Lale Karabıyık: “Velilerin Beslenme Çantasını Dolduramadığı Ortamda Neden Bütün Çocuklara 1 Öğün Yemek, Sağlıklı Su Verilmez. Bu Kadar Mı Ülkenin Kaynağı Yok”
ALİ YALÇIN: CARİ YASAYA RAĞMEN SINAVSIZ BİR UYGULAMANIN OLMASI KONUSUNDA CANLI TALEP VAR. YETKİLİ SENDİKA OLARAK BU KONUDA GEREKLİ DİPLOMASİYİ YAPIYORUZ. KONU BİZİM DE GÜNDEMİMİZDE
MUHAMMET FATİH BAŞCI
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Öğretmenlik Meslek Kanunu’na ilişkin çeşitli itirazlar söz konusu. Biz de süreç içerisinde itirazlarımızı ifade ettik. Meclis Milli Eğitim Komisyonu sürecinde temel tekliflerimizi gündeme getirdik ve Genel Kurul sürecinde de konuya ilişkin tekliflerimizi, tepkilerimizi ortaya koyduk. Ama neticede, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ortaya koyduğu bir irade ve çıkmış olan cari bir yasa var. Cari yasaya rağmen de sınavsız bir uygulamanın olması konusunda canlı talep var. Yani bizim ilk başlangıçta kurduğumuz cümleye geri dönülmüş durumda. Bu açıdan süreç devam ediyor. Eğitim Bir-Sen olarak biz, yetkili sendika olarak bu konuda gerekli diplomasiyi yapıyoruz. Konu bizim de gündemimizde” dedi.
Ali Yalçın, Memur-Sen Burdur Şubesi Başkanı Murat Bulut’un kızının nikah törenine katıldı. Burdur’daki nikah töreninin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yalçın, “6. dönem toplu sözleşmede, sözleşmelilerin kadroya geçmesi konusun da çok önemli bir referans kararı oluşturduk ve kamu işverenle beraber, kamu görevliler sendikaları heyet başkanı olarak karşılıklı mutabakatı imzalamış olduk. Şimdi, önümüzde 560 bini bulan kamudaki sözleşmelilerin bir an önce kadroya geçmesi konusunda biz mutfak çalışmamızı yaptık. Bakanlık da bir mutfak çalışması yürütüyor. İki taraf bir araya gelerek mutfak çalışmasını örtüştürecek. 560 bin insan, bu konuda sevinsin istiyoruz” diye konuştu.
“EĞİTİM BİR-SEN SINAV TARAFTARI OLMADI”
Milli Eğitim Bakanı ile yaptıkları görüşmede hem görevde yükselme hem de unvan değişikliği sınavının bir an önce yeniden yapılması konusunda ısrarlarını ifade ettiklerini belirten Yalçın, şunları söyledi:
“Öğretmenlik Meslek Kanunu konusunda bizim hem 5. hem de 6. toplu sözleşmelerimizde ve ondan önceki metinlerimizde canlı bir talebimiz vardı. O da meslek kanunu, bir an önce yeniden meslek kanunu yapılsın, ‘kariyer basamağı’ diye ifade ettiğimiz öğretmenlerin uzmanlık ve başöğretmenlik sistemi yeniden devreye alınsın diye temel beklentimiz vardı. Bu konuda bütün yazılı metinlerimizde, ‘8 yıla uzmanlık, 12 yıla başöğretmenlik’ şeklinde bir uygulama yapılsın’ idi ve bu konu bizim Bakanlık ile yaptığımız görüşmelerde de gündeme getirdiğimiz, ifade ettiğimiz biz başlıktı. Sayın Bakan da geçen canlı yayında çok net olarak ifade etti. Eğitim Bir-Sen bu konuda sınav taraftarı olmadı ve cari bir düzenleme istediğimizi de ifade etmiş olduk. Fakat ortada cari bir yasa, yasaya rağmen de canlı bir talep var. Bu talep öğretmenler tarafından gündeme getirilmekte ve sendikalar olarak da bu konu devamlı gündemimizde.
“GEREKLİ DİPLOMASİYİ YAPIYORUZ”
Öğretmenlik Meslek Kanunu’na ilişkin çeşitli itirazlar söz konusu. Bizim de süreç içerisinde itirazlarımızı ifade ettik. Meclis Milli Eğitim Komisyonu sürecinde temel tekliflerimizi gündeme getirdik ve Genel Kurul sürecinde de konuya ilişkin tekliflerimizi, tepkilerimizi ortaya koyduk. Ama neticede Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ortaya koyduğu bir irade ve çıkmış olan cari bir yasa var. Cari yasaya rağmen de sınavsız bir uygulamanın olması konusunda canlı talep var. Yani bizim ilk başlangıçta kurduğumuz cümleye geri dönülmüş durumda. Bu açıdan süreç devam ediyor. Eğitim Bir-Sen olarak biz, yetkili sendika olarak bu konuda gerekli diplomasiyi yapıyoruz. Konu bizim de gündemimizde. Bu açıdan niyet hayır, akıbet hayır olur inşallah. Bu süreç devam ederken de aynı şekilde yine sınav süreci yaklaştığı için, sınav sürecine ilişkin de hazırlık süreçleri de aynı şekilde öğretmenler tarafından devam ettiriliyor. Önümüzdeki günlerde yine konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunacağız ve süreci adım adım takip ettiğimiz gibi gündemleştirerek muhataplarıyla görüşüyoruz.
