Babacan: “Ödediğimiz Katkılarla Dönen Trt, Tek Bir Partinin Ve Tek Bir Kişinin Propaganda Aleti Olarak Kullanılıyor”
BAKAN BİLGİN’DEN ‘EYT’ AÇIKLAMASI: “PRİM GÜN SAYISI VE YIL SAYISI KURALINI KALDIRMIYORUZ. HANIMLAR İÇİN 20, ERKEKLER İÇİN 25 YIL KAİDESİNİ YERİNE GETİRDİKLERİNDE BUNDAN İSTİFADE EDECEKLER”
Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanı Vedat Alım, üzerinde çalıştıkları emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) düzenlemesine ait, “Prime takılanlar olmayacak. 8 Eylül 1999 öncesi prim gün koşulunu değiştirmiyoruz. Bu kötü senaryoları başınızdan silin. Bugün bu arkadaşlar, bu yılın sonunda emekli olabilecekler. Olacak da geriye kalan 4 milyon küsur, 5 milyon yok da 4 milyon küsur insan ne olacak? Prim gün sayısı ve yıl sayısı kuralını kaldırmıyoruz. Hanımlar için 20, erkekler için 25 (yıl) kuralını yerine getirdiklerinde onlar da bundan istifade edecekler. Yaptığımız düzenleme, herkesi kapsayan bir düzenleme” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komitesi’nde bugün Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanlığı’nın bütçesi görüşülerek kabul edildi. Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanı Vedat Alım, gün içerisinde ve görüşmelerin sonunda milletvekillerinden gelen soru ve tenkitlere karşılık verdi.
Bilgin, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) için, “8 Eylül 1999 öncesi prim gün kaidesini değiştirmiyoruz. Bu kötü senaryoları başınızdan silin. Bugün bu arkadaşlar, bu yılın sonunda emekli olabilecekler. Olacak da geriye kalan 4 milyon küsur, 5 milyon yok da 4 milyon küsur insan ne olacak? Prim gün sayısı ve yıl sayısı koşulunu kaldırmıyoruz. Hanımlar için 20, erkekler için 25 koşulunu yerine getirdiklerinde onlar da bundan istifade edecekler. Yaptığımız düzenleme, herkesi kapsayan bir düzenleme” açıklamasını yaptı.
Bakan Alim’in sorulara ve tenkitlere karşı cevaplarından öne çıkanlar şöyle:
“ÇOCUK İŞÇİLİĞİ YÜZDE 3: Arkadaşlarımız, yemek fiyatının 55 TL olmadığı, 51 lira olduğunda ısrar ettiler. Fakat tutanaklara geçsin diye söylüyorum. Ben imzalamıştım. O doküman burada. Onlar, herhalde vergi dışı kalan 51 TL ile karşılaştırdılar. Yıllar itibariyle özellikle çocuk işçiliğindeki sayılarla ilgili yanlış bilgiler verildi. 1994 yılında yüzde 15,2, 2022 yılında yüzde 3. Çocuk işçiliğiyle mücadele ediyoruz da yüzde 3 de çok. Tatmin eden bir sayı değil fakat.
BUGÜN 9 MİLYON EMEKÇİ BAYAN VAR: Bayan işçiliği… Bayanların iş gücüne iştirak arttıkça istihdam oranlarının arttığı görüyoruz. 2000’lerin başında 6 milyon olan bayan çalışanlarımızın sayısı, bugün 9 milyon emekçi bayan var. Toplumsal değişimle ilgili. Pazardan bayan emeğine yönelik talep geldikçe daha da artacaktır… Bayanlarla ilgili elbette yapılması gereken çok şey daha var olağan lakin bu, toplumsal değişim süreci. Kapalı toplumun kurallarından Türkiye çıktıkça daha fazla iş hayatına katılacaklardır. Patron bayanlar ortasında da gibisi sayıları görebiliriz.
BÜYÜMEDEN VAZGEÇTİĞİMİZDE BUNUN ALTERNATİFİ İŞSİZLİKTİR: Türkiye iktisadı, büyümeden vazgeçemez. Büyümenin alternatifi, yani enflasyon karşısında büyüme… Evet, enflasyon var. Büyümeden vazgeçtiğimizde bunun alternatifi işsizliktir. İşsizliğin yanı sıra yoksulluğun artması başka sorun. Ulusal gelirin dağılımı farklı bir sorun. Toplumsal siyasetlerle sürdürebilecek bir şeydir. Büyümeden vazgeçmek, ekonomiyi soğutmak gerekir… Bizim için hakikat değil.
