24 Mayıs 2025 Cumartesi

Türkiye’nin makine ihracatı 8,9 milyar dolar oldu

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından paylaşılan makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, 2025 yılının ilk 4 ayında Türkiye’nin serbest bölgeler dahil toplam makine ihracatı 8,9 milyar dolar oldu.

Birlikten yapılan açıklamaya göre, ihracatı miktar bazında yüzde 6 azalan makineciler, ortalama birim fiyatlarını yüzde 5,6 artırdı.

Yıllıklandırılmış verilere göre ihracat yüzde 0,6 artışla 28,3 milyar dolar oldu. Tarihinin en durgun dönemlerinden geçen Almanya’ya bu süreçte 1 milyar dolarlık makine ihraç edilirken, stagflasyon endişesinin yaşandığı ABD pazarında yüzde 0,7’lik sınırlı artışla 550 milyon dolara ulaşıldı.

RUSYA VE IRAK’TA DARALMA

Üçüncü sıradaki İtalya’ya ihracat yüzde 14,5 artışla 400 milyon dolara yaklaştı. Nisanda en fazla ihracat yapılan ilk 10 ülkeden sadece Rusya ve Irak’ta daralma olurken diğer 8 ülkede yüzde 16,8 ila yüzde 59,2 artış görüldü.

Sektörün performansını koruyan alt dallardan içten yanmalı motor ve aksamları ihracatı yüzde 3,3 artışla 815 milyon dolara çıktı.

Küresel inşaat sektöründeki yavaşlamayla inşaat ve madencilik makineleri ihracatı yüzde 22,3 düşerken, tekstil- konfeksiyon makinelerinde yüzde 15’in üzerinde, türbin, turbojet, hidrolik sistemler, gıda ve kağıt- matbaacılık makinelerinde ise yaklaşık yüzde 10’luk artış kaydedildi.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, 2025 yılının ilk 4 ayında Türkiye’nin serbest bölgeler dahil toplam makine ihracatının 8,9 milyar dolar olduğunu belirtti.

BELİRSİZLİKLER HAFİFLEYEBİLİR

Karavelioğlu, küresel ekonomi için büyüme tahminlerinin aşağı yönlü revize edilmesi yatırım kararlarını baskılasa da ABD-Çin arasındaki ticaret görüşmelerinin olumlu patikaya girmesinin belirsizliklerin etkilerini hafifletebileceğini açıkladı.

Karavelioğlu, “Stratejik sektörlerin değer zincirlerinde kritik rol oynayan ham madde ve elementlerin tedarikinde Çin’e olan bağımlılık, batının daha temkinli ve uzlaşmacı bir tutum benimsemesine zemin hazırlayabilir” ifadelerini kullandı.

Birlik Başkanı Karavelioğlu, Almanya’nın artan sürdürülebilirlik ve inovasyon odaklı stratejilerini yakından takip ederek, enerji verimliliği yüksek, düşük karbon ayak izine sahip ve dijital dönüşüme uyumlu çözümler geliştirilmesinin önemli olduğunu vurguladı.

Ülkelerin dış ticareti, jeopolitik nüfuzlarını korumaya ve küresel liderliğe yönelik stratejilerinin merkezine yerleştirdiği bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Karavelioğlu, bu yönelimin getirdiği küresel belirsizliğin ikinci çeyreğin sonuna kadar sürmesini bekledikleri ifade etti. Karavelioğlu, şunları kaydetti:

