23 Kasım 2024 Cumartesi

Akşener: “Aşağı Yukarı 28 Yıldır Aktif Politika Yapıyorum.”

Haber: MERGE GÜVEN – Kamera: FATiH NAZIM EFE

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Beypazarı’nda düzenlenen iftar programında; “Ben kendimi, her sabah kalktığımda bugün ne ile karşılaşacağım diyerek sakinleştirmeye çalışıyorum. Eminim her bir birey, aynıdır. Ben böyle bir dönem hiç yaşamadım. Aşağı yukarı 28 yıldır aktif politika yapıyorum, seçimlerde biz birbirimizle rekabet ederdik ama bizim partimize oy vermeyeni düşman ilan ettiğimiz seçimi hiçbir zaman yapmadık. 21 yıllık iktidarın ilerleyişi esnasında, o kadar fazla suç işlendi ki o suçluluk hissi ile milletimizin helal oylarıyla yapacağı seçimi, kendi aleyhlerinde olacağını gördükleri için bu seçimi, neredeyse her birimizi en ağır iftiralarla hakaretlerle suçlandığı bir savaş haline çevirdiler” diye konuştu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, bugün İYİ Parti Beypazarı İlçe Başkanlığı’nın düzenlediği iftar programına katıldı. Akşener, iftar sonrasında şöyle konuştu:

“BEN BÖYLE BİR DÖNEM HİÇ YAŞAMADIM”

“Birbirimizin kardeşiyiz, birbirimizin akrabasıyız, birbirimizin komşusuyuz ve bu milletin evlatlarıyız. Biz Millet İttifakı’nın mensuplarına ya da AKP’ye oy vermeyen her bir insana şu anda Türkiye’de yapılan muamele, Çanakkale’de Avusturyalıların, Yeni Zelandalılara savaşırken yapılanın beş bin katı. Ben kendimi, her sabah kalktığımda bugün ne ile karşılaşacağım diyerek sakinleştirmeye çalışıyorum. Eminim her bir birey, aynıdır. Ben böyle bir dönem hiç yaşamadım. Aşağı yukarı 28 yıldır aktif politika yapıyorum, seçimlerde biz birbirimizle rekabet ederdik ama bizim partimize oy vermeyeni düşman ilan ettiğimiz seçimi hiçbir zaman yapmadık. 21 yıllık iktidarın ilerleyişi esnasında, o kadar fazla suç işlendi ki o suçluluk hissi ile milletimizin helal oylarıyla yapacağı seçimi, kendi aleyhlerinde olacağını gördükleri için bu seçimi, neredeyse her birimizi en ağır iftiralarla hakaretlerle suçlandığı bir savaş haline çevirdiler. Ama biz ona uymayacağız. Biz, o gibi asla kabul etmeyeceğiz ve biz o dili, kullanmayacağız.

“BUZDOLABININ İÇİNE FARE GİRSE KAFASI YARILACAK BİR BUZDOLABI”

Şimdi, ben derin yoksulluk çalışan bir insanım. Üniversite hocalığı döneminden itibaren yoksul çocuklarla, yoksul kadınlarla ilgilenmiş, bu konuda STK’larda çalışmış bir hocaydım. Şimdi de derin yoksulluk çalışan siyasetçiyim. Ankara Sincan’da, bir eve gittik. Ailenin babası; karton topluyor, kâğıt topluyor, evini geçindirmeye çalışıyor. Lisede okuyan bir kızları var, bir tane erkek engelli çocukları var. Baktığınızda çok küçük gördüğünüz ama sorduğunuzda 10 yaşında çıkan bir küçük erkek çocuğu var ve kira bir ev. Ben gidip buzdolaplarına bakarım o evlerin. Ne var o buzdolapların içinde diye… O evin, buzdolabının içine fare girse kafası yarılacak bir buzdolabı. Lisede okuyan kız, okulundan geldi; ‘kızım ne hayal ediyorsun ne istersin’ dediğimde, durdu düşündü. Dedi ki, ‘Ne isteyeceğimi bilmiyorum’, sonra döndü, ‘Arkadaşlarım tatilden bahsediyor, biz hayatımızda hiç tatil yapmadık. Tatil nedir bilmiyorum. Meral Teyze, tatil nasıl bir şey’, o arada annesi döndü dedi ki ‘Allah Mansur Yavaş’tan razı olsun, bu çocuklara et yediremiyordum. Şimdi ayda bir kilo et aldığımız kartımız var’ dedi, kartı gösterdi; Ankara Kart. Sonra evin babası geldi, dedi ki ‘Allah Mansur Başkan’dan razı olsun. Bizim doğalgaz paramızı ödüyorlar, çocuklarım üşümüyor’. Kadın döndü tekrar dedi ki, ‘Allah razı olsun, bez parası, çok yüksek. Onunla ilgili yardım alıyoruz Allah Razı olsun’. Şimdi, üç tane Allah Razı olsun geldi, sonra kadına döndüm ‘Nerelisin kızım sen’ dedim. ‘Ağrılıyım’ dedi, ‘Enteresan bir şey söyleyeceğim, ben bunları anneme anlattım. Annem ile seni konuşturayım mı’ dedi. Ağrı’daki annesi ile konuştum. Kadının bana dediği şey şu, ‘Meral Hanım kardeşim, benim evladıma değer verene ben de değer veririm. Diyorlar ya, Mansur Başkan’a şuralı buralı oy vermez. Hadi oradan’ dedi. ‘Onlara mı soracağız, onlar mı benim kızımın hatırını sorup değer veriyor’, bunlar gibi birçok hikaye anlatabilirim; bunlar hikaye değil, gerçekler.

