Yusuf Tekin: “Cumhuriyet’in 100. Yılında Daha Müreffeh Bir Türkiye’nin Şafağında Eğitim Sistemimizi, Kendini Tanımanın Ve İyi İnsan Olmanın Şartlarını İçeren Bir Özgürleşme Süreci Olarak Yapılandırıyoruz”
EĞİTİM-İŞ MİTİNGLERİ SAMSUN’DA. KADEM ÖZBAY: “BİZE PARMAK SALLAYAN VEKİLLERE ‘ÖĞRETMENE PARMAK SALLANMAZ’ SÖZÜNÜ ALANLARDA ÇINLATMAK İÇİN BURADAYIZ”
MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
Eğitim-İş sendikası Karadeniz şubeleri dün akşam saatlerinde Samsun Onur Anıtı önünde bir araya geldi. Burdur’da başlayan açıklamalarının dördüncüsünün yapıldığı Samsun’da eğitimciler, Öğretmenlik Meslek Kanununa yönelik tepkilerini tekrarladılar. Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay, ” Bugün ‘Orada dur’ demek için, bugün kanun çıkarken de Meclis’te bize parmak sallayan vekillere ‘Öğretmene parmak sallanmaz’ sözünü alanlarda çınlatmak için, eğitim emekçilerinin haklarının Saray’larda kısık sesle el pençe durarak değil, gür sesle alanlarda haykırarak alınacağını bir arada durduğumuzda kazanacağımızı göstermek için bugün buradayız” diye konuştu.
Karadeniz bölgesindeki Eğitim-İş sendikası yönetici ve üyeleri dün akşam Samsun’da bir araya geldi. Açıklamaya Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay, Genel Mali Sekreter Hüseyin Selçuk, Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu MYK üyesi Levent Akça, Ankara 3 Nolu Şube Başkanı Doğan Taşdelen, Eğitim-İş Genel Merkez Denetleme Kurulu Başkanı Suat Sadıç, ADD Samsun Şube Başkanı Dr. Işık Özkefeli, CHP İl Başkanı Fatih Türkel ve çok sayıda vatandaş katıldı.
“SARAYLARDA DEĞİL ALANLARDAYIZ”
Samsun Eğitim- İş Şube Başkanı Volkan Erken,” 31 Ağustos’ta Burdur’dan başlayan, basın açıklamalarının dördüncüsünde İlkadım kenti Samsun’dayız. Öğretmenlik Meslek Kanunu mesleğimizin onuruna yaptığı saldırıyı kamuoyuyla paylaşmak, bu kanunun iptal edilmesi için, mücadelemizi yürütmek için, saraylarda değil alanlardayız” dedi.
“HİÇBİR BASKI, TEHDİT BİZE GERİ ADIM ATTIRAMAYACAK”
Eğitim-İş sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay, mesleğe topyekûn bir saldırı niteliğinde olan öğretmenlik meslek kanununa karşı Eğitim-İş ordusunun başlattığı yoğun eylemlilik sürecinin bugün dördüncü ayağı için Samsun’da olduklarını söyledi. Özbay’ın konuşması şöyle:
“Samsun kurutuluşa giden o en değerli en önemli İlkadımın atıldığı kentten hep birlikte anlamayanlara, anlamak istemeyenlere, bir kez de öğretmen sorumluluğuyla alanlarda ders vermek için bugün buradayız. Ülkemizin kurucusu ve başöğretmen Atatürk’ün sınıfında arkasında duracak ve gelecek nesillere emanet edecek kadar yücelttiği öğretmenlik mesleği 20 yıldır düzenlenen sistematik itibar saldırı dozunun daha da arttığını görmekteyiz. Bizler bu mücadeleye ilk önce, Burdur’dan başladık. Burdur’un bir anlamı vardı. Sendikal anlamda tarihi önderimiz olarak, tarif ettiğimiz, Fakir Baykurt yıllar önce yine iktidar elini kullanarak baskı yapanlara, emeğini sömürenlere, öğretmenlik mesleğinin itibarına saldıranlara, öğretmen el açmaz, yalvarmaz, boyun eğmez, ders verir demişti. ‘Öğretmene hoyrat davranılmaz, öğretmene saygı duyulur’ demişti. Biz de bu şiarla yola çıktık ve bugün dördüncü ayağı Samsun’dayız mücadelemizin. Buradan bir kez daha haykırıyoruz, bu mücadeleyi aynı kararlılıkla inançla sürdürmeye devam edeceğiz. Hiçbir baskı, hiçbir tehdit, nereden gelirse gelsin, bize asla mücadelemizden geri adım attıramayacak. Bugün öğretmenlik cumhuriyet tarihi boyunca, eşi görülmemiş bir saldırıyla karşı karşıya 20 yıl içerisinde refahımızı aldılar, mesleki haklarımızı kırptılar, yaşanabilir bir emeklilik hayalimizi bile çaldılar şimdi çıkardıkları öğretmenlik meslek kanunu ile itibarımızı da almak istiyorlar.