İTHALAT İKAMESİNİ KURDUĞUMUZ MODEL, TÜRKİYE’Yİ İTHALATA BAĞLI HALE GETİRDİ: Büyüyerek enflasyonu yenmemiz lazım. Onun da koşulları var. İktisat bilen arkadaşlarımız kaidelerini biliyordur. Bundan vazgeçmememiz gerekir. Enflasyona karşın büyümenin hakikat bir iktisat siyaseti ile sürdürülmesi gerekir. İhracat, çok önemli bir maksattır. Türkiye’nin ihracatını artırması çok önemlidir. Lakin uzun yıllar Türkiye’nin iktisat tarihini, siyasetlerini inceleyen, çalışan arkadaşlarımız var. Türkiye iktisadının özellikle temel endüstrilerde, kuruluş sürecinde, özellikle 70’li ve 80’li yıllarda dışa bağımlılık oranı çok yüksekti. Biz, bunlarda ithal ikamesi modelini takip ettik. İthalat ikamesini kurduğumuz model, Türkiye’yi ithalata bağlı hale getirdi. Bir realite olarak görmemiz, bunu bilakis çevirmemiz lazım… Bu kapandan Türkiye’nin kurtulması lazım. Bunu gerçekleştirdiğiniz vakit ne yaparız? Türk iktisadı, ticaret yoluyla milletlerarası sistemden hisse alır, kıymet transfer eder.
SOSYALİST DEĞİL, ANTİKAPİTALİST: Garo Beyefendi, benim bir konuşmamdan söz etti; aldı, ‘sosyalist’ diye nitelendirdi. O, sosyalist bir konuşma değil. Sizin bilmeniz gerekir. Antikapitalist olduğunu açık söyleyeyim. Sosyalizm, biliyorsunuz emeğe dayalı ve emekçilerin nihayetinde diktatörlüğüne dayalı bir toplumsal siyasettir. Benim tanımlamam değil bu biliyorsunuz ‘Devlet ve İhtilal’de Lenin’in tanımladığı bir sistem, proletarya diktatörlüğü sistemi. Meğer benim eleştirim, memleketler arası sistemdeki çarpıklığı ve Amerikan kapitalizminin yarattığı hegemonyanın kırılması.
YAPTIĞIMIZ DÜZENLEME, HERKESİ KAPSAYAN BİR DÜZENLEME: EYT konusunda farklı düşünüyoruz. Ancak çok pahalı, uyarıcı, kıymetli tenkitleri var arkadaşlarımızın. EYT konusunda, çok açık söyledim. Bizim bugün tespit ettiğimiz, 1,5 civarında dediğim sayı, bizim haziran ayında aldığımız data. Bu sayı değişir. Orada prim gün sayısına bakıyoruz. ‘Prim gününe takılan var mı’ diye bir şey söylendi. Gerçek değil. Prime takılanlar olmayacak. 8 Eylül 1999 öncesi prim gün kaidesini değiştirmiyoruz. Bu kötü senaryoları başınızdan silin. Bugün bu arkadaşlar, bu yılın sonunda emekli olabilecekler. Olacak da geriye kalan 4 milyon küsur, 5 milyon yok da 4 milyon küsur insan ne olacak? Prim gün sayısı ve yıl sayısı kuralını kaldırmıyoruz. Hanımlar için 20, erkekler için 25 (yıl) kaidesini yerine getirdiklerinde onlar da bundan istifade edecekler. Yaptığımız düzenleme, herkesi kapsayan bir düzenleme.
GAP’A VERİLEN PARA YATIRIMA DÖNÜŞTÜ: GAP’a verilen para uçmadı. GAP’a verilen para, yatırıma dönüştü. Ancak bizim açımızdan da uçmadı. Her lirayı takip ediyoruz. O para, bizim açımızdan da biraz önce değerlendirdiğimiz fonların ortalamasıyla bizim hesaplarımızda vardır. Alacak olarak durmaktadır. Hasebiyle böyle bir negatif algıya düşmek kötü.
ÖZEL HASTANELERDE ÖNEMLİ İSTİSMARLAR VAR: Özel hastanelerle ilgili sıkı bir kontrol yapıyoruz. Bu kontrolü hem elektronik ortam üzerinden hem müfettişler yoluyla çok sıkı bir halde gerçekleştiriyoruz. Özel hastanelerde önemli istismarlar var. Bunlarla ilgili de kapatma mücadelesi veriyoruz. Orada geri adım atmayacağımızı geçen sene de söz etmiştik, bu sene de tabir edelim. Kamunun kaynaklarını, milletin parasını istismar edelere hiçbir kapıyı açmayacağız.
