19 Kasım 2024 Salı

Yenidoğan Çetesi Davasında 2. Gün! Duruşmadan dakika dakika yaşananlar! Kan Donduran İfadeler

İstanbul, Çorlu ve Tekirdağ’da, SGK’dan haksız kazanç sağlamak amacıyla kurulan ve “Yenidoğan Çetesi” olarak adlandırılan suç örgütünün 12 bebeğin ölümünden sorumlu olduğu iddia edildi. Çete liderleri Fırat Sarı ve İlker Gönen’in de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 47 sanık, Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk kez hakim karşısına çıktı. Sanıklara yüzlerce yıl hapis cezası talep ediliyor. İşte ilk duruşmada yaşananlar ve sanık ifadeleri…

‘KEŞKE DÜZGÜN BİR HEKİM ÇAĞIRSAYDIM’ 12:45

Hasan Basri Gök: İlk yatış parasını Fırat Sarı verdi. Sonra aileden para aldım 25 bin lirayı Fırat Sarı’ya verdim.

Avukat: WhatsApp konuşmaları gördüğünü söylediniz. Bebeğin 4’te kötüleştiğini söylediniz.

Hasan Basri Gök: Keşke Doğukan’ı beklemek yerine düzgün bir hekim çağırsaydım.

SANIK AVUKATININ İTİRAZI KABUL EDİLDİ  12:40

Avukat: Ocak 2024’te 1 sene önceki dosyalara ilişkim SGK’dan evraklar işlenmiş. Hastane personeli olarak 10 gün düzenlenmemis. Daha sonra 20 kişi zemin katta bu raporları düzenlediniz mi? 1 sene önceki epikriz raporu değiştirilir mi?

Hasan Basri Gök: Biz dosyaları yapmadık. Fırat Sarı hastaneye geldi dosyaları kontrol etti.

Avukat: Epikrize uygun şekilde dosya değiştirmek ne demek?

Hasan Basri Gök: Hasta bezi uygun mu, kan gazı uygun mu bunlar yazılır.

  • Sanık müdafi itiraz etti: Tekrarlanan sorular, yönlendirmeye yönelik sorular.

Hakim: Bu sorununun sorulmamasına karar verildi.

AVUKATLAR SORUYOR 12:30

Avukatlar, sanık Hasan Basri Gök’e sorular yöneltiyor.

Avukat: Ceylan Çetin, bu ilaçların satılacağını biliyor muydu?

Hasan Basri Gök: Hayır.

Avukat: Ceylan ile Fırat Sarı’ya ilaçları alabilmek için baskı yaptınız mı?

Hasan Basri Gök: Hayır.

Avukat: Tapede ‘Eğer bana bir şey olursa herkesi yakarım, herkesi patlatırım’ ifadelerinde ne demek istediniz?

Hasan Basri Gök: Hatırlamıyorum.

Avukat: Epikrize uygun olmasını nasıl sağlıyordunuz?

Hasan Basri Gök: Ocak ayında Fırat Sarı bizi düzenlemeye yolladı. Toplu bir şekilde evrak düzelttirdiler. Ben de vardım. Odada 20 kişi vardı. Düzenlemediğimiz için bize kızdılar.

Avukat: Epikriz raporu 1 sene sonra değiştirilebilir mi?

Hasan Basri Gök: Fırat Sarı değiştirir.

‘DOĞUKAN DOKTOR GİBİ KONUŞUYORDU’ 11:55

Mahkeme Başkanı: Mehtap, “Çocuğu öldür” derken ne demek istedin?

Hasan Basri Gök: Nabzı düşüktü, bebeği görmediğim için öyle konuşmuşumdur.

Mahkeme Başkanı: Basamakları neden düşürmek istediniz?

Hasan Basri Gök: Dikkat çekmemek için.

Mahkeme Başkanı: Osman bebekle ilgili epikriz kötüleştirmekten bahsetmişsiniz, neden?

Hasan Basri Gök: Şablonlara yazmamız gerekiyordu.

Mahkeme Başkanı: Üç gün yaşayan bir bebeği altı gün yaşamış gibi sisteme girmişsiniz. “Dikkat etsinler” demişsiniz, bu ne demek?

