On binlerce binanın yıkıldığı, on binlerce yaşam yitirdiğimiz 17 Ağustos Marmara depreminin üzerinden tam çeyrek asır geçti. Geçtiğimiz bu dönem içinde bu felaketten bir nebze olsun ders aldık mı? Hiç sanmıyorum.
Tüm söylemler ve gerçekler zerre kadar ders almadığımızı ve asla da almayacağımızı gösteriyor. Bunun en net kanıtı 6 Şubat 2023 asrın felaketi diye adlandırılan Hatay depremidir. Zira başlıkta bahsettiğim “ahlaksız sözleşme” hala yürürlüktedir.
Nedir bu ahlaksız sözleşme?
Öncelikle şunun da altını çizelim. Türkiye dışında, dünyada “gecekondu” diye tabir edilen bir yerleşim, konut tanımı duyan, bilen var mıdır? Yönetenle yönetilen arasında bu ülkede son 70 yıldır şöyle bir antlaşma mevcuttur.
“Sen benim kaçak, ruhsatsız, imarsız binamı, gecekondumu görmezden gel, imar afları çıkar, tapumu ver, ben de senin çalıp çırptığını görmezden gelip, oyumu vermeye devam edeyim.” Bu acınası şark zihniyetinin devam ettiğini, yine on binlerce binanın yıkıldığı, tam ölü sayısının gizlendiğinden şüphe duymadığım, belki de yüz binlerin hayatını kaybettiği 6 Şubat Hatay depreminde kahrolarak bir kez daha teyit ettik.
Mevcut yönetimin, her felaketten sonraki bahaneleri de, temennileri de yine aynıydı: “Kader, fıtrat, mukadderat, milletimize geçmiş olsun, Allah beterinden korusun.”
Oysa aynı kafa miting meydanlarında kaçak, ruhsatsız binalara “imar affını” müjde diye veriyor, seçmen “kütlesi” de bu kararı alkışlıyordu. Şimdi aynı kafa, sözde İstanbul’u “kentsel dönüşüm” adı altında olası büyük bir depreme hazırlıyor. Yapı Denetim Şirketleri yeni yapıları denetliyor.
Denetimle ilgili yaşadığımız gerçek bir olayı okurlara aktaralım.
Marmara depreminden 20 sene sonra, Eylül 2019’da Silivri açıklarında 5.8 şiddetinde bir deprem oldu. Deprem sonrası Valilik bölgedeki 20 küsur okulda hasardan dolayı eğitime ara verme kararı aldı. Ardından da 6 veya 9 okulun yıkılıp, yeniden yapılmasına karar verdi.
Liberal Demokrat Parti İstanbul Valiliğine bir mektup yazarak;
– Hasar tespit edilen okulların 1999 depremi sonrası, yeni deprem yönetmeliğine uygun olarak yapılıp, yapılmadığını
– Devletle çalışan hangi inşaat şirketler tarafında hangi tarihlerde, kaça yapıldığını
– Bu yapıları devlet adına kimlerin denetlediğini “Bilgi Edinme Yasası” çerçevesinde yazılı olarak sordu.
Sorulara ne yanıt geldi biliyor musunuz? “Hasar tespitleri devam etmektedir.” Bu yanıt devleti biraz tanıyan ve aklı biraz çalışan vatandaş için şu anlama gelmektedir: Okullar 1999 depremi sonrası sözde yeni deprem yönetmeliğine uygun olarak yapılmışlardı ama 5.8’lik deprem sonrası bile yıkılıp,
yeniden yapılacak kadar ağır hasar görmüşlerdir.
Bir de Seyrantepe’ye 2020’de yapılan yeni Şişli Hamidiye Etfal Hastanesi’nin hikâyesi vardır.
On milyonlar harcanan bina “zemin etüdü yapılmadı ve kayıyor” iddialarından senelerce açılamamış, bomboş atıl bir durumda kalmıştır. Dolayısıyla, kendi binalarını denetleyemeyen bir devlet, müteahhitlerin malzemeden çalıp, çırpmadığının denetimini yapabileceğine inanmak, Noel Baba’ya inanmak gibidir.
Umarım olmaz ama “Büyük İstanbul Depremi” sonrası, sağ kalabilirsek bu Şark kafasından yine “fıtrat, mukadderat, kader, Allah milletimizi beterinden korusun” nutukları dinleyeceğimizden adımız gibi emin olabiliriz.
Bu arada şunu da not edelim:
Geçen hafta Japonya’da 7.2’lik bir deprem meydana geldi. Bir cam bile kırılmadı. Fıtratmış!!!
Cem Toker
Eski Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı
Kaynak: FLASH HABER TV