TÜRK DEMOKRASİ VAKFI’NIN DÜZENLEDİĞİ DEMOKRASİ ŞURASI… TATLIOĞLU: “O GÜNÜN MAĞDURLARINI BUGÜN O ZULMÜ ALKIŞLAYANLAR OLARAK GÖRMEK ÜZÜCÜ”
Shakespeare ‘in bir oyununda karakter şöyle der : “Sevgili Brutus , kabahat yıldızlarımızda değil bizzat bizdedir .Aşağıda olan bizlerde . Genel gözlemlerimde şunu gördüm astrolojiyle ilgilenenler ters giden işleri gökyüzüne havale ederler . Bu kişler aslında haklıdır çünkü insanın kendi sorumluluğunu alması o kadar kolay değildir . Yıldızlar kader çemberini oluşturmuşlardır , insanlara da bu fasit daire içinde dönmekten başka çare kalmaz .Bu noktada felsefenin de en büyük sorularından biri karşımıza çıkar : Ne kadar özgürüz ?Yoksa çok önceden yazılmış bir senaryonun yazılmış repliklerini tekrar eden kendi öykümüzün kahramanı mıyız ?
Aristo , evreni ay altı ve ay üstü olarak ikiye ayırır; Ay üstü alemde yedi gezegen olduğunu söyler .
Onları harekete geçiren ise hareketin ilk kaynağıdır . Bir üstündeyse tanrıların krallığı bulunur . Sonunda konu gelir , özgür irade ve kader konusunda tıkanıp kalır .
İrade kelimesi arapça rvd kökünden gelir ; istemek , arzulamak , tercih etmek anlamlarında kullanılır . İrade bir nevi yapabilme , herhangi bir zorunluluk olmadan uygulama gücüdür . İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliğidir .Ama gel gör ki sınırları belirlenmiş bir alan içinde yaşıyoruz . Etnik kimliğimizi , ana babalarımızı , içine doğduğunuz coğrafyayı seçemiyoruz .
Tüm mitlede şunu görürüz tanrılara kafa tutan kahramanlar ve onların mücadeleli hayatı .Çoğu efsanelerdeki kahramanların modern zaman uyarımlarında mücadele eden kısıtlı gücü olan insan rolleri karşımıza çıkar . Kendi hayatlarımızın birer kahramanı olarak aslında hepimiz bu mücadeleyi veririz . Hikayemiz bir macera çağrısıyla başlar ; evlilik , okula başlama , işe başlama , gezgin olmaya karar verme gibi .. Eve dönüşle sona erer . Bu dönüşler artık kendimizi öğrendiğimiz neyi başarabileceğimizi ya da neyi başaramayacağımızı bildiğimiz olgun bir kişilikle gerçekleşir .
Başarabileceklerimiz ya da başaramayacağımız yönler haritada bir fotoğraf gibi önümüze konur . Haritalarımızın bize gösterdiği de seçimlerimize dayalıdır .Ya kolay ve zamana uyumlu olanı seçeriz ya da dolambaçlı yollardan giderek yoruluruz . Ben kendi haritamı öğrendikten sonra kendimi baskıladığım , zorlandığım alanların aslında haritamda zorlu akış veren açılar , evlerden geldiğini öğrendim ve kolay akış veren açılara ve evlere yöneldim .Belki herkes bir astrolog kadar günü ve zamanı yorumlamak için astroloji öğrenmek zorunda olmadığını düşünür ama kendi hayatına yön vermek ve kolaylaştırmak için doğum haritasını okumayı bilmelidir bence .Gelelim özgür irade konusuna bir astrolog haritaya dair yorumlar yaparken nasıl bir rol üstlenir ? Örneğin ; bir horary astroloğu sorulan soruya cevap verirken , bir olayın örgülerini açığa çıkarırken özgür iradeye nasıl ağırlık verir ? Ya da psikolojik astrolog var olan durumu analiz ederken ister istemez kişinin dünyasını neden – sonuç ilişkisine bağlamaktan nasıl kurtulur ?
İlerletilmiş veya transit gezegenler natal haritanızla zorlu görünümler verebilir . Bir astrolog bu noktada çeşitli olayları öngörebilir ama şunu bilemez , bu etkileşimde kişinin nasıl tepki vereceğini .Mesela bazı zor anlarda bir kişi kendini balkondan aşağı atıp ölmek isterken diğeri sonuna kadar savaşıp zümrüdü anka kuşu gibi zorluklarını dönüştürmeyi başarabilir .İşte bu noktada kişinin eğitimi , aile yapısı , cinsiyeti gibi etkenler devrededir ve onları asla gözardı edemeyiz .
Psikolojik astroloji özgür iradeye yer açar , insan merkezli hümanistik bakış açısıyla daha geniş perspektiften bakar . Ve herşey hayatta olması gerektiği gibidir .Yarın yıkıcı bir mars transitinden korkmak yerine açılar keskin olsa bile hayata cesaretle atılmalıyız . Hayatımızdaki her kriz bir meydan okumadır , her transit dönüşüm , arınma ve genişleme fırsatı verir . Babiller tanrılardan gelen kötü etkileri geri döndürmenin yolunu bulmuşlardı . Tanrıya adaklar adayarak onun kızgınlığını biraz olsun dindirdiklerini düşündüler . Güneş tutulmalarında kralın öleceğini düşündüklerinden bu dönemde bir köleye kral elbisesi giydirip bir süre kral yerine köleyi öldürüyorlardı . Mısırlılar da aynı şekilde kader oyununu bozabileceklerine inandı .
Ne kadar özgürüz ? Sorusu , sınırsız insanoğlunu sınırlayan dünyanın varlığı nedeniyle her zaman kısıtlanır .. Dünyanın başka yerlerinde farklı imkanlarla doğan binlerce çocuk var ve hepsi şu an kendi astrolojik haritaları gereğince hareket edecek .Gerçek şu ki yapabileceklerimiz sınırsız değil , bir duvar ile hepimizin haritaları örülmüş , sınırsız istek ve arzularımız bu duvara çarpıyor . Peki ne yapıcaz ? Haritam böyle diye kaderimize razı mı olucaz ? Tabii ki hayır . Kendimizi gerçekleştirmek ve anlamlı bir hayat sürmek için bilinç seviyemizi genişleticeğiz. Bunun için astrolojiden , psikolojiden , fizikten faydalanıp gerektiğinde bir simyacı gibi dönüşüm yaşayıp altın kişiliğimize ulaşıcağız .Altın kişiliğimiz gerçekte ne olduğumuzu , başkalarının ne der diye düşünmediğimiz gölge yönlerimizle yüzleştiğimiz ve kendimizi bulduğumuz yerdir . Ve altın kişilik gerçek özgürlüğe ve kendimiz olmaya bizi kavuşturacak .
Kaynak: FLASH HABER TV