Gamze Akkuş İlgezdi: İktidar Teknoloji Şirketlerini Dijital Faşizm İle Suçlandı Ancak Asıl Kendilerinin Yaptığı Dijital Faşizm
Kılıçdaroğlu: “Rahmetli Özal, Türkiye’yi İçine Girdiği Krizden Süratli Şekilde, Sağlıklı Kararlar Alarak Çıkarmasını Bildi. Buna İhtiyacımız Var”
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul’daki ‘8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal Anı Mekanı’nın açılış töreninde, “Rahmetli Özal, Başbakanlığı döneminde, Türkiye’yi içine girdiği krizden süratli halde, sağlıklı kararlar alarak çıkarmasını bildi ve bunu yaptı. Türkiye, iktisadı ile bir atılım sürecinin içine girdi. Buna gereksinimimiz var. Sürekli, aşikâr dönemlerle Türkiye’nin krize girmesi hakikat değil. Kurumların güçlü olması lazım. Devlette liyakat sisteminin olması lazım. Devleti yönetenlerin, parti ile devleti karıştırmaması lazım” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Topkapı’daki anıt mezarının yanında yaptığı ‘Turgut Özal Anı Mekanı’ bugün törenle hizmete girdi. Açılış törenine, CHP Önderi Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Genel Lideri Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu, Antalya Büyükşehir Belediye Lideri Muhittin Böcek, Turgut Özal’ın eşi Semra Özal, oğlu Ahmet Özal da katıldı.
Kemal Kılıçdaroğlu, törende yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Rahmetli Özal ile bürokratik hayatı sürdürürken pek çok kere yan yana geldim, konuşma ve tartışma imkanı buldum. Merhum Özal’ın birden fazla özelliği vardı. Birinci özelliği, devleti çok uygun bilmesi ve tanımasıydı. Uzun yıllar devlette çalışması, Devlet Planlama Teşkilatı’nın oluşmasına katkı vermesi ve münasebetiyle devletin sorularını bütün detaylarına kadar özümsemesinin, gerçekten de yönetim açısından ne kadar önemli olduğunu biz merhum Özal’ın yönetiminde gördük.
“DEVLETİ TANIMAK FARKLI BİR ŞEYDİR”
Devleti tanımak farklı bir şeydir. Devleti farklı bir yere koymak, siyasi partiyi farklı yere koymak üzere bir özelliği vardı, merhum Özal’ın. Devlete ve devletin kurumlarına her vakit her ortamda hürmet gösteren bir kişiydi. Merhum Özal, tenkitlere de açık olan bir devlet adamıydı. Başbakanlık konutuna gittiğimizde, girişten sonra bir merdiven ile üste çıkardık. Merdivenden üst çıkarken o dönem Türkiye’nin en önemli mizah mecmualarından Gırgır Dergisi’nin Özal’ı eleştiren kapağında karikatürleri vardı. Onları, merhum Özal çerçeveletip oraya asmıştı. Bize şunu söylerdi; ‘Ben bu karikatürleri buraya asıyorum, beni ziyarete gelen devlet liderlerine ‘Bu karikatürlerin tümünde ben eleştiriliyorum’ diye söylüyorum’ diyordu. Kendisi, tenkide de bedel veren ve önemseyen bir kişiydi. Devleti yönetmenin ne kadar pahalı olduğunu merhum Özal’dan çoğu kere duyduk.
Az önce dua okunurken merhum Özal’ın istişareye ne kadar kıymet verdiği de tabir edildi. Merhum, gecenin geç saatlerinde bürokratları davet edip onlar ile uzun uzun oturur, konuşur ve tartışırdı. Bir kanun geliyorsa, kanun teklifi geliyorsa giderdik bürokratlar olarak, Başbakanlık konutunda merhum Özal’a anlatırdık. Ortamızda önemli tartışmalar da olurdu. Ortada bir merhum Adnan Kahveci müdahale etmek isterdi, ‘Sayın Başbakan’a karşı dikkatli konuşun’ diye. Lakin merhum Özal, ‘Sen karışma, onları benim dinlemeye gereksinimim var’ kederi. Biz neye itiraz ediyorsak büyük sabır ile dinlerdi.