Hasan Basri Gök: Bebek üç gün yaşamış ama altı gün sistemde kalmış. Fark edilir diye böyle dedim.

Mahkeme Başkanı: Hâlâ kendini doktor olarak tanıtıyor mu?

Hasan Basri Gök: Evet, gördüm. Şehmuz hocaya ulaşamıyorlardı. O yüzden Doğukan doktor gibi konuşuyordu.

Mahkeme Başkanı: 112 bunu fark etmiyor mu?

Hasan Basri Gök: Hayır, sistem üzerinden ayarlıyorlardı.

Mahkeme Başkanı: Kaya bebekle ilgili ne biliyorsunuz?

Hasan Basri Gök: Anneyi sevk ettiler. Doğum yapıyordu, acil sevk edilmesi gerekiyordu. O hastaneye gitmesi çok saçmaydı.

Mahkeme Başkanı: Opara bebekle ilgili bilgin nedir?

Hasan Basri Gök: Bebek bir günde ex oldu. Yenidoğan servisine sevk edilmemesi gerekiyordu. Şehmuz hoca ilgilenmedi. Zaten hiçbir bebekle ilgilenmiyordu. Epikrizini Doğukan’la birlikte ben yazdım.

Mahkeme Başkanı: Doğukan soruşturmadan bahsediyor, doğru mu?

Hasan Basri Gök: Evet, Doğukan bilgi almış, “Hakkımızda büyük bir soruşturma var” dedi.

Mahkeme Başkanı: “Artık bıktım, sapasağlam bebekleri entübe ediyorsunuz” diye bir konuşmam var, hatırlıyor musunuz?

Hasan Basri Gök: Evet, çok uzun süre yatışta bekleyen bebeklerle ilgiliydi ama sağlam bebekler için değil.

‘ÇİRKİN BİR CÜMLE’ 11:30

Mahkeme Başkanı: Mehtap ile bir konuşmanda ‘50 satürasyonlu çocuk mu olur?’ diyorsun. ‘O da ne yapalım öldürelim mi?’ diyor.

Hasan Basri Gök: Evet çok düşük bir satürasyon bebek için. Ama çirkin bir cümle.

Mahkeme Başkanı: Siz böyle mi yapıyorsunuz?

Hasan Basri Gök: Bebeğin sürekli kalbinin durup geri gelmesine neden olan bir durum vardı, o yüzden.

Mahkeme Başkanı: Mehtap’a “Bebeği öldür” demişsiniz.

Hasan Basri Gök: Bebeği görmedim. Bilmiyorum.

‘BAKANLIKTAN GELENLER GÖRMEDİ’ 11:00

Mahkeme Başkanı: Denetimlerde ‘Allah’tan ilaca bakmamışlar, mal bunlar’ demişsin.

Hasan Basri Gök: O ilaçların orada durması yasaktı ama Sağlık Müdürlüğü’nden gelenler dolaplara bakmadıkları için görmediler. Ona dair bir konuşmaydı.

Mahkeme Başkanı: ‘Bu ex bebek bana neden kaldı’ demişsin.

Hasan Basri Gök: İlk tapelerde de bana sordular. Fırat Sarı bana söyledi. Son dönemlerde raporlarını ben yazıp hastaneye gönderiyordum. Gelen nota göre raporları düzenliyorduk.

Mahkeme Başkanı: ’20 yatışa uygun epikriz raporu yazılmasını istemişsin.’

Hasan Basri Gök: Hatırlamıyorum.

‘HER ŞEYİN ÜCRETİ VARDI’

Mahkeme Başkanı: ‘Günlük epikriz raporu yazılırsa ciro düşer, fiyat düşer’ demişsin.

Hasan Basri Gök: Fırat Sarı düşük ücretler ödüyordu. Fırat Sarı, tüm sorumlulara para ödüyordu. Her şeyin bir ücreti vardı; doktora yardım etmek, epikriz raporu yazılması gibi işler.

‘İLAÇ SATIŞINDAN 40 BİN LİRA KAZANDIK’

Mahkeme Başkanı: ‘Basamakları boşver, önemli değil’ diyorsun.

