Özgür Özel, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Toplantısına Katıldı
CHP Lideri Özgür Özel’den Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘Mesut Şentürk’ Tepkisi: “Anayasa İhlalinin Sembol İsmini Atıyorsanız…”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na Mesut Şentürk’ün atanmasıyla ilgili, “Yargıtay seçimindeki sonuç Sayın Erdoğan’ın beklediği gibi olmadı. Bu net. Ama yaptığı atama maalesef 31 Mart’tan sonra gelişen diyalog ve 31 Mart’tan sonra gelişen normalleşme anlayışına uygun değildir. Bu arkadaş anayasanın ilgili maddesi, ‘anayasa kararları, yürütme, yasama ve yargı organları açısından bağlayıcıdır ve yayınlanır yayınlanmaz uygulanır’ demesine rağmen direndi ve bu kararı uygulamadı. Anayasa ihlalinin sembol ismini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı atıyorsanız demek ki sizin mevcut anayasayı ihlalde ısrarınız sürüyor demektir. Israrlısınız demektir. Ondan sonra nasıl normalleşecek bu ülke?” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel 27 Nisan’da, partisinin olağanüstü kurultayında genel başkan seçilen Müsavat Dervişoğlu’nu İYİ Parti Genel Merkezi’nde ziyaret etti. Özel’e Genel Sekreter Selin Sayek Böke ile Genel Başkan Yardımcıları Ensar Aytekin ve Sevgi Kılıç’tan oluşan CHP heyeti eşlik etti. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Enver Yılmaz, İYİ Parti Kurumsal İlişkiler Başkanı Şükrü Kuleyin ile İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı Hamşıoğlu; Özel ve CHP heyetini kapıda karşıladı. Basına kapalı olarak yapılan görüşme, saat 12.00’de başladı. İki liderin görüşmesi 1 saat sürdü. Özel’in “hayırlı olsun” ziyaretinin ardından ikili ortak basın açıklaması yaptı.
“OLASI KRİZİ YAŞANMADAN AŞILMASINA KATKI SAĞLAMIŞ BİR GEÇMİŞİMİZ VAR”
Sözlerine Müsavat Dervişoğluna başarılar dileyerek başlayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “İYİ Parti ve CHP’nin ilişkisi, İYİ Parti’nin kurulduğu günden bu güne kadar hep karşılıklı nezaket, iş birliği anlayışı içinde ilerledi. Bizim kişisel hukukumuz da hem eskilere hem de çok başarılı bir yaşanmışlık sürecine dayanmaktadır.” diye konuştu. Özel, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Seçim bölgelerinde yan yanayız, komşuyuz. Manisa’da partilerinin milletvekillerinin olmadığı dönemde Manisa’da partilerinin milletvekilinin olmadığı dönemde sayın başkanlar ilimizde müşterek programlar yaparak başlamıştık ortak siyasi çabalara. Sonra Meclis’te mevkidaş olarak, Grup Başkanvekili olarak buluştuk. Zaman içinde aramızda gelişen diyalog, karşılıklı samimiyet, birbirinin söylediğini, birbirinin gözünden anlayacak kadar iyi ileri bir zemine kadar taşındı. Ve birbirimizle hiçbir çelişki yaşamadığımız gibi pek çok zorluğu, pek çok sıkıntıyı, pek çok olası krizi birlikte yaşanmadan aşılmasına katkı sağlamış bir geçmişimiz var.
“ÜYELER BİRBİRİNE UZAK DEĞİL”
Sayın Dervişoğlu’yla birlikte iki genel başkan olarak yeniden yollarımızın kesişmiş olmasından büyük bir memnuniyet duyuyorum. Cumhuriyet Halk Partisi’nin de İYİ Parti’nin de üyeleri, seçmenleri birbirine uzak insanlar değiller. Atatürk’ü gönülden seven, Cumhuriyet’in kuruluş değerleriyle, çelişkisi olmayan, Cumhuriyet’in kurucu kadrolarına muhabbet besleyen seçmenlerimiz sahada zaten bizlerin birbirine en yakın ilişkileri kurabildiğimiz seçmenler.
“İLİŞKİLERİMİZİ EN İYİ DÜZEYDE SÜRDÜRECEĞİZ”
31 Mart seçimi arkasından Türkiye siyasetinde memnuniyetle takip ettiğimiz ve içinde bulunduğumuz bir normalleşme süreci yaşanıyor. İYİ Parti’yle bir normalleşme sürecine ihtiyacımız yok. Çok istisnai süreçler hariç, zaten olması gereken süreci olması gerektiği gibi hep birlikte yaşadık. Bundan sonra da Meclis’te temsil edilen iki siyasi parti olarak, grubu bulunan iki siyasi parti olarak ilişkilerimizi en iyi düzeyde sürdüreceğiz. Hep bildiğimiz, söylediğimiz bir şey var. Biz 31 Mart seçimlerinin birinci partisiyiz. Ama son genel seçimlerde ana muhalefet partisiyiz. Ana muhalefet partisi olmanın sorumluluğuyla ve Meclis’e önem veren bir siyasi olarak birlikte ortak mutabakat metinlerinde ortak görüşlerde buluştuğumuz İYİ Parti’yle Meclis’in güçlendirilmesi konusundaki ortak düşüncemiz şöyle de bir karşılık bulmuş görünüyor. Bir dönem sadece bir genel başkanın milletvekili olduğu günlerin de yaşandığı ya da iki genel başkanın milletvekili olduğu günlerde, bugün Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerden Adalet ve Kalkınma Partisi dışında ve Saadet Partisi dışında tüm partilerin genel başkanları milletvekili.
