Satrançta bir hamle vardır…”Mat ağı” hamlesi…Bu hamlede rakip nereye kaçarsa kaçsın şah-mat olmadan kurtulamaz…Buradaki en büyük tehlike son hamle yapılmadan önce yapılan kritik bir hatanın oyunun sonunu tamamen değiştirmesi yani kaybeden gibi görülenin yeniden kazanmasıdır…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan zeki bir siyasetçi…Hani öyle yapıcı, üreten, evrilen bir zeka örneği olduğunu söylemek zor…Erdoğan ortaya çıkan her türlü koşulları kendi lehine çevirebilmek yeteneğine sahip “kurnazlık” olarak adlandırılacak ince bir zekaya sahip…
Erdoğan kayyum atamalarıyla hızla bir hedefe doğru yürüyor….Dikkat ederseniz yerine kayyum atanan her belediye başkanının yanına bir de CHP’li ekliyor…Burada iki temel hedefi var; birinci hedefi CHP ile DEM’i aynı çerçeveye sokup bir “siyasi paket” yapmak…İkinci hedefi Kürt kökenli yurttaşların siyaset alanını AKP üzerinden tanımlamak ve sınırlamak…
Yani; Kürt kökenli yurttaşımıza açık ve net mesaj şu; “DEM siyaset yapmak istiyorsa ancak benim koyduğum sınır ve çerçeve içinde benim belirlediğim yörüngede yoluna devam edebilir…Eğer benim dışımda ikili üçlü işbirliği arayışlarına girerse sandıktan çıksa bile ben onlara siyaset yolunu kaparım…”.
Peki CHP ile ilgili bundan çıkarılacak mesaj ne derseniz o da çok açık çok net; “DEM üzerinden Kürt kökenli yurttaşların oylarına göz diktiyseniz buna izin vermem. Sizi DEM’le birlikte paketler arkamdaki yüzde 95’lik medya desteğiyle sizi ilk seçimde ‘bölücü’ olarak linç ettiririm benim oyun sahama girmeyin”…
Erdoğan bunu yapar mı yapar…
Devletin Milli Piyangosunu CNN Türk’ün sahibine peşkeş çekip o sitede slot makine kumar oyunları oynatmasına bile göz yuman “İslamcı Erdoğan” için hayat pragmatist bir tekrardan ibarettir…Erdoğan’ın temel düsturu ve 22 yıldır iktidarda kalmasının arkasındaki yalın gerçek “olayları ve insanları kullanabilme” yeteneğidir…Erdoğan’ın yaşamındaki temel motto insandaki “nefis” olayıdır. Yani herkesin bir fiyatı vardır ve herkes satın alınabilir…Değerini öngörebildiğin sürece….Ha satın alınamayanlar varsa; dik kafalılar, inatçılar, ölümüne yurtseverler, ülkenin kuruluş ilkelerinden taviz vermeyenler; onlar için “Silivri soğuktur”…
Örneğin Türkiye’deki mafya yapılanmalarına bakın; uyuşturucu mafyası, kaçak altın mafyası, çökme-el koyma mafyası, yargı mafyası, emniyet mafyası, yasadışı sanal bahis mafyası ve en önemlisi “siyaset mafyası”…Siyaset mafyasında isimlerin ve partilerin önemi yok; biri Edirne’den elektronik teçhizat, makaron getirirken bir diğeri ise üçü bir yerde Dubai’de kaçak altın getirebilir…Susurluk döneminde TBMM araştırma komisyonunda adını vermek istemiyorum bir Astsubay ifadesinde şunları söylemişti; “Devletin operasyon helikopterleri ve zırhlı araçlarıyla sınırdan Türkiye’ye uyuşturucu ve kara para taşınıyordu”…Peki devletin paşası, generali makam otosuyla Suriye sınırından 10 bin dolar ücret karşılığında Türkiye’ye sığınmacı taşımadı mı?…Peki bir dönem KKTC’de komutanlık yapmış başka bir paşa havaalanında milyonlarca liralık kaçakla yakalanmamış mıydı?…8 yıldır kurulan FETÖ borsalarında insanların geride bıraktığı şirketlere, mallara, nakit paralara (20 milyar dolarlık toplam varlığın el değiştirdiği söyleniyor) yine siyasetin içinden birileri çökmedi mi…?
Peki bu çürüme ve kokma sizce bu ülkeyi yönetenlerin umurunda mı?
42 kişinin katili olduğu iddia edilen mafya reisi Alaattin Çakıcı ile el ele kol kola giren Siyasi Parti Genel Başkanlarının bu iş hiç umurunda mı?
Sorun hangi kötü işi yaptığın değil, bu işi yaparken kimden yana göründüğündür….
Erdoğan her zaman siyaseti tavla gibi değil satranç gibi oynuyor…Ama satrançta en önemli şey; karşısının vezirini, kalelerinden birini alırsın ve şah-mat yapmaya hazırlanırken bir anda yanlış bir hamle yapıp elindeki herşeyi kaybedip mat olursun…
Bu oyunun sonunun gerçekten çok merak ediyorum…”
Kaynak: FLASH HABER TV