DONALD TRUMP’IN ETKİSİ

“ABD ve Çin’in birbirlerine uygulayacaklarını açıkladıkları tarifeleri 90 günlüğüne askıya alması, ticaret görüşmelerinde önemli bir eşik olsa da ABD Başkanı Donald Trump’la özdeşleşen belirsizlikler belli ki hiç bitmeyecek. Oluşacak dengenin oluşturacağı yeni konjonktür, Türkiye’nin küresel tedarik zincirindeki konumunu muhtemelen daha avantajlı kılacak. Ancak, bilinmezliğin had safhada yoğunlaştığı bir dönemde küresel yatırımlar konusunda cesur adımlar beklenmemeli. 2025’in ilk iki ayında sınırlı toparlanan küresel sanayi PMI, nisanda 49,8 puanla yeniden daralma bölgesine indi. İstihdam oranları ve sanayi üretiminde sınırlı iyileşme gözlense de küresel ölçekte tüketici güveni, piyasa beklentileri ve enflasyon gibi temel göstergelerdeki zayıflık, ihracatı olumsuz etkiliyor. Ticaret görüşmelerinin olumlu patikaya girmesi, bu belirsizlikleri hafifletebilir. Özellikle otomotiv, enerji dönüşüm teknolojileri, mikroelektronik ve savunma gibi stratejik sektörlerin değer zincirlerinde kritik rol oynayan ham madde ve elementlerin tedarikinde Çin’e bağımlılık, Batı’nın daha temkinli ve uzlaşmacı bir tutum almasına zemin hazırlayabilir.”

“AB İKİLİ İLİŞKİLERİ KENDİ ÇIKARINA REGÜLE EDİYOR”

Karavelioğlu, Avrupa Birliği’nin (AB) ikili ilişkileri kendi çıkarına regüle ederek, rekabetçiliğini koruma stratejisinin sınırına yaklaştığına dikkati çekti.

“AB’nin, kritik ham madde ve yüksek teknolojide tedarik güvenliği sağlamak için daha aktif, bağımsız ve belirleyici bir yaklaşım benimsediği gözlemleniyor. Bu dönüşüm, ekonomik sürdürülebilirlik hedefinin yanı sıra küresel jeopolitik dengelerde daha güçlü konum elde etme çabasının da parçası” diyen Karavelioğlu, yeni hükümetin kurulduğu Almanya’da, bütçe dışı özel finansman paketleriyle sanayi politikalarının yeniden şekillendirilmesi ve kritik yatırım alanlarının belirlenmesi öncelikli olacağını belirtti.

AVRO BÖLGESİNDE SON DURUM

Karavelioğlu, Almanya’nın sanayi örgütlerinden VDMA başta olmak üzere sanayi temsilcilerinin yeni hükümet programının hazırlanmasında görev almasının da kararlılığın bir göstergesi olduğunu dile getirdi.

AB düzeyinde, uyumlaştırılmış ürün sürdürülebilirliği gereklilikleriyle tek pazarın güçlendirilmesi, ticaret engellerinin azaltılması, rekabet ortamının iyileştirilmesi ve sürdürülebilir ürünler sunan işletmelerin rekabet gücünün artırılmasının stratejik önceliğini koruyacağını belirten Karavelioğlu, avro bölgesinin tahminleri aşarak yüzde 0,4 büyüdüğü ilk çeyrekte, bir kıpırdanma görmeye başladıklarını belirtti.

YENİ YATIRIM KARARLARI ZORLAŞIYOR

Karavelioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis) verileri, şubatta siparişlerde beklenmedik toparlanmaya işaret ediyor. Yurt içi siparişlerdeki güçlü artış ve dış talebin toparlanması, özellikle büyük tesis siparişleri ve kritik parça ihtiyaçlarının canlandığını gösteriyor. Nisandaki tarife krizinden önce, Mart ayında üretim yüzde 3 artmış, ilk çeyrek, 2022 başından bu yana en büyük 3 aylık artışı kaydetmişti. Almanya’nın iç pazarındaki modernizasyon yatırımları, bizim için ileri teknoloji ürün tedarikinde rekabet avantajı sağlayabilir. Ancak bu olumlu tabloya rağmen, VDMA’nın risk olarak vurguladığı maliyet baskısı ve tedarik zinciri sorunları, Avrupa’da yeni yatırım kararlarını zorlaştırıyor.”

Kaynak: AA

İlgili Haberler