Aym Başkanı Arslan: “Aym Kararlarını Beğenmeyebiliriz. Ancak Hukuk Devletinde Katılmasak Da Bu Kararlara Uyulması Anayasal Bir Zorunluluktur”
Rüyalar en değerli bilgi kaynağıdır .Çünkü bilinçli zihnin rüya sırasında araya girip onları çarpıtamadamadığı ortaya çıkar . Hepimiz hayatımızın üçte birini uykuda geçiririz . Bu zamanı içgörü almak için kullanmamız tabiki son derece faydalı olacaktır . Öyleyse rüyada neler vardır ?Rüyalarımız hayatın gece vardiyasında kendiliğinden ortaya çıkan garip , gizemli bir fenomen midir ? Yoksa bu evrensel deneyimin ardında daha derin bir anlam mı var ?Bilinen tarih boyunca insanlık rüyaya değer vermiştir .
Çoğu zaman bir rehberlik , ilham , kehanet ve sorunları çözme kaynağı olarak rüyalar hepimiz için ortak deneyimdir . Çünkü rüyalar , genç yaşlı , zengin yoksul , arasında hiçbir sınır tanımaz . Hemen her kültürde , bir karar vermeden önce “ o karara ilişkin bir rüya görmeye niyet edildiğini” bulabiliriz . Kutsal kitapta yusuf peygamberin rüyası gibi . Bu tür örnekleri pekçok kadim metinde rastlarız . O kadar yakın ama bir o kadar anlamı uzak olan bu harika boyut nedir ? Rüyaların gerçek anlamını bulmak için yüzeyin altına inip onun asıl amacını bulmak gerek .
Rüyalar bizi üçüncü boyuttaki uzay -zaman ‘da bulunan o boyuta ait olmayan ve boyutlar arası varlıklar olduğumuz gerçeğine uyandırmak için vardır . Tıpkı inception “başlangıç” filminde anlatıldığı gibi . İzlemeyenlere önerimdir . Filmde rüyalara farklı bir perspektiften bakma şansı anlatılmış . Hatta izleyenler de bu bakış açısıyla bir kere daha izlerse daha faydalı olur . Biz öğrencilerimle felsefe dersinde her yıl mutlaka izler ve inceleriz . Zira rüyaların felsefik boyutunu da anlatan etkileyici bir senaryosu var .
Şimdi gelin rüyaların boyutlar arası durumundan çıkıp daha ayakları yere basan kısmını inceleyelim :
Rüyaların merak uyandırıcı özelliklerinin olması , araştırılmaları ve İncelenmeleri için yeterli tek argüman değildir . Rüya araştırmaları zihinsel faaliyetlerle ilgilenen herkes için zihnimizin çalışma prensiplerinin spontane içeriklerinin incelenmesini sağlayan en önemli alandır . Çünkü uyku sırasında düşünce uyuyan kişinin amaçlarına ve niyetlerine itaat etmez . Rüyada zihnimiz gerçekmiş gibi görünen küçük sahneler oluşturur ve bunların çoğu rüya sırasında bize sıradışı gelmez . Ancak zihnimiz her gece rüya üretmek için uzun zaman harcar .
Burada şaşırtıcı bir şekilde her gece senaryo üreten bir yazar vardır . Örneğin ; Bir insanın rüyalarından her hafta bir örnek alınsa bir kaç ay sonra elimize nasıl bir sonuç geçer ?
Muhtemelen göreceğimiz şey ; Nadiren birbirinin tekrarı olan bir yığın farklı konu , tanınan ve tanınmayan çok sayıda insan , kimileri bilindik veya bilinmeyen iç dış mekanlar , kimleri hoş kimileri dehşet uyandırıcı duygusal renkler olur . Uyanan kişi bu rüyaları gördüğünde sorduğu soru : “Allah kahretsin neden gördüm ki ben bu rüyayı ? “ olabilir . Zihinsel faaliyetlerle ilgilenen her psikolog uyku esnasında zihnimizin başıboş dolaşmasından ortaya çıkan bu şaşırtıcı ve zengin olgular konusunda bilgi edinmeli ve araştırma yapmalıdır .
