Laiklik Meclisi 3 Mart’ı ‘Yüzüncü Yılında Laiklik Günü’ Olarak Kutladı!
Cumhuriyetin temel taşlarından biri olan laikliğe yönelik ilk büyük saldırılardan Menemen Olayı’nda şehit edilen Mustafa Fehmi Kubilay’ı, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’yi saygı ve minnetle anıyoruz.
94 yıl önce yaşanan bu acı olay, laikliğin ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Kubilay’ın katledilmesi, sadece bir bireye değil, cumhuriyetin kazanımlarına ve laikliğe yönelik bir saldırıydı. Laikliğe yönelik saldırılar, geçmişte olduğu gibi bugün de ülkemizin birliği ve bütünlüğü için en büyük tehditlerden biri olmaya devam ediyor.
Günümüzde de laikliğe yönelik saldırılar, farklı şekillerde karşımıza çıkıyor.
Türkiye’de laiklik ilkesi, son yıllarda artan bir şekilde tartışma konusu haline gelmiş ve bu durum, çeşitli laiklik karşıtı saldırılarla kendini göstermiştir. Bu saldırılar, genellikle eğitim sistemi, kamu alanında dinsel sembollerin kullanımı, yargı kararları ve siyasi söylemler üzerinden gerçekleşmektedir.
Bu bağlamda belirtelim ki;
* Din derslerinin müfredatında yapılan değişiklikler ve dini içerikli derslerin sayısındaki artış, laiklik ilkesine aykırıdır.
* Kamu binalarında ve kurumlarında dini sembollerin daha sık kullanılması, laiklik ilkesine aykırıdır.
* Bazı yargı kararlarının, dinsel duyarlılıkları gerekçe göstererek bireylerin temel hak ve özgürlüklerini kısıtlaması laikliğe aykırıdır.
* Bazı siyasi liderlerin ve parti yetkililerinin, dinsel söylemleri siyasal amaçlarla kullanması laiklik ilkesine aykırıdır.
*Tarikat ve cemaat adı verilen çeşitli dinsel yapıların devlet kurumlarına sızıp yerleşmesi ve bu yapılara meşruiyet kazandırılmaya çalışılması laiklik ilkesine aykırıdır.
Ayrıca kimi yayın organlarında, laikliğe karşı olumsuz bir algı oluşturmaya yönelik çeşitli haberler ve yorumlar yapıldığı görülmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş ilkelerine bağlı yurttaşlar olarak bizler, laiklik karşıtı bu gelişmeleri kaygıyla karşılıyoruz.
Sonuç olarak, Türkiye’de laiklik ilkesi, son yıllarda ciddi bir tehdit altında bulunmaktadır. Laikliğin korunması, demokratik ve çağdaş bir toplumun vazgeçilmez bir koşuludur. Bu nedenle, laiklik ilkesine yönelik saldırılara karşı duyarlı olmak ve bu konuda mücadele etmek Mustafa Kemal Atatürk’e sözümüz ve ulusal görevimizdir.
Toplumun laikliği benimsemesi ve koruması, ülkemizin demokratik, sosyal bir hukuk devleti olma yolunda ilerlemesi için vazgeçilmezdir.
Bilinmelidir ki, laiklik, farklı inançlara sahip insanların bir arada yaşamasını sağlayan, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı bir yaşam biçimidir.
Bizler, Kubilay’ın mirasına sahip çıkmak ve laik cumhuriyetimizi korumak için kararlıyız. Bu amaçla, tüm yurttaşlarımızı laikliğe sahip çıkıp gelecek kuşaklara aktarmak için bizimle birlikte çalışmaya davet ediyoruz.
Çünkü laiklik, farklılıkların bir arada yaşamasını sağlar.
Laiklik, farklı dinlere ve mezheplere sahip insanların eşit haklarla yaşaması anlamına gelir.
Laiklik, temel hak ve özgürlüklerin güvencesidir. Laik bir devlet, düşünce, ifade ve vicdan özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlükleri korur.
Laiklik, toplumsal barışı ve esenliği güçlendirir.
Laiklik, bilimsel düşüncenin ve eğitimin önünü açarak ülkenin gelişmesine katkı sağlar.
Laikliğin önemini anlamak ve bu konuda bilinçlenmek için çaba göstermeliyiz.
Laikliği savunan sivil toplum örgütlerine destek olmalı ve iş birliği içinde olmalıyız.
Mustafa Fehmi Kubilay ve arkadaşları, laiklik uğruna canlarını verdiler. Bizler de onların bu büyük özverisini unutmadan, laik cumhuriyetimizi korumak için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Sözlerimizi büyük Atatürk’ün, Kubilay’ın şehit edilmesi üzerine Türk Silahlı Kuvvetlerine gönderdiği o iletiyle sona erdirelim:
“Menemen’de, yakınlarda meydana gelen gericilik girişimi sırasında Yedek Subay Kubilay Bey’in görevini yaparken öldürülmüş olmasından dolayı Cumhuriyet ordusuna başsağlığı dilerim. Kubilay Bey’in şehit edilmesinde gericilerin gösterdiği vahşilik karşısında Menemen’deki halktan kimilerinin alkışla onaylamaları, bütün cumhuriyetçi ve yurtseverler için utanılacak bir olaydır.
Yurdu savunmak için yetiştirilen, içteki her politika ve ayrılığın dışında ve üstünde saygın bir konumda bulunan Türk subayının, gericiler karşısındaki yüksek görevinin yurttaşlar tarafından yalnız saygıyla karşılandığına kuşku yoktur.
…
Büyük ordunun kahraman genç subayı ve Cumhuriyetin idealist öğretmenler topluluğunun değerli üyesi Kubilay’ın temiz kanı ile Cumhuriyet, yaşamsallığını tazelemiş ve güçlendirmiş olacaktır.”
Biz de 94. Yılda, Menemen’deki anıtta yazan o sözleri bütün gücümüzle haykırarak yineliyoruz:
İnandılar, dövüştüler, öldüler!
Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz!
Kaynak: FLASH HABER TV