Hasan Basri Gök: Basamak hastaneler doğru değildi. SGK’dan buna göre para alınıyordu. Önümüzdeki basamakları değiştiriyorduk. Hastanedeki ilaçları da Doğukan ile birlikte satıyorduk. İlaç satışından 40 bin lira para kazandık.

‘İLAÇLARI ALIRKEN HASTANENİN HABERİ VARDI’

Mahkeme Başkanı: Hemşirelerden aldığınız ilaç var mı?

Hasan Basri Gök: Evet, aldık. Fırat Sarı’nın bilgisi dahilinde aldım. Denetim var diye bir seferinde 24 kutu ilaç verdiler. İlaçları alırken hastanenin haberi vardı. Bu raporu zaten hastane başhekimi ve sahibi görüyor. Bunlar fark edilmeyecek ilaçlar değil; sistemden düştüğünde herkesin haberi olur. Sonuçta hastanenin birdenbire cirosu artıyordu.

‘GÖZÜMLE GÖRDÜĞÜM ŞEYLER’ 10:53

‘Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık, suç örgütüne suç isleme amacıyla üye olmak’ suçlarından yargılanan Hasan Basri Gök’un savunması:

“Savcılıkta da emniyette de anlattım. Çoğu gözümle gördüğüm, bildiğim şeyler. Exel sistemi vardı. Hastane sorumluları bebeklerin değerlerini atardı. Avcılar’ın Sekreteri yollardım mesela. Bu notlar birlestirilip rapor olarak geri gidiyordu. Reyap, Silivri, Duygu hastanelerinde çalıştım. 2019-2021 yıllarında çalıştım. Fırat Sarı’nın normal hemşiresiydim. Son 6 ayda epikrize yardım ettim. Şoförlüğünü yaptım.

‘112 ARAYA GİRMEDEN FIRAT SARI ALIRDI BEBEĞİ’

Bebek sevkleri tıp merkezinden, tanıdık doktordan ya da 112’den alınıyordu. 112 araya girmeden Fırat Sarı alırdı bebeği. 112’ye bildirmeden oranın çocuk doktoruyla alan doktor arasında bebek alınıyordu. Aileye ‘112’ye haber vermeyelim uzağa atarlar, yakında hastane var’ deyip gönderiyorlardı.

Hastanın ilacı 1 adetse düşülen 3 tane oluyordu. Hasta yatışları normalden uzun oluyordu SGK’dan para almak için.”

Yapılan büyük denetim işinde ben dışarıda bekliyordum.”

Hakim iddianamede geçen “Denetimler sırasında tüm işletmeye girdiler” ifadesini Gök’e sordu. Gök “Tüm işletme derken Fırat Sarı’nın işlettiği hastaneler, yenidoğan bakım üniteleri” dedi.

‘HASTANEYE PARASINI VERDİK, GERİSİNİ FIRAT ALDI’

Gök, hakimin “İfadenizde Serdarova bebeğin ailesinden para istediğiniz geçiyor” diye sorması üzerine, “Fırat Sarı aradı; sevk vardı ancak ailenin parası yoktu. Fırat Sarı kendi komisyon ücretini aldı. Toplamda yaklaşık 40 bin lira toplandı. Hastaneye parasını verdik, gerisini Fırat aldı. Bize de ek ödeme yaptı” dedi.

SAVUNMALAR BAŞLIYOR   10:48

Mahkeme başkanı barolardan gelen katılma taleplerini okudu. Sanık Hasan Basri Gök’ün savunması alınacak.

SANIKLAR GETİRİLDİ 10:30

Mahkeme başkanı yerini aldı. ‘Yenidoğan Çetesi’ elebaşı Fırat Sarı’nın da aralarında olduğu sanıklar duruşma salonuna getirildi.

BEKLEYİŞ SÜRÜYOR 10:00

‘Yenidoğan Çetesi’ davasında, duruşmanın ikinci günü çevik kuvvet ekipleri adliyede güvenlik önlemleri aldı. Duruşma saati 10.00 olarak belirtilse de hazırlıklar devam ettiği için henüz başlamadı.

Polis ekipleri basın çalışanlarını henüz salona almıyor. Adliyedeki kalabalık düne göre daha az olsa da duruşmayı takip etmek isteyenler salonun önünde bekleyişini sürdürüyor.