Ancak zihin , bellek , zihnin ürettiği imgeler ile ilgili pek çok bilgi psikoloji bölümünde okutulurken rüyalar ile ilgili bölümler çok fazla dikkate alınmaz . Bu nedenle rüyalar bilim araştırmacıları yerine çoğu kez yetkin olmayan din adamlarına yorumlatılmaya maruz kalmıştır . Hemen hemen herkes rüyasında bu nedenle kendisine hediye edilmiş bir ayrıcalık olduğunu düşünür. Ya da uhrevi bir mesaj alındığına inanır . Sıradışı bir kişi olduğunu düşünenler bile olur . Bunu “ benim rüyalarım çıkar “ diyerek taçlandırabilr . Oysa ki rüyalar yalnızca kendimizle ilgili bilgi alabileceğimiz sembolik anahtarlıklardır .
Rüyalara pozitif bilimlerce çok fazla değer verilmemesinin nedeni materyal olarak soyut olması ve netlik içermemesi oldu .
Ancak antik çağda Aristoteles ‘in , Hipokrat ‘ın 19.yy ‘da Freud ‘un ve Jung gibi psikiyatristlerin İnsan psikolojisini deneysel yolla incelerken rüyalara çokça yer verdikleri , araştırdıkları görüldü .Örneğin Freud ; bu alanda yaptığı çalışmalarda şunu vurgular ; rüyaların itiraf edilemeyen arzuların gizli bir biçimde açıklaması vardır . Bu yüzden rüyalarımızı hatırladıkça çoğu zaman utanabiliriz . Nitekim bunlar Freud tarafından ilkel benliğin “id “ rüyalarda dışa vurumu olarak anlatılır .
Yine Jung buna “alter ego ya da gölge benlik “ der . ( Önceki yazımdan Alter ego ve Gölge benlik kavramlarına ulaşabilirsiniz )Konuyu Astrolojik haritalar açısından değerlendirirsek : zodyaktaki 12.Ev ‘de bulunan gezegen ve burçlar bize bir kişinin rüyalarının içeriği ve işlevi hakkında bilgi verebilir .
Kolektif Bilinç Dışından gelen bir yığın alan 12. Ev’de rüyalarımızda birikir ve biz buna anlam veremeyiz .
Bu bize realist bakış açısıyla doğru gelebilir . Ancak ister bir realist ister sürrealist olalım rüyaların insan hayatına göreceli şekilde yansıdığı gerçektir .
Bu yüzden rüyalar kişiseldir . Rüya yorumları sitelerine bakılıp anlam kazanması sözkonusu değildir . Tıpkı parmak izimiz ve doğum haritalarımız gibi bize özeldir . Zira rüyaları alfabetik sırayla yorumlamak genel geçer anlam ifade etmez . Bir rüyada gördüklerimizi üç soruyla sorup ardındaki mesajı anlayabiliriz : Bunları kendi hayat hikayemize göre anlamlandırmalıyız .
Sorular şöyle :
1.Rüyanın geçtiği mekanı tasvir etmek
2.Rüyada gördüğümüz kişinin çocuk , genç , orta yaş ya da yaşlı olduğunu bilmek
3. Rüyada gördüğümüz kişinin ya da nesnenin fiziksel özelliklerini söyleyebilmek ve bizde yarattığı duyguyu tanımlamak rüyanın mesajını almak için önemli anahtar sorulardır .
Bu sorulara verdiğimiz doğru yanıtlar elbette ilk seferde oluşmayabilir ancak bir rüya günlüğü tutup pratik kazandıkça bize verilen bu eşsiz rehberi kullanmayı öğrenebiliriz .
Sevgiyle ve takipte kalın .
Kaynak: FLASH HABER TV