“ÇOCUKLARINIZIN HAKSIZLIĞA UĞRAMASINDAN BIKTINIZ. EVLATLARINIZIN NEFES ALAMAMASINDAN BIKTINIZ”

Kalbiniz daralıyor, sabah kalkıyorsunuz; haberlere bakıyorsunuz, sosyal medyaya bakıyorsunuz önünüze bir haber düşüyor ‘Beş maaş alan danışman’, bir haber düşüyor ‘On maaş alan danışman’, bir haber düşüyor ‘On beş maaş alan danışman’. Bir tarafta 1982 doğumlu olan dişi olmayan kadınlar, çocuğunun nasıl doyuracağını düşünen anneler, lisede okurken arkadaşlarının tatil yaptığını kampa gittiğini ama bunun nasıl bir şey olduğunu bilmeyen kız çocukları ve buna karşılık oturduğu yerden yan gelip yatarak beş maaş, 10 maaş, 15 maaş alan kabiliyetsiz, liyakatsiz, kayrılan insanlar. Türkiye’nin manzarası bu. Onun için hepimizi teröristlikle suçladılar, suçlamaya devam ediyorlar. Onun için, bir ortaoyunu, tiyatro oynanmaya devam ediyor. Ama ben biliyorum ki, artık bıktınız. Çocuklarınızın haksızlığa uğramasından bıktınız. Evlatlarınızın nefes alamamasından bıktınız. KPSS’ye girip yüksek puan alıp, mülakatta elenip atanamamasından bıktınız. Mesela ne üç kağıtlar yapılıyor. Valinin, belediye başkanının, kaymakamın, rektörün, dekanın bir aylığına özel kaleminde görev yapıyor AKP’li gençler, onların çocukları ondan sonra 657 sayılı Kanun’la devlet memuru oluyorlar. En üst kadrolardan, en üst maaşlarla para kazanıyorlar. Bu haramdır.

“BU HARAMİ DÜZENE HELAL OYLARINIZ İLE SON VERECEKSİNİZ”

Benim çocukluğumdan beri anlatılan bir kıssa vardır, rahmetli anneannemden dinlediğim ve uymaya gayret ettiğim bir kıssa. Benim yaşımdakiler bilir. Hz. Adem kıssası… Bilirsiniz, o kıssanın en büyük özelliği, harama el uzatmaktır. Harama el uzattığın andan itibaren, edep yerlerin açılır, utanma duygun hicap duygun ve edep duygun ahlakın ortadan kalkar. Edebin, adabın, hicabın, utanmanın ortadan kalktığı andan itibaren her bir haltı yersin, yenilmesine göz yumarsın. İşte bunun adı, harama el uzatmaktır. Hiçbir yerde yeri yoktur. Şimdi bakın gencecik bir kız çocuğu 82 puan almış, 92 puanla atanamamış olanları gördüm ben bu ülkede ama 52 puanla, 60 puanla onun yerine atanmış. İşte bu, haram yemektir, işte bu haram el uzatmaktır. İşte bu edebin, adabın, hicabın ortadan kalkmasıdır. Bugün böyle bir yönetim anlayışı ile yönetiliyoruz biz. Dolayısıyla peygamber efendimizin sözü ile bitireceğim, bu harami düzene helal oylarınız ile son vereceksiniz. Çocuklarınız için, bu ülkede yaşayan her bir vatandaşın birbiri ile olan dostluğunu, arkadaşlığını devam ettirmesi için, birbiri ile düşman olmaması için bu harami düzene birlikte demokrasi ile sandıkta attaya göndereceğiz.

“BİR OY KEMAL’E, BİR OY MERAL’E”

Adil olarak da göndereceğiz. Ben iddia ediyorum, Sayın Erdoğan’ı inşallah 14 Mayıs gecesi saygıyla uğurlayacağız ve Sayın Kılıçdaroğlu’nu da alkışla yerine oturtacağız. İki oy istiyorum, birisi Kemal’e. Kemal’e oy verirken, aynı zamanda düşünecek ki Beypazarlılar Sayın Mansur Yavaş etkili, yetkili icracı Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Bir oy da Meral’e. Gene o zaman da Mansur Bey’i düşüneceksiniz ve inşallah 14 Mayıs akşamı bu işi bitireceğiz.”

 

İlgili Haberler