SANIKLAR SAVUNMA İÇİN HAZIRLANIYOR 09:00

‘Yenidoğan Çetesi’ davasının saat 10.00’da başlaması bekleniyor. Bugünkü duruşmada sanıklar savunma yapacak.


SON GELİŞMELER YAŞANAN OLAYLAR

İstanbul, Çorlu ve Tekirdağ’da 12 bebek para için öldürüldü.

SGK’dan para almak isteyen Yenidoğan Çetesi, 12 bebeği göz göre göre öldürdü.

12 bebeği öldüren sanıklar, yakayı ele verdi ve dün ilk duruşma görüldü.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame kapsamında çete başı Fırat Sarı ve İlker Gönen’in de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 47 sanık, ilk kez hakim karşısına çıktı.

Henüz çete başı olan Sarı ve Gönen’in ifadelerine geçilmedi.

Ancak ilk duruşmaya, Hakan Doğukan Taşçı’nın savunmaları damga vurdu.

SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ

Üzerine atılan suçlamaları kabul etmeyen Taşçı, bebeklere yapılan işkencelerden de bahsetti. “Bebeğin fişini çek gitsin” şeklinde ifadelerin kullanıldığı çeteye dair Taşçı, şu sözleri söyledi:

“BEBEĞİN FİŞİNİ ÇEK”

Doktor Şehmuz Çelik adını bazen doktor Şehmuz Çelik adıyla hasta kabul ediyorum. Kaya Bebek ile ilgili, ‘Çocuk gözümün önünde öldü’ sözlerimin üzerine, gece 3 civarı Batuhan Çelik aradı, arkadaşım, ellerinde bebek olduğunu ve doktora ulaşamadığını, doktorun ‘Çek fişi gitsin’ dediğini söyledi.

Rıza Hocaymış doktor, ama tanımıyorum, çocuk doktoru olarak biliyorum. Hasta kötüydü, ben de telefondan yardımcı olmaya çalıştım. O bebek öldü. Aileye böyle bir durum olmadı gibi gösterdiler. Batuhan hemşire yardımcısıydı, arkadaşımdı. Doktorun müdahale etmesi gerekiyordu.

“DOKTOR OLMAYAN YERDE KANITA DA İHTİYAÇ YOK”

Yoğun bakım ne kadar doluysa hastane o kadar para kazanıyor, tabii ki bu yüzden hastaneleri doldurmamızı istiyorlar. Bu durumu da usulsüz sevk ya da fazladan yatışla yapıyorduk. SGK’dan biraz daha para kazanmak için. Mert ile sık sık iptal edilen taburcularla ilgili tartışıyorduk.

Fırat Sarı’ya ‘Doğukan hırsızlık yaptı’ dedim. İlaç kaybolmuştu, Fırat Sarı bana söyledi. Bebek ilaçları kayıptı, ama öyle bir durum olmadı. Fırat Sarı ile konuşurken ‘Mert’i şikayet edeceğim’ dedim şikayette ettim, 112’ye şikayet ettim, usulsüz bebek sevkiyatlarıyla ilgili, mesela Kaya Bebek, ihmali olan bebeklerle ilgili. Doktor olmayan yerde kanıta da ihtiyaç yok. Elimdeki videoyu zaten sundum.

Birinci hastanesinin sürekli akciğer filmi bozuluyordu. Hastayı takip ederken filmini çekemiyorduk, bu kötü bir şey. Fırat Sarı sana ‘Hasta yok, doldur’ diyordu. Fırat Sarı, bir günde doldurmanı istiyor. Ne kadar çok hasta, o kadar para demek. 112 hasta geliyor, sürekli öyle para kazanılıyor, hastalar dolduruluyor.

FIRAT SARI, HASTAYA FAZLA ÜCRET SÖYLEYİP ARADAKİ KOMİSYONU ALIYOR”

Her hastane sahibi para kazanmak ister. Hasta sayısının fazla tutulmasını, daha fazla para kazanmasını Fırat Sarı’ya söylüyorlar.

Aileden para aldığım söyleniyor. Ben almadım. Fırat Sarı, hastaya ücreti hastanenin istediğinden fazla söyleyip aradaki komisyonu kendisine alıyor.