BİZE PARMAK SALLAYAN VEKİLLERE ‘ÖĞRETMENE PARMAK SALLANMAZ’ SÖZÜNÜ ALANLARDA ÇINLATMAK İÇİN,
Bugün ‘Orada dur’ demek için, bugün kanun çıkarken de Meclis’te bize parmak sallayan vekillere ‘Öğretmene parmak sallanmaz’ sözünü alanlarda çınlatmak için, eğitim emekçilerinin haklarının Saray’larda kısık sesle el pençe durarak değil, gür sesle alanlarda haykırarak alınacağını bir arada durduğumuzda kazanacağımızı göstermek için bugün buradayız. Hepinizin bildiği gibi öğretmene Eğitim-İş’in eğitimin bileşenlerine danışılmadan, sarayın arka odalarında yandaş sendikayla ve bugün iktidarı destekleyen STK görünümü altında örgütlenmiş birçok tarikat ve cemaatin iş birliğinde, öğretmenlik meslek kanunu adı verilen, sözde bir kanunla karşı karşıyayız. Bakın bu kanunun toplam 12 maddeden oluşuyor. Yürürlükte atık maddeleri çıksanız geriye 3-4 madde kalıyor. Bugün tekrar sordular, demiş ki cumhurbaşkanı ve Milli Eğitim Bakanı, 60 yıllık özlem. 60 yıllık özlem 20 yıldır iktidarsın yapabildiğin 12 madde, çoğu yürürlükte vallahi helal olsun. Ancak, size yakışır. Biz bunun bir teneffüs arasında bile hazırlardık. Yani 20 yıldır iktidarda olup da müjde dedikleri kanunu hepiniz biliyorsunuz öğretmenleri ayrıştırmaktan, eğitimi ayrıştırmaktan, öteye gitmeyen, karalamadan öteye gitmeyen, basit bir eskiz niteliği taşıyan, biz öğretmenlerin bir teneffüs arasında bile hazırlayabileceği kadar basit bir şeyi ancak, bu anlayışa yakışırdı diyorum. Bu kanun; sözleşmeli, ücretli, kadrolu diye ayrıştırılarak sömürülen öğretmenlerin, yeni unvanlarla bir kez daha ayrıştırılmasına ve okullardaki huzur ortamının, çalışma barışının bozulmasına yol açacaktır. Yeni unvanlar, sadece öğretmenler arasında değil veliler ve öğrenciler arasında da suni rekabet tohumları ekecektir. Velilerden gizlice kayıt parası toplayan liyakatsizce atanmış devlet okulu yöneticileri için yüksek unvanlı öğretmenin sınıfına öğrenci yerleştirmek yeni bir gelir kapısı olacaktır.
“KARİYER BASAMAKLARDAN BİRİSİNE BAŞÖĞRETMEN ADININ VERİLMESİ HADSİZLİK”
Bu süreç yalnızca, öğretmenlerin, tüm yurttaşların, tüm velilerimizi ve öğrencilerimizi yakından ilgilendiriyor. Meslek kanunundan çok, bir teneffüs aralığında hazırlanabilecek kadar basitlikte olan, 12 maddeden ibaret bu metin, sadece öğretmenliğe değil ülke tarihine dair de hadsizlikler barındırmaktadır. Cumhuriyet kavramlarını yerli yersiz kullanarak içini boşaltmayı yöntem olarak belleyen iktidar, aynı taktik için bu kanunu da vesile etmiştir. Kanundaki kariyer basamaklarından birine Başöğretmen adının verilmesi, tartışılmaz bir hadsizliktir. Bu ülkenin bir tane Başöğretmeni olduğunu, bizlerin O’nun sıfatını paylaşmayı değil, bize bıraktığı mirası korumayı yegâne hedef saydığımızı idrak edemeyen zihniyetin, küçük hesaplarının yansımasıdır. Buradan bir kez daha söylüyoruz bizim bir tane başöğretmenimiz var oda Mustafa Kemal Atatürk’tür. Oysa öğretmenlerin yeni unvanlara değil, insanlık onuruna yaraşır bir ücretle çalışmaya, liyakatsizce atanan yöneticilerin mobbinglerinden ve keyfi soruşturmalarından kurtulmaya, Anayasal bir hak olan güvenceli istihdama erişmeye, uydurulmuş kriterlere değil kıdeme göre ücret artışına öğrencilerimizin iktidarın sırtını sıvazladığı cemaat ve tarikatların elinden kurtarmaya ihtiyacı vardır.”
