Kılıçdaroğlu, “Sanık” Sıfatıyla İfadeye Çağrıldı
METİN ERGUN, CENNET KOYU’NDAKİ HAZİNE YERİ SATIŞIYLA İLGİLİ HATA DUYURUSUNDA BULUNDU
İYİ Parti’nin lokal yönetimlerden sorumlu Genel Lider Yardımcısı Metin Ergun, Muğla’nın Bodrum ilçesinde bulunan Cennet Koyu’ndaki Hazine yerinin Danıştay tarafından 2016 yılında verilen iptal kararına karşın satıldığı gerekçesiyle ilgililer hakkında suç duyurusunda bulundu.
İYİ Parti Muğla Milletvekili Metin Ergun, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusunda, Cennet Koyu’ndaki Hazine toprağının satışı nedeniyle Özelleştirme Yönetimi Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile tespit edilecek tüm kamu kurum ve kuruluşlarındaki ilgili işçi hakkında ‘idari yargı kararlarını yerine getirmemek suretiyle görevi kötüye kullanma’ suçundan soruşturma ve ardından kamu davası açılmasını istedi. Ergun, suç duyurusunda şunları kaydetti:
“İDARİ YARGI KARARININ UYGULANMAMASI SURETİYLE İHMALİ OLARAK GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNUN ZİNCİRLEME HALDE İŞLENMESİ DE MÜMKÜNDÜR”
“Madde metninin düzenlenmesinden anlaşıldığı üzere görevi kötüye kullanma suçu, icrai yahut ihmali olarak işlenebilen bir suçtur. TCK unsur 257’nin 1’inci fıkrasında icrai, 2’nci fıkrasında ise ihmali hareketle işlenen görevi kötüye kullanma suçu düzenlenmiştir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da kamu görevlisi tarafından idari yargı kararının yerine getirilmemesi durumunda görevi kötüye kullanma suçunun oluşacağı yönündedir. İdari yargı kararının uygulanmaması suretiyle ihmali olarak görevi kötüye kullanma suçunun zincirleme halde işlenmesi de mümkündür. Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 2.10.2017 tarihli bir kararında, yönetim mahkemesi tarafından verilen atama sürecinin iptaline yönelik çok sayıda kararı uygulamayan belediye liderinin zincirleme biçimde ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu işlediğine karar vermiştir.
İdarenin iptal yahut yürütmenin durdurulması kararlarının gereğini yerine getirmemesi, doktrinde ve Danıştay içtihatlarında ‘ağır hizmet kusuru’ olarak nitelendirilmiştir. Gerçekten Danıştay Dava Daireleri Heyeti, 15/02/1980 tarihli, 1979/44 Temel ve 1980/146 Karar sayılı kararında ‘…Anayasa’nın ve Danıştay Kanunu’nun açık ve emredici hükümlerine rağmen Danıştay kararlarını geciktirmeden ve gereği üzere yerine getirmeyen davacının bu tavrını hiçbir gerekçenin haklı göstermeyeceği, bu halin tek başına davacının görevden alınmasını gerektiren kâfi bir neden olduğunda kuşku yoktur…’ halinde hüküm kurarak, yargı kararının kamu görevlisince uygulanmamasını, kararı uygulamayan kamu görevlisinin görevden alınması için başlı başına kâfi bir sebep olarak görmüştür.
“AYNI YÖNETİMİN BİRDEN FAZLA MAHKEME KARARINI UYGULAMAMAK SURETİYLE SUÇUN ZİNCİRLEME FORMDA İŞLENMİŞ OLDUĞU SABİTTİR”
Özetle somut olayda; üstte ayrıntılarıyla belirttiğimiz idari süreçlerin iptali ve yürütmesinin durdurulması yönünde verilen katılaşmış mahkeme kararlarının gereğinin ilgili kamu görevlilerince yerine getirilmediği, söz konusu aksiyonun TCK unsur 257 kapsamında ‘görevi kötüye kullanma’ suçunu oluşturduğu, birebir yönetimin birden fazla mahkeme kararını uygulamamak suretiyle suçun zincirleme formda işlenmiş olduğu sabittir.”
Devir ve tescil süreçlerinin Danıştay kararına karşın gerçekleştirilmiş olmasını “hukuki destekten mahrum kalmış olması nedeniyle yolsuz tescil durumu” olarak niteleyen Ergun, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan, resen tespit edilecek sair sebeplerle şüpheliler hakkında gerekli soruşturmanın yapılmasını ve kamu davası açılmasını talep etti. YETERLİ Partili Ergun, “İYİ Parti olarak, bu hukuksuzluk ve yağma düzeni ile mücadelemize devam edeceğiz” dedi.