15 Mayıs 2025 Perşembe

Cibaliya Mülteci Kampı Nekbe’yi yaşıyor

Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliya Mülteci Kampı’nda yoğun saldırılara maruz kalan Filistinliler, adeta zaman tünelinden geçerek 15 Mayıs 1948’de İsrail’in kuruluşuyla yaşadığı “Büyük Felaket” (Nekbe) günlerini yeniden yaşar oldu.

Cibaliya Kampı, 1948’de Filistin’in güneyinden zorla göç ettirilen yaklaşık 35 bin Filistinli için 1,4 kilometrekarelik alana kuruldu.

O dönemde Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), kamp sakinlerine barınma, sağlık ve gıda hizmetleri sunuyordu. Başlangıçta yalnızca kumaş çadırlarda barınan mülteciler, 1950’lerden itibaren taş ve tenekeden yapılma geçici konutlara geçti.

Zamanla kamp büyüdü; 1970’lerden itibaren nüfus artışına bağlı olarak üst üste katlar inşa edilmeye başlandı. Bu durum altyapı planlaması olmaksızın yoğun bir yapılaşmaya neden oldu.

2023 yılına kadar UNRWA verilerine göre Cibaliya Kampı’nda kayıtlı mülteci sayısı 119 bin 540’tı. Kampta 26 okul, 3 sağlık merkezi ve sosyal hizmet ofisleri gibi birçok kamu hizmeti bulunuyordu. Ticaretin canlı olduğu kampta temel altyapı ve yaşam hizmetleri de görece işler durumdaydı.

İSRAİL SALDIRILARIYLA HAYALET ŞEHRE DÖNDÜ

Cibaliya Mülteci Kampı, bugün ise İsrail’in uzun süre gerçekleştirdiği ağır saldırılar sonucu hayalet şehre dönmüş durumda.

Saldırılar sonucu kampta 1948’deki ilk halini andıran moloz yığınlarının ortasında naylon ve kumaşla örtülü çadırlar yükseliyor.

Kamp sakinleri, saldırılarda enkaz altında kalan onlarca kişinin cansız bedenine hala ulaşılamadığını, enkaz kaldıracak ekipman ve araçların bulunmadığını aktarıyor.

Günlük yiyecek ve içecek temini ise neredeyse imkansız hale geldi. İsrail’in 2 Mart 2025’ten bu yana tüm sınır kapılarını kapatması ve yardım girişini engellemesi yaşamı daha da zorlaştırdı.

KAMPTA İKİNCİ NEKBE YAŞANIYOR

19 ayı aşkındır süren İsrail saldırıları, kampı yeniden çadırlara mahkum etti. Altyapı tamamen çöktü, yollar kullanılamaz hale geldi. Yüzlerce çadır, moloz yığınlarının ortasında yükselirken, temiz suya, gıdaya, sağlık hizmetlerine ulaşmak neredeyse imkansız.

Cibaliya’da yaşayan 68 yaşındaki Filistinli mülteci Cebr Hüseyin Ali, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dedelerinin 1948’de “Deyr Senid” köyünden zorla göç ettirildiğini söyledi.

Ali, “Dedelerimiz böyle bir yıkım görmedi. Bu, 1948’dekinden bile daha büyük bir felaket. Artık ne evimiz kaldı ne de sokağımız.” dedi.

Şu an yaşadıkları durumu “ikinci Nekbe” olarak nitelendiren Ali şöyle devam etti:

“İnsanlar, 1948’de olduğu gibi yeniden çadırlar kurarak yaşamaya çalışıyor. Ama bu kez açlık, susuzluk ve sağlık hizmetlerine erişememe gibi çok daha ağır koşullar altında yaşıyoruz.”

Kampın yollarının tamamen tahrip olduğunu belirten Ali, “Artık asfalt yol kalmadı, hepsi kum ve moloz halinde.” diye konuştu.

NEKBE’DEN DAHA KÖTÜ

Filistinli mülteci, Cibaliya’da yaşananların, dedelerinin Nekbe döneminde yaşadıklarından “daha kötü” koşullar olduğunu vurguladı.