“PARTİLER MİLLETİN SESİNİ DUYDULAR”
Milletimiz genel başkanların milletvekili olduğu, Meclis’in güçlü olduğu, Meclis’in kendi gündemine hakim ve iradesinin güçlü olduğu günleri özlediğini yaşadığımız hem seçim süreçlerinde hem kurultay süreçlerinde partiler milletin sesini duydular ve buna doğru parlamentonun evrilmiş olmasından büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Parlamentoda gruplarımız arasındaki iyi diyalog bundan sonra sürecek.
“HALKTAN YANA BİR PERSPEKTİFLE BAKTIK”
Biz bugün memleketin ne kadar sorunu varsa, başta on bin liralık emekli maaşından tutun, asgari ücrete kadar, atanmayan öğretmenlerin sorunundan müfredat krizine kadar, astsubayların, uzman çavuşların sorunlarından, hayat pahalılığına kadar… Üzerinde aynı sorunları tespit ettiğimiz ve ortaklaşa çözüm önerilerimizin olduğu, halktan yana baktığımız bir perspektifle bugün uzun sohbet etme imkanı bulduk.
“TÜRKİYE’Yİ GÜZELLEŞTİRECEK MUTABAKAT İÇİNDEYİZ”
Bundan sonrası için de temaslarımız sürecek. İş birliğimiz sürecek. Temel mottomuz; muhalefete muhalefet etmek değil, iktidara muhalefet etmektir. Muhalefetin bir ve bütün olabildiği her yerde iktidar üzerindeki denetim gücü, yaptırım gücü çok daha yüksektir. Biz bunu geçmişteki pratiğimizde defalarca test ettik ve başardık. Gruplarımızı yönettiğimiz süreçlerde toplumun çok tepki gösterdiği kanun maddelerine ortaklaşa gösterdiğimiz direnç, birlikte belirlediğimiz strateji ve
beraber hareket etmenin sonunda sonuç aldık. Bundan sonra da milletin yararına, halkın yararına olan her şeyle birlikte olacağız. Her konuda aynı fikirde olmayı biliriz. Bunu da birbirimize nezaketle ifade edebiliriz. Ama güçlü bir muhalefetin Türkiye’nin yarınlarını çok daha hızla güzelleştirecek günleri taşıyacağını biliyoruz ve bununla ilgili de bir mutabakat içindeyiz.
“AKŞENER’İ SAYGIYLA SELAMLIYORUM”
İYİ Parti’nin kurucu Genel Başkanı Sayın Meral Akşener geçtiğimiz pazar günü telefonda da hatırını sormuştuk, sohbet etmiştik. Onun da bir kez daha emeklerine sağlık. Karşılıklı birbirimize ve partilerimizin birbirine emeği vardır. Bir kez daha kendisini de saygıyla selamlıyoruz. Bütün İYİ Partilileri, iyi insanları saygıyla selamlıyoruz. Bundan sonra da birlikte güzel çalışmalar içinde olacağımıza yürekten inanıyorum.”
“GÖRÜŞMELERİMİZ DEVAM EDECEK”
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu da “Heyetlerimizle birlikte uzun bir görüşme gerçekleştirdik. Hemen hemen Türkiye’nin bütün meselelerine değindik ve üzerinde karşılıklı görüşlerimizi de paylaştık. Ziyadesiyle istifade ettiğimi söyleyebilirim. Sayın Genel Başkan’a da bu samimi ziyareti için teşekkürlerimi sunarım” dedi.
Dervişoğlu şunları söyledi:
“Kendisiyle biz TBMM’de Grup Başkanvekili olarak çalışıyorduk. Orada da hep çok verimli çalışmalar yapıp, önemli işlere imza attık. Bundan sonraki işlerde de görüşmelerimiz devam edecek. Türkiye’nin menfaatine yönelik doğru kararları müştereken verebilme dirayeti sergileyeceğimize olan inancı da muhafaza edeceğiz. Siyasi partiler arasında, onların genel başkanları arasında yürütülen samimi diyaloğu ülkemizin sorunlarının çözümüne çok katkı sağlayacağı inancını taşıyorum. Bu inancı da Sayın Genel Başkan’ın paylaştığını biliyorum. Aynı inancı kendisinin de taşıdığını biliyorum.
“KARŞILIK BİR SAMİMİYET TESTİNE İHTİYAÇ DUYMUYORUZ”
Geride bıraktığımız günlerde yapılan çalışmalarda da birbirimize karşı bir samimiyet testine ihtiyaç duymadığımızı sizlerin de bilmesini istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi’yle İYİ Parti’nin geçmişe dönük birçok ortak çalışmalar gerçekleştirdiği kamuoyunun da malumudur. Ne zaman Türkiye’nin önemli bir problemi kamuoyunun gündemine gelse, hayata baktığımız pencere genellikle Cumhuriyet Halk Partisi’yle ve onun muhterem Genel Başkanı’yla aynı pencere oluyor.
