22 Eylül 2024 Pazar

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik: Cumhuriyet Halk Partisi yoksulluğu yöneten değil, yoksulluğu bitiren bir Türkiye’yi inşa edecek.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanlığı’nın dokuzuncusunu düzenlediği Kent Yoksulluğu sempozumlarının Çekmeköy buluşmasında kentsel dönüşüm başlığı konuşuldu. Açılış konuşmasını yapan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik “Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, kamucu, halkçı uygulamalar en üst seviyede gerçekleştirilecek” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanlığı’nın dokuzuncusunu düzenlediği Kent Yoksulluğu sempozumlarının Çekmeköy buluşmasında kentsel dönüşüm başlığı konuşuldu. Açılış konuşmasını yapan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik “Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, kamucu, halkçı uygulamalar en üst seviyede gerçekleştirilecek” dedi.

CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın Çekmeköy Turgut Özal Kültür Merkezi’nde düzenlediği Kent Yoksulluğu buluşmasına CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve İl Yönetimi, Çekmeköy Belediye Başkanı Orhan Çerkez’in yanı sıra,  panele moderatör olarak DİSK eski Genel Başkanı Rıdvan Budak, konuşmacı olarak tarihçi Prof Dr. İlbet Ortaylı, İBB Meclis Üyesi Oğuz Demir ve İstanbul Planlama Ajansı’ndan Buğra Gökce katıldı. Programda ilk konuşmacı Çekmeköy Belediye Başkanı Orhan Çerkez oldu. İl Başkanı Özgür Çelik’e toplantıyı düzenlediği için teşekkür eden Çerkez şunları söyledi:

“Yerel yöneticiler olarak görevimizde tam burada başlıyor”

“Biliyorsunuz Çekmeköy İstanbul’un diğer ilçeleri gibi diğer illerden göç almış, hemen hemen her yerine farklı kültür yaşam alışkanlıklar, memleketlerden buraya gelen komşularımızın bir arada dost ve kardeşlik içerisinde yaşamaları bizim için değerlidir. Bu çerçevede zaman zaman farklı tüketim alışkanlıklarımız, kentler sorunları, sıkıntıları beraberinde getiriyor. Biz yerel yöneticiler olarak görevimizde tam burada başlıyor. Halkın genel algısı Türkiye’de yerel yönetimlerin görevleri, yol, su, çöp, asfalt, park gibi artan sorunlardır. Bildiğiniz gibi artan ekonomik sorunlar, nüfus yoğunluğu, yerelde çözüm de beraberinde getiriyor. Kentsel yaşama adeletsizlik vergi dağılımı, işsizlik, asgari ücretin yetersizliğiyle birlikte getiriyor. İstanbul’un beyaz yakalı dediğimiz kesimin önemli bir kısmı Çekmeköyümüzde oturuyor. Göreve geldikten hemen sonra bazı etkinlikler yaparak yoksul vatandaşlarımızla beyaz yakalı dediğimiz Çekmeköylü komşularımızı bir araya getirmek için çeşitli etkinlikler yaptık.

Çerkez’den sonra CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, İstanbul’da kent yoksulluğundan etkilenen gruplarla bir araya geldiklerini belirterek “Onların sorunlarını konuştuk. Ama sadece o sorunları konuşmakla yetinmedik, aynı zamanda bunları birer rapora dönüştürerek çözümleriyle ilgili neler yapabileceğimizi planladık ve planlamaya devam ediyoruz” dedi.  “Bugün yaşadığımız sonuç bugün Türkiye’nin içerisinde bulunduğu durum, gün geçtikçe zayıflayan ekonominin sebebi 1980’lerden itibaren küresel ölçekte adım adım örülen neoliberal politikalardır. Yirmi yıllık AKP iktidarının inşaat ranta dayalı bir ekonomik modeldir. Ne yazık ki muhtaçlaştırma politikalarıyla Türkiye adım adım bir ekonomik yıkımın içerisine sürüklendi” diyen Çelik sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Cumhuriyet Halk Partisi bu neoliberal politikaların karşısına sosyal demokrat uygulamaları koyacaktır”

Cumhuriyet Halk Partisi bu neoliberal politikaların karşısına sosyal demokrat uygulamaları koyacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bu muhtaçlaştırma politikalarının karşısına sosyal adaletin sağlandığı, sosyal devlet anlayışının egemen olduğu bir Türkiye’yi koyacağız. Yani Cumhuriyet Halk Partisi yoksulluğu yöneten değil, yoksulluğu bitiren bir Türkiye’yi inşa edecek. Tarımda, teknolojide ve sanayide üreten bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz. Vergide adaletin sağlandığı, gelir dağılımında adaletin sağlandığı bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz. Çok kazanan, çok vergi ödediği, yani bugünün tam tersine çok kazanan, çok vergi ödediği, az kazananın az vergi ödediği bir düzeni Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında hep birlikte tesis edeceğiz. Bu ülkede eğitimde fırsat eşitliğini hep birlikte sağlayacağız. Ve sağlıkta fırsat eşitliğini de Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında hep birlikte sağlayacağız.