“SÖZLEŞMELİLERİN BİR AN ÖNCE KADROYA GEÇMESİ KONUSUNDA ÇALIŞMAMIZI YAPTIK”
6. dönem toplu sözleşmede biz hem ek gösterge hem de sözleşmeliler, bir de üniversite idari personelinin yer değiştirme konusunda üç başlıkta çok önemli karar aldık. Bu kararlar, ek gösterge düzenlemesinin bir an önce hayata geçmesi konusunda çok önemli bir referans nokta oldu ve bunun üzerinden yürüyerek ek gösterge uygulaması hayata geçti ve yasal düzenleme, bazı itirazlarımıza ve bazı beklentilerimizi karşılamamasına rağmen Meclis’ten geçmiş oldu. Onlara ilişkin de ısrarlarımızın peşinde ve meselemizin takibindeyiz. Şefler, teknikerler, imam olup idari hizmetler görevini ifa eden imamlar gibi bu anlamda ek gösterge düzenlemesinin içerisinde beklentisi tam olarak karşılanmayan kitle var. Bunlar bizim gündemimizde. 3600’ün altındaki kitlelere ilişkin yansıtma oranlarında iyileştirme oluşturma konusunda bir temel talebimiz vardı, bu taleplerimizi yine takip ediyoruz. Bir torba yasada düzenleme yapılarak boş bırakılan noktalar tamir edilebilir mi konusunda gayretimiz sürüyor. Fakat şu ara yoğunluklu gayretimiz, sözleşmeliler konusu. Çünkü 6. dönem toplu sözleşmede, sözleşmelilerin kadroya geçmesi konusunda çok önemli bir referans kararı oluşturduk ve kamu işverenle beraber kamu görevliler sendikaları heyet başkanı olarak karşılıklı mutabakatı imzalamış olduk. Şimdi, önümüzde 560 bini bulan kamudaki sözleşmelilerin bir an önce kadroya geçmesi konusunda biz mutfak çalışmamızı yaptık. Bakanlık da bir mutfak çalışması yürütüyor. İki taraf bir araya gelerek mutfak çalışmasını örtüştürecek ve nihayetinde 16 ayrı farkın bulunduğu kadroluyla sözleşmeli arasında, sözleşmeliyle süreli sözleşmeli arasında, o yüzden 39 ayrı mevzuat üzerinden kamuda istihdamın gerçekleştirildiği ve çalışma barışının dağıldığı ve bozulduğu bir zemini derleyip toparlamak ve asıl hedefimiz olan kadroyla buluşturma konusunda yeni bir süreç başlayacak ve 560 bin insan bu konuda sevinsin istiyoruz. Temel gayemiz ve amacımız bu.
“KAMUDA BÜTÜNLÜĞÜ SAĞLAMAK KONUSUNDA BİR GAYRETİMİZ, ISRARIMIZ VAR”
İş güvencesi, çalışma hayatı açısından son derece önemli. İş güvencesizliğinin neye mâl olduğunu biz 31 Mart yerel seçimlerden sonra çok net olarak gördük. Çünkü bazı değişen belediyelerde; CHP, İYİ Parti ve HDP’li belediyeler başta olmak üzere bazı belediyelerde 5393’e tabi sözleşmeli arkadaşlarımız, yıllardır kurum çalışanı olmasına rağmen ellerine iki satır yazı tutuşturuldu, ‘görülen lüzum üzerine işinize son verilmiştir’ diyerek kapının önüne bırakıldı. Önemli bir kısmının mahkeme kararlarıyla yeniden dönüşünü sağladık ama burada aslolan mutlaka ve mutlaka güvencenin sağlanmasıdır. Çünkü onlar belediye başkanının memuru değil, onlar devletin memurlarıdır, halka hizmet ediyorlar. Onun için güvencenin olması kaçınılmazdır. Onları da içerisine alacak şekilde süreli sözleşmeli ayrımını ortadan kaldıracak şekilde, kadroluyla sözleşmeli kıyasını ortadan kaldıracak şekilde toptan kamuda bütünlüğü sağlamak, mevzuatı tekleştirmek, istihdamı tipleştirmek konusunda bir gayretimiz, ısrarımız var. Bu konuda Bakanlık’la çok kısa süre içerisinde bir araya geleceğiz ve yeni süreç başlayacak. İstiyoruz ki bütçe görüşmelerinden önce konu netleşmiş olsun, çünkü bütçeye tahakkuk eden kısımlar olabilir. Bu açıdan da Bakanlık’la bu konuda mutabıkız. Niyet hayır, akıbet hayır.”