“BİZ BİR BİRLİKTELİK ARAYIŞINDAYIZ”
Dolayısıyla duyarlılıklarımızı muhafaza edeceğiz. Faklılıklarımızı muhafaza edeceğiz. Ve ülkemize hizmet yolculuğunda bütün siyasi parti olduğu gibi Cumhuriyet Halk Partisi’yle de bundan sonra sürdüreceğiz. Bu ziyaretin çok önemli bir başlangıç ifade ettiğini söyleyemem. Çünkü biliyorsunuz biz zaten başlangıç arayışı içerisinde değiliz. Biz bir birliktelik arayışındayız bütün siyasi partilerle birlikte. Farklı şeyleri düşündüğümüz partilerle de diyaloğa kapattığımız kapı yoktur. Diler ve umarım ki bundan sonraki süreç siyasi partilerin hem karşılıklı diyalogları hem eksiklikler varsa o eksikliklerin ikbali yoluyla çalışmalarıyla devam eder. Önümüzdeki sorunların aşılması noktasında da vatandaşımıza nefes alma imkanı verebilecek bir siyasi zemini, müşterek oluşturmaya gayret sarf edeceğiz.”
ÖZEL VE DERVİŞOĞLU’NA YARGITAY VE EMNİYET SORUSU
Özel ve Dervişoğlu, gazetecilerin kendilerine yönettiği “Yargıtay’da Cumhurbaşkanı kararıyla bir atama yapıldı. Muhsin Şentürk, Yargıtay Başsavcısı olarak atandı. Kendisi Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay kararını uygulamamasıyla biliniyor ve aynı zamanda AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Atamasında önüne giderken Sayın Cumhurbaşkanı’nın en yüksek oyu alanlardan birisi değildi. Emniyette yaşanan bir malum operasyon var. Cumhur İttifakı adına Sayın Bahçeli ‘darbe’ dedi ama bazı yorumlar yapılıyor emniyet içi hesaplaşma ya mafya hesaplaşması diye… Sizler iki genel başkan bunu nasıl yorumluyorsunuz?” sorusunu da cevapladı.
“HÜKÜMETİ VE ONUN BAŞINDAKİ ZATI ÖZEN GÖSTERMEYE DAVET EDİYORUM”
Soruya yanıt veren Müsavat Dervişoğlu, “İkinci sorunuzla ilgili dünkü grup konuşmasında bir değerlendirmede bulundum. Bu tür şeyler, siyasi partilerin genel başkanları tarafından telaffuz ediliyor ama muhalefet partileri ne olup bittiğine dair sırat derecesi yüksek bilgiye sahip değil. Dolayısıyla eksik bilgiyle bir yanlış yorum yapıp, yapmamaya özen göstermem lazım. Bir de beni tanıyorsunuz. Ben sati bilgilerle, derin yorumlar yapmam, önemli sorulara da ayak üstü cevap vermekten azami ölçüde uzak dururum. Atamayla alakalı da Türkiye’de ilk kez yaşanmıyor. Dolayısıyla bu tür atamalardan olan şikayetlerimizi de sıklıkla ifade ettik. Ama böyle bir atama bizim açımızdan bir sürpriz olma özelliği de taşımıyor. Hükümeti ve onun başındaki zatı bu konulara özen göstermeye davet ediyorum” dedi.
“PAPA SEÇİMİNE DÖNEN YARGI SEÇİMİ…”
Özgür Özel ise aynı soruya şu yanıtı verdi:
”İki sorunun birbirine temas eden yerleri var. Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi arasında yaşanan meselenin kendisi neyse, bir gerilim mi, bir pazarlık mı, bir karşılık restleşme mi? Bu bir fillerin boğuşması ama altta adaletin ezilmesi, anaların ezilmesi, evlatların edilmesiyle sonuçlanıyor. Bugün Ayşe Ateş’in yüreğindeki yangın, Sinan Ateş’in evlatlarının, babalarının kaybettikleri sürece ilişkin adalet beklentileri birtakım kapalı kapılar ardında yapılan görüşmeler… Sonra üstü kapalı atılan tweetler, üstü kapalı yapılan beyanlarla iyice kriminal bir hikayenin sanki suyun üzerinde görülen kısmı, buz dağının görünen küçük kısmını görüyormuşuz izlenimini her geçen gün kuvvetlendiriyor. Yapılan atama 37 tur. Papa seçimine dönen bir yüksek yargı seçiminde iki liderin görüşmesinden sonra adayın birinin çekilip, başka bir makamı talep etmesi ve o odaya giden oyların bir yere yönlendirileceğine ilişkin bir inanç hakimdi. Ama bu dayatmaya ya Yargıtay’da oy kullananlar uymadılar, ya da ‘adayı çekelim ama arkadaşlarımız bildiğini yapsın’ dedi birileri.
“SONUÇ ERDOĞAN