O SÖZLEŞMEYİ İSTİSMAR EDİYORLAR: Bazı hastaneler, bizimle yani SGK ile özel mutabakat yapmayı tercih etmişler. O dönem kabul edilmiş. 23 hastane vardı. Onlarla o sözleşmeyi bitirdim. Çünkü o sözleşmeyi istismar ediyorlar. Kalp hastası gidiyor, evet SGK’lı hastam var, kalp hastası lakin SGK hastalıkları dışında da hastalıkları var, ‘Onların parasını da senin ödemen gerekir’ diyor. Ondan sonra da kalp tedavisinin parasını bizden alıyor, oburunu vatandaştan alıyor. Onlarla da sözleşmeleri iptal ettim. ‘Ya bizimle her alanda sözleşme yaparsınız ya da vatandaşı istismar edecek bir manada SGK ile yaptığınız sözleşmeyi kullanamazsınız’ dedim. Bu mevzuda mücadelemiz sürüyor.
SADECE BİR SAV DEĞİL, BİZİM MÜFETTİŞLERİMİZİN DE BİZE YANSITTIĞI DURUMLAR VARDI: Yolsuzluk… Devletimizin neresinde bir yolsuzluk savı varsa onu soruşturuyoruz. SGK ile ilgili bir tez vardı. Bu yalnızca bir sav değil, bizim müfettişlerimizin de bize yansıttığı durumlar vardı. Geldiği günden itibaren hukukçu arkadaşımızı görevlendirdim. Bütün oradaki yolsuzluk hadisesine bulaşmış adamlar hakkında suç duyurusunda bulunduk. Şu anda soruşturma devam ediyor. Sorumluları yargıya hesap verecek. Birtakım adamları da ben attım işten. Yalnız burada bir haksızlık yapılıyor. Süleyman Beyefendi ile ilgili o soruşturmada temaslı kimse yok. Bu tür savlar bir siyasetçiye yakışmayacak. Belgenin gerisi gelecek. O kapsamda öteki kime ulaşırsak kimsenin tereddüdü olmasın.
ASGARİ ÜCRETİN BİR HİPERENFLASYONU YARATMAYACAK HALDE BİR ÇALIŞMA YAPIYORUZ: Tabii taban ücreti iki kere artırdık. Tarihi bir artış yaptık. Birinci kere yüzde 56 artış yaptık aralıkta. Natürel enflasyon onu etkisiz hale getirince yeniden bir müdahale yapacağız. Bugün, aralıkta yine bir müdahale yapacağız. Buradaki sorun şu; minimum ücretin bir hiperenflasyonu yaratmayacak formda bir çalışma yapıyoruz.
EYT DÜZENLEMESİNİ YAPARKEN HERKESLE GÖRÜŞÜYORUZ: EYT düzenlemesini yaparken herkesle görüşüyoruz. Federasyon lideri ve yönetim şuralarıyla görüştük. Artık de odalarla görüşüyoruz. Yalnızca işçiler değil; BAĞ-KUR var, memur var. Onların önemli bir kısmı 4A olduğu için şu an odalar vs. ile görüşüyorum. Onların da talepleri ve kimi önerileri var. Herkesin taleplerini dikkate alarak bir düzenleme yapma niyetimiz var.
TBMM ÇALIŞANLARININ STATÜLERİNİN DÜZENLENMESİ GEREKİR: Olağan TBMM’de çalışan işçilerin, özellikle danışman arkadaşlarımızın toplumsal güvenliğinin olmaması, bu TBMM’ye yakışan bir hal değildir. Teşebbüste de o arkadaşlara açıkladım. Önümüzdeki günlerde onların statüsünde bir düzenleme yapılması hem TBMM’ye yakış hem de çalışan arkadaşlarımızı, toplumsal devletin kalbinde olan arkadaşlarımızı etkileyecek bir halde düzenlemesi gerekir.
BİZİM İŞ MEVZUATIMIZ ÖZELLİKLE İŞ KANUNU, TOPLU SÖZLEŞME KANUNU, BÜTÜN MEVZUATIMIZ, BUGÜN YAŞADIĞIMIZ ÇALIŞMA MÜNASEBETLERİNDEKİ DEĞİŞMEYİ KUŞATACAK DÜZEYDE DEĞİL: Benim yaklaşımım, toplumsal siyaset yaklaşımıdır. Toplumsal siyasetin, özellikle enflasyonist ortamda, kalkınmanın ortaya çıkardığı problemler karşısında çok etkileyici düzenlemeleri vardır. Fakat bizim iş mevzuatımız, özellikle İş Kanunu, Toplu Sözleşme Kanunu, bütün mevzuatımız, bugün yaşadığımız çalışma bağlantılarındaki değişmeyi kuşatacak düzeyde değil. Bugünkü düzenleme, 12 Eylül’ün yaptığı düzenlemelerdir.”
