarruf olmaz’ deyip lüks, şatafat ve bolluk içinde yaşayan seçilmiş kişiler, diğer tarafta açlık ile mücadele eden seçmenler. Bugün araba almak hayal, ev almayı düşünmek ise hayalden de öte. 21 yıllık iktidarları sonucunda yoksulluk ne oldu?
“YOKSULLUĞUN NESİLLER ARASI GEÇİŞİNİ ENGELLEYECEĞİZ. YOKSULUN ÇOCUĞU DA YOKSUL OLMAYACAK”
TÜİK verilerine göre; yoksul kişi sayısı 2021 yılında 17,6 milyona çıktı. Sosyal yardım alan aile sayısı 4,5 milyon oldu. AK Parti, vatandaşları yardıma muhtaç bırakarak kendi iktidarını uzatabilmeyi stratejik bir amaç olarak seçmiştir. İşte tam da burada Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı arasındaki temel fark ortaya çıkmaktadır. Millet İttifakı, yoksulluğu ortadan kaldıracak politika setini gayet açık bir biçimde ortaya koymuştur. Yoksulluğun nesiller arası geçişini engelleyeceğiz. Yoksulun çocuğu da yoksul olmayacak. Sosyal yardımları, insan onurunu zedelemeyecek şekilde, hak temelli olarak vereceğiz. AK Parti’nin 20 yıldır kasıtlı olarak yapmadığı gelir desteği modelini uygulayacağız. Lütfen unutmayın; sosyal yardımlar devlet bütçesinden karşılanmaktadır ve öyle de olmaya devam edecektir. Sosyal yardımlar, size AK Parti’nin bir lütfu değildir. Size söz veriyoruz; biz, yardım edilmiş yoksullukla övünmeyeceğiz. Biz, yoksulluğu ortadan kaldıracağız.
“BAŞTA MERKEZ BANKASI VE TÜİK OLMAK ÜZERE TÜM KURUMLAR TEKRAR SAYGINLIKLARINI KAZANACAK. SARAYIN DEĞİL, MİLLETİN HİZMETİNDE OLACAKLAR”
AK Parti’nin 21 yıldır yapamadığını veya yapmadığını biz yapacağız. Yasakları kaldıracağız, yolsuzluğu önleyeceğiz ve yoksulluğu bitireceğiz. Bunun için, ülkeyi tek adam rejiminden kurtararak Güçlendirişmiş Parlamenter Sistem’e geçeceğiz. Böylece kuvvetler ayrılığı sağlanacak. TBMM, tekrar itibarını kazanacak, sistem içinde çok daha güçlü ve etkin bir konuma sahip olacak. Başta Merkez Bankası ve TÜİK olmak üzere tüm kurumlar tekrar saygınlıklarını kazanacak. Sarayın değil, milletin hizmetinde olacaklar.
Basın özgür olacak, ifade özgürlüğü güvence altına alınacak. Düşünce ve inanç özgürlüğüne saygı duyulacak. Toplantı ve gösteri yapma özgürlüğü olacak. Kamu kaynakları etkin ve verimli kullanılacak. Haksız kazançlara son verilecek. Kamu ihaleleri şeffaf ve rekabetçi olacak.
“YA AKP’NİN BULANIK SULARINDA KAYBOLACAĞIZ YA DA BU UCUBE SİSTEMİ DEĞİŞTİRİP AYDINLIĞA ÇIKACAĞIZ”
Türkiye’nin geleceği sizin elinizde. Ya AKP’nin bulanık sularında kaybolacağız ya da bu ucube sistemi değiştirip aydınlığa çıkacağız. Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyunuzu Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na verin, milletvekilliği seçiminde oyunuzu İYİ Parti’ye verin. 14 Mayıs seçimi, sadece bizim değil, torunlarımızın da nasıl bir Türkiye’de yaşayacağını belirleme seçimi olacak. 15 Mayıs sabahı nasıl bir sabaha uyanacağımıza karar vereceksiniz. Ya yasakçı zihniyetlerin ağızlara ve fikirlere kilit vurduğu bir Türkiye’ye uyanacaksınız ya da huzur ve barış için onurlu bir hayat sürebileceğimiz bir Türkiye’ye uyanacaksınız. Bu kararınızla tarih yazacaksınız. Ülkemizi hep birlikte tek adamın iki dudağı arasından kurtaracağız.”