Çocuklarının yatağının kumla karıştığı, naylon ve bezden yapılmış çadırını işaret eden Ali, “Kampta yaşam için hiçbir koşul yok; ne ev var, ne betonarme yapı, ne tuvalet, ne de bize ulaşan yardım” dedi.

1948 yılında Filistinli mültecilerin, zorlu koşulları hafifleten yardımlar aldığını hatırlatan Ali, bugün Gazze’deki Filistinlilerin bu yardımlardan tamamen mahrum bırakıldığını ve yaşamın daha da zorlaştığını ifade etti.

Bu bağlamda, uzun süredir yardımların girişinin engellendiğini belirten Ali, ailelerin çocuklarını doyuracak imkanının kalmadığını, ellerindeki unun bittiğini ve UNRWA’nın da haftalar önce un stoklarının tükendiğini duyurduğunu aktardı.

Ali, “Soykırımdan bu yana ikinci kez aç bırakılıyoruz” dedi.

“KAMPI TERK ETMEYECEĞİM”

Yaşadıkları zorlu şartları anlatan Ali, “Bir gece çadıra bir fare girmiş, oğlumu ısırmış. Oğlumun bağırma sesleriyle uyandım.” ifadelerini kullandı.

Ali, korunaksız çadırlara kemirgen ve sürüngenlerin sızdığını; bunların ısırıklarının ölümle sonuçlanan salgın hastalıklara yol açabileceğine dikkati çekti.

Gazze’de 1948’de ateş yakmak için kullandıkları odunun soykırım altındaki Gazze Şeridi’nde bugün artık bulunamadığına işaret eden Ali, Filistinlilerin ısınmak için bulabildiği karton, kağıt ya da naylon parçalarını yaktığını aktardı.

Ali, “Bombalar, korku, açlık, abluka altında hiçbir geçim kaynağının olmadığı bu zorlu hayata rağmen, İsrail planlarının aksine kampı terk etmeyeceğim; Gazze Şeridi’nin dışına göç etmeyeceğim.” diye konuştu.

Filistinli, abluka ve zor yaşama rağmen bu çadırlarda kalmaya kararlı olduğunu vurguladı.

HER GEÇEN GÜN ARTAN ZORLUKLAR

Filistinli 55 yaşındaki kadın Um Kerem Askeri, çadırlarda yaşamak yerine tek başına yıkılan evinin bir bölümünü onarmaya devam ettiğini aktardı.

Harap bir çatı altında, moloz yığınları arasında geçimini sağlayacak bir durum ya da destek olmadan yaşamaya çalışan Askeri, şunları söyledi:

“İsrail ordusu tarafından yıkılmadan önce üç katlı bu konutta kardeşlerimle birlikte yaşardık.”

Askeri, İsrail soykırımının kamp sakinlerini onlarca yıl gerilettiğini; barınma, yiyecek ve su gibi yaşamın en temel ihtiyaçlarından bile yoksun hale geldiklerini ifade etti.

İNGİLTERE BÜYÜKELÇİLİĞİ ÖNÜNDE PROTESTO

Öte yandan Filistinlilerin zorunlu göçe tabi tutulduğu Nekbe’nin (Büyük Felaket) 77. yıl dönümü dolayısıyla İngiltere Büyükelçiliği önünde protesto düzenlendi.

Ankara Filistin Dayanışma Platformu’nun (ANFİDAP) çağrısıyla toplanan grup, ellerinde pankart ve dövizlerle İngiltere’nin Ankara Büyükelçiliği önünde basın açıklaması yaptı.

Grup adına konuşan Bayram Baş, İngiliz Hükümeti’nin 1917 yılında ilan ettiği Balfour Deklarasyonu ile Filistin topraklarının Filistinlilerden arındırılmaya çalışıldığını ve buranın dünyanın farklı yerlerinden getirilen Yahudilere tahsis edildiğini hatırlattı.

Batılı güçlerin Filistinlilere karşı “vatansızlaştırma” politikası uygulandığını dile getiren Baş, bu politikanın Gazze’de halen devam ettiğini vurguladı.

Kaynak: AA

İlgili Haberler