“RAKAM VE BİLGİLERE HAKİMDİ”
Devletin sayı ve bilgilerine de hakimdi. Şöyle bir anımı anlatayım. Gecenin ilerleyen saatlerinde, gece 02:00-03:00, bir orta döndü, merhum Altan Tufan Gelirler Genel Müdürü’ydü, ‘Yahu bu tarım stopajında siz ne kadar vergi alıyorsunuz’ diye. O vakit elimizde bu bilgiler yok, lakin vilayetlere yazacağız ve vilayetlerden gelecek. Hepimizde bir suskunluk oldu. Karşılık veremiyoruz Sayın Başbakan’a. Bir arkadaşımız, daha sonra Meclis Genel Sekreteri oldu, bir arkadaşımız bir sayı söyledi, hepimiz rahatladık. Yahu bu saatte kim, nereden bilecek, hangi sayı. Hasebiyle bu sayı, hakikat sayıdır diye, hepimiz öyle bir formuyla rahatladık. Konuşmaya devam ettik. Bir süre sonra merhum Özal döndü, o arkadaşımıza, ‘Sizin verdiğiniz sayı hakikat değil’ dedi. Etraf buz üzere oldu. Biz de alışılmış ‘Ne diyecek Sayın Başbakan?’ ‘Bakın, neden yanlışsız değil? Devlet Gereç Ofisi şu kadar buğday aldı, ton olarak’. Kaç lira ödendiğini yazdı. Yüzde 7’ydi o vakit stopaj oranı, yazdı karşısına. ‘Şu kadar afyon, yulaf’… Fındıktan tutun çaya kadar hepsini tek tek saydı. Yanında hiç kimse yok. ‘Dolayısı ile sizin verdiğiniz sayılar ile bu sayılar tutmuyor’ dedi. Oradan anlıyorsunuz ki devleti tanımak, planlamanın ne olduğunu bilmek, sayılara hakim olmanın ne kadar bedelli olduğunu bilmek, devleti yöneten birisi için son derece kıymetli. Buna şahsen şahit olduğum ve bunu yaşadığım için merhum Özal’ın bu ülkeye yaptığı büyük katkıları her ortam ve yerde hürmet ile söz ettim, anlattım.
“RAHMETLİ ÖZAL, TÜRKİYE’Yİ İÇİNE GİRDİĞİ KRİZDEN SÜRATLİ FORMDA, SAĞLIKLI KARARLAR ALARAK ÇIKARMASINI BİLDİ. BUNA MUHTAÇLIĞIMIZ VAR”
Devleti tanımayanlar, devleti sağlıklı yönetemezler. Devletin kurumlarını bilmeyenler, devleti sağlıklı yönetemezler. Tartışmaya açık… Evet, tartışmaya açıktı. Bizi sonuna kadar dinlerdi. Katılır yahut katılmazdı, lakin sonuna kadar dinlerdi. ‘Neden itiraz ediyorlar’ diye, merakını en azından bizim itirazlarımızı dinleyerek gidermeye çalışırdı. Sonuçta geldiğimiz nokta şu; merhum Özal, Başbakanlığı döneminde, Türkiye’yi içine girdiği krizden süratli biçimde, sağlıklı kararlar alarak çıkarmasını bildi ve bunu yaptı. Türkiye, iktisadı ile bir atılım sürecinin içine girdi. Buna gereksinimimiz var. Sürekli, belirli dönemlerle Türkiye’nin krize girmesi gerçek değil. Kurumların güçlü olması lazım. Devlette liyakat sisteminin olması lazım. Devleti yönetenlerin, parti ile devleti karıştırmaması lazım. Devletin kurumları ile birlikte, devletin oluşturduğu kültürleri ile birlikte, o kurumların devlete hizmet ettiğini, elbette siyasi iktidarın verdiği maksat ve perspektif doğrultusunda çalışması gerektiğini biliyoruz. Tüm bunların tekrar fakat tekrar, gerçekten Türkiye’de bir biçimiyle oluşturulması lazım.
“180 DERECE FARKLI”
Siyasetçilere büyük görev düşüyor. Sayın (Ekrem) İmamoğlu da söz etti, ‘Dört eğilimi birleştirdi’ diye merhum Özal. Biz, artık Türkiye’nin içinde bulunduğu bu güç kaideler ve krizden çıkması için 6 siyasi parti bir ortaya geldik. Temel gayemiz; demokrasi, düşünce özgürlüğü, düşünceyi tabir özgürlüğü, siyasetçinin tenkide tahammülü. Az önce söyledim; Gırgır Dergisi’nde kendisini en sert eleştiren kapağı Başbakanlık konutuna çerçeveletip asan bir anlayış ile tenkide asla tahammül edemeyen bir anlayış 180 derece farklı. Bunların değişmesi lazım.
“ÖZAL’IN MAKSAT KOYDUĞU TÜRKİYE’Yİ İNŞA EDECEĞİZ”
Eğer bunları tekrar getirdiğinizde Türkiye, büyük bir ülke, güzel bir ülke, güçlü bir ülke. Tüm bu imkanları büyüme ve kalkınmaya seferber etmek gerekir. Bunları yapmaya kararlıyız. Başkanlar burada, Cumhurbaşkanı Yardımcıları burada. Kendilerine şükran borçluyum. Birlikte yola çıktık, mücadele edeceğiz, birlikte kazanacağız. Türkiye kazanacak. Demokrasi kazanacak. Ayrımcılık bitecek. Kimse inançlarından, kimse kimliğinden ötürü ötekileştirilmeyecek. Bu güzel ülkede daima bir arada, birlikte yaşayacağız. Emin olun, o vakit merhum Özal’ın gaye koyduğu büyük, gelişen Türkiye’yi inşallah daima birlikte yine inşa edeceğiz.”