“5 GÜNLÜK ENTÜBEYKEN 10 GÜNLÜK GÖSTERİLMİŞ”

Buradan kafamıza göre bir hasta listesi belirledik, ‘Bu çocuk nasıl birşey’ mesajı üzerine, basamak listesi hasta şablonu ve kötü hasta şablonu var bizden yazılı istemiyorlardı bunlar gerçeğe aykırıydı. Biz sadece çarşaf liste yapıyorduk.

SGK’ya bildirmiyorduk. Hasta 5 günlük entübeyken 10 günlük gösterilmiş. Hasta 3 günlük entübe ise SGK daha fazla para öder. O yüzden SGK’dan para almak için daha fazla entübe yazıyorduk.

“ÖDEME YAPILMADIKÇA BEBEĞİN NAAŞINI VERMEYECEKLERİNİ SÖYLEDİLER”

Mahkeme başkanının ’14 hastam var. Biraz hasta mı beklesek diye konuşmuşsun’ sözü üzerine, Taşçı, “Bekleyen kişi ben değilim. Birim sorumlusu olduğum için söylüyorum. Yoğun bakıma bir hasta geldiğinde, aileye doktor olmadan bilgi veriyordum. Aile de bana doktor diye hitap ediyordu.

Ben de doktor değilim demiyordum. Türkmen hastaydı. 500 bin lira ameliyat parası vardı. Aile, para olmadığı için ameliyatı kabul etmedi. Bir hafta yaşardı, ama şans eseri 1 haftadan fazla yaşadı. Hastanın kullandığı ilaçlar ve hastane yönetimiyle Fırat Sarı, ‘Bu çocuk zaten ölecek, bu kadar ilaç kullanmaya ne gerek var?’ dedi.

Ancak 44 gün yaşadı. Çocuk öldükten sonra, çocuğun babaannesi aradı, ‘Bebeğin naaşını vermediler’ dedi. İçeride ödeme olduğunu, ödenmedikçe naaşını vermeyeceklerini söylediler. Ben de şok oldum, hastane yönetimiyle konuştum ve onlara yardımcı oldum. Çocuğun naaşını verdiler.” sözlerini sarf etti.

“ŞABLONLAR DA DOĞRU YAZILMIYORDU”

Taşçı, “Hastane yönetimi, ölen kişinin ölüm saatini biraz ileriye çekmemi söyledi. Sebebi de hastanede doktor yoktu. Şehmus bey bu duruma tepki gösterdi. Şehmus Bey’in çoğu hastadan haberi yoktu. Hastaneye kim yatmış, kim gelmiş çoğu zaman haberi olmuyordu. Ben Birinci Hastanesi’nde 6 ay sigortalı çalıştım. Benim çalıştığım dönemde hiçbir bebek ölmedi. Bir usulsüzlük varsa evet kabul ettim.

Epikrizi sadece şablon olarak yazıyorduk. Şablonu da maksimum 5-6 kez olmuştur. Şablonlar da doğru yazılmıyordu. Hastanenin yoğun bakım odası 3’üncü basamaksa daha çok hasta gösteriyorduk. Entübe olarak gösterdiğimizde bebek otomatik olarak 3’üncü basamak oluyordu.

Entübe olarak hasta gösteriliyordu ama bu hastanın neden akciğer filmi yok diyerek geri dönüş olmuyordu. Hastaneler nasıl denetimden geçiyordu. Hastaların sevk sürecinde, kendi anlaşmalı oldukları hastanelerden sevki oluyordu.

Örnek olarak A hastanesi dolması gerekirken B hastanesinin yoğun bakımı dolduruluyordu bu durumda para vermemek mümkün değildir diye düşünüyorum. İlker Gönen, daha çok hastaların genel durumu ile ilgilenirdi. Doktordan gizli, epikriz yazılamaz” ifadelerini kullandı.

İDDİANAMEDEN: KİM İÇİN NE KADAR CEZA İSTENİYOR?

İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık” ve “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlarından 10 kez, “resmi belgede sahtecilik” suçundan da 11 kez uygulanmak üzere, toplam 177 yıl 6’şar aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

Sanık Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi”, “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor.

Kaynak: FLASH HABER TV

İlgili Haberler