 

“Bu topraklarda toplumsal barışı hep birlikte egemen kılacağız”

Toplumun uzun yıllardır kimlik siyaseti üzerinden kutuplaştırıldığını ve sağ sol kavramlarının yanlış bilindiğini belirten Çelik  “Çok uzun yıllardır ne yazık ki inançlar, değerler, etnik kökenler üzerinden bu toplum kutuplaştırıldı. Sağ sol kavramları hep bu zeminlerin üzerine oturtuldu. Sağ sol kavramları, çok kazanandan çok vergi almak, az kazanandan az vergi almak bizim solculuğumuz ve sosyal demokratlığımız bu ülkenin çocuklarına eşit bir eğitim fırsatı sağlamak bizim solculuğumuz ve sosyal demokratlığımız bu ülkenin insanlarına bir düzeni tesis etmek bizim solculuğumuz ve sosyal demokratlığımız. Dolayısıyla bu anlayışla Türkiye’yi de kimlik siyasetinden arındırıp bu topraklarda toplumsal barışı hep birlikte egemen kılacağız. Bu toprakların gerçek demokrasiyle tanıştıracağız. Ve herkes için ve hayatın her alanında kadınlar için, gençler için, adaletin sağlandığı bir ülkeyi hep birlikte tesis edeceğiz.”

İstanbul’da yönettikleri belediyelerde yapılan sosyal demokrat uygulamalara örnekler veren Çelik, şöyle konuştu:

“Kent Lokantalarıyla vatandaşın ucuz gıda erişimini ucuz gıdaya erişmesini sağlayan bir anlayışta vardır”

“Bugün birileri vatandaşı bir kuru ekmeğe muhtaç bırakıyorsa emekliyi on iki bin liraya, asgari ücretliyi on yedi bin liraya mecbur bırakıyorsa bugün büyükşehir belediye başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu öncülüğünde Kent Lokantalarıyla vatandaşın ucuz gıda erişimini ucuz gıdaya erişmesini sağlayan bir anlayışta vardır. Bugün emeklilerimiz için pazar desteği, kentsel dönüşüm desteği, çocuklarımız için halk süt desteği, öğrenciler için öğrenci yurtları, anneler için anne kartlar. Çocuklar için kreşler, işsizlik için, gençlerin işsizlik sorununa çözüm bulmak için bölgesel istihdam ofisleri her gün ücretsiz dağıtılması, öğrencilere verilen burslar. Çiftçilere verilen tarım desteği bu kamucu, halkçı belediyecilik uygulamalarının sadece bir kısmıdır. İstanbul’da, Çekmeköy Belediyemizle birlikte ilçe belediyelerimizle çocuklara beslenme çantası desteği, emekli Evleri’nde, emeklilere bir liraya kar verilmesi, aş evlerinde, kent yoksunluğundan etkilenen ailelere, gıda dağıtımı, çocuk kreşleri, pazar destekleri, kentsel dönüşüm gibi uygulamalarla kamucu halkçı belediyeciliktedir.”

“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifade ettiği gibi Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir” diyen Çelik “Cumhuriyeti kuran partide, Cumhuriyet Halk Partisi de, kimsesizlerin, kimsesidir. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, kamucu, halkçı uygulamalar en üst seviyede gerçekleştirilerek kent yoksulluğunu yöneten değil, ortadan kaldıran bir anlayışı hep birlikte iktidar kılacağız” ifadelerini kullandı.

“TÜİK’in gelir dağılımına ilişkin yayımladığı istatistiklere göre Türkiye’de en zengin %20’lik kesim toplam gelirin yarısını alıyor”

Panele konuşmacı olarak katılan İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökçe  gelir dağılımı üzerinden Türkiye’nin yaşadığı yoksulluğa dikkati çekti. Gökçe: “TÜİK’in gelir dağılımına ilişkin yayımladığı istatistiklere göre Türkiye’de en zengin %20’lik kesim toplam gelirin yarısını alıyor. TÜİK’in 2023 yılına ilişkin yayımladığı istatistiklere göre, en yüksek fert gelirine sahip %20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 1,8 puan artarak  %49,8’e çıkarken, en düşük gelire sahip % 20’lik grubun aldığı pay ise 0,1 puan azaldı ve %5,9 oldu. Bir başka deyişle en zengin %10’un geliri en yoksul %10’un gelirine göre 15 kat daha fazla oldu.Toplumun en yüksek gelire sahip olan %10’unun geliriyle en düşük gelire sahip olan %10’unun geliri arasındaki fark bir önceki yıla göre %5,6 oranında açıldı. Bir başka deyişle en zengin %10’un geliri en yoksul %10’un gelirine göre 15 kat daha fazla oldu” diye konuştu.