“SİZ ÖĞRETMENİN MAFYADAN 10 BİN DOLAR ALDIĞINI GÖRDÜNÜZ MÜ?”
Bakın buradan bir kez daha haykırıyoruz, bizim uzmanlık belgemiz diplomamızdır. Diploması olmayan ve yeterliliği olmayanlar biz ahkâm kesemez. Bakın savaş meydanlarında bile öğretmenini önceleyen, asıl savaş cehalete karşıdır diyen geleceğin mimarı olarak, öğretmenleri işaretleyen, sınıfta öğretmenin önüne geçmeyen ayakta bekleyen başöğretmen, başkomutan ebedi cumhurbaşkanımızdan bugün öğretmene ‘çapulcu’ sözü, dilinden dökülen cumhurbaşkanı, sayın cumhurbaşkanı ve sizi alkışlayanlar, sizin adınıza biz utanıyoruz, biz utanıyoruz, biz utanıyoruz ve size buradan bir öğretmen dersi vermek istiyorum. Biz öğretmenler, sınıfa girdiğimizde, hiçbir öğrencimizi ayrıştırmayız. Hiçbir öğrencimizin geçmişine, ailesine, diline, dinine, ırkına bakmayız. Sosyoekonomik durumuna bakmayız. Her öğrenci bizim için bir değerdir. Her bir öğrenciye, eşit adil davranmak, bir insani erdem ve bir öğretmen erdemidir. Bizde size, her seçim meydanından sonra, çıktığınız o balkondan, haykırışınızı bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Cumhurbaşkanı yani cumhur halkın başkanıdır. Halkınıza hakaret etmeyin. Öğretmenlerinize bu toplumun, geleceğin mimarlarına asla hakaret etmeyin. Çünkü öğretmenler unutmaz. Öğretmenler ders sayar cumhurbaşkanım. Siz hiçbir öğretmen gördünüz mü mafyadan 10 bin dolar alan? Siz hiçbir öğretmen gördünüz mü boşanma davasından milyonlar kırışan? Siz hiçbir öğretmen gördünüz mü ihaleye fesat karıştırmış? Eğer çapulcu arıyorsanız bence daha düzgün bakın göreceksiniz. Bugün artık eğitim öğretim dönemi başladı. Öğretmenlerimiz alanlardaydı, okullarındaydı, iş yerlerindeydi. Bütün sorunlarına rağmen, bu ülkenin geleceğine dair verdikleri sözleri vardı öğretmenlerin ve görevlerinin başındaydılar.
“YOL GÖSTERİCİMİZ BAŞÖĞRETMENİMİZİN ONUR ANITINDAYIZ”
Bugün yol göstericimiz, başöğretmenimizin, o ilk adımı attığı kentteyiz. Onur anıtındayız. Onurla taşıyoruz bize bütün emanetlerini. Onurla da savunmaya devam edeceğiz bütün emanetlerini ve buradan o günün inancı ve kararlığıyla, bir kez daha ekliyoruz. Biz mesleki onurumuza mesleki itibarımıza, biz bu ülkedeki, bütün insanların yurttaşların, emeğine alın terine ve cumhuriyetin aydınlanmasına, kararlılıkla sahip çıkacağız. Hiçbir tehdit, hiçbir baskı, bize asla geri adım attıramayacak. Mücadelemizin yoğunluğunu arttırarak, önümüzdeki süreçte, üretimden gelen gücümüzü de kullanma kararlılığıyla, ders vermeye alanlarda ders vermeye, devam edeceğiz. Bugün Samsun’daydık, çarşamba günü Diyarbakır’da olacağız. 9 Eylül’de de anlamayanlara, anlamak istemeyenler bir de kendi evimizin önünden anlatacağız. Bakanlığın önünde olacağız. Ücretli öğretmenlerin atanmayan öğretmenlerin, sözleşmeli öğretmenlerin, yoksulluk sınırının altında ücrete mahkûm edilmiş öğretmenlerin ve bütün eğitim emekçilerinin gözleriyle yüreğiyle bakacağız, o bakanın gözlerine. Ve orada bir kez daha haykıracağız. Mesleğimizin onuruna sahip çıkacağız. Ve oradan başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’e hep birlikte saygı duruşuna gideceğiz hep birlikte. Ve biz kararlılıkla bu mücadeleyi yürüteceğiz, hiçbir baskı bize buradan geri adım attıramaz.”