Panelde konuşmacı olarak katılan İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis üyesi ekonomist Oğuz Demir ise Türkiye ekonomisinin geldiği noktanın nedenlerini ve çözüm yollarını anlattı.  Yoksulluğu gösteren beslenme, barınma, eğitim ve sağlık gibi göstergelerin olduğunu belirten Demir, örnekler üzerinden Türkiye’nin ekonomisine ilişkin şunları söyledi:

“Ama ben yol yaptım. Ama ben köprü yaptım. Ya bunu benim cebimden almadan yapmanın bir yolu yok mu”

“Bu ülkede bizim hep beraber ürettiğimiz değerin adına biz milli gelir diyoruz. Çalışıyoruz, üretiyoruz, emekçi olarak üretiyoruz. Sermaye sahibi olarak üretiyoruz, iş insanı olarak üretiyoruz. Gidiyoruz, üretiyoruz. Ve ortaya çıkan dağılımı bizim nüfusumuza bölüyoruz. Türkiye İstatistik Kurumu diyor ki kişi başı gelir 14 bin dolar. Şimdi ben kabaca bir hesap yapayım. On kırkla çarptım. İşte ayda altmış bin liraya geliyor. Ama bu kişi başı hane başı değil. Evde dört kişiyseniz ne kadar olacak? İki yüz kırk bin lira olacak. Giriyor mu iki yüz kırk bin lira? Girmiyor. Nerede bu iki yüz kırk bin lira girmez. Nasıl olur? Siz bunu yaklaşık seksen yüz bin lirasını evinize gelir olarak yazarsınız. Geriye kalan yüz kırk bin lirayı da devletten hizmet olarak alırsınız. Hani vergi veriyoruz ya. Hani zenginlerden daha çok alalım. Yoksula verelim dediğimiz hikaye var ya bu o. O daha çok vergi ödeyecek ki sizin oradan almanız gerekir. Eğitim hizmeti, sağlık hizmeti, yol hizmeti, su hizmeti verilebilsin. Yani yüz bin lira cebinize girsin, yüz kırk bin lira da hizmet olarak gelsin. Sizin iki yüz kırk bin liranızın yüz kırk bin lirasını alıyor bu iktidar. Tamam mı? Bir başkasının cebine koyuyor. Önce anlamamız gereken yer burası. Sonra bize de şöyle diyor: Ama ben yol yaptım. Ama ben köprü yaptım. Ya bunu benim cebimden almadan yapmanın bir yolu yok mu? Yani illa bunu benim cebimden alıp bir başkasının cebine koyarak mı yapmak zorundasın? Çözüm dediğiniz kısım da aslında burada başlıyor. Biz gittiğimiz her yerde bunu anlatmaya çalışıyoruz.

Sarıyer’de katıldığı program sonrası panele gelen Tarihçi, yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı ise şunları kaydetti:

“Çok önemli bir olaydır. Toplumlarda bölünmeler vardır. Yapayına dikeyine. Yatayına bölüme gelir dağılımına göre mülkiyete göre daha güzel bir ifadeyle üretim araçlarının elde tutmana görevi. Yani araçlara kimi alet erdevat giriyor. Buna organik enerji hayvanlar giriyor. Anormallik enerji giriyor. Elektrik santrali falan. Ve bizati tabii her şeyden evvel de üretici insan giriyor. Üretici insan deyince de iş tabii çok basit değil. Çünkü karşınızda tamamıyla diskalifiye veya kalifiye olamamış diskalifiye elemanlar var. Bu 20 ve 21’inci yüzyılın büyük problemi onu yaşayacaksınız. Yani bunu nasıl atlatacaksın ona bakacaksın nasıl bundan az yara alacaksın ona bakacaksın bu çok kaçınılmaz bir şey. Yani eğer birtakım teknik değişimler 20 yüzyılda bilimsel reform olmadı. Yani en önemli şey Einstein’ın fizik teorisi bakışı bile. Hemen karşısına bir muhalif teori çıktı kuantumcular ikisi gidiyor. Yani bu 21 yüzyılda da böyle gider. Bunlar gerçek bilimsel devrimler değiller. Size söyleyeyim yani hiçbiri ne Dekart’ın kine benzer, ne de Newton’un yerçekimi teorisine benzer. Gerçek üretimi arttıracak bilimsel devrimler değildir. Tıp’ta bir ölçek ilerleme vardır bunun ne olacağını göreceğiz. Şimdi teknik devrimler çok önemli birşey hayatımızı değiştirdi. Buna bilimsel devrim diyemeyiz bu teknik devrim. Bu teknik devrimin kim ele geçiriyor? Bunu nasıl yapıyor? Bundan dolayı insanların çoğusu çalışan, üretim mekanizmasının başında oturan insanlar ne gibi vaziyete düşüyorlar, yoluna devam mı ediyor? Paldır küldür aşağıyamı düşüyor işe yaramaz bir şekilde. Bu çok önemli bir şey”

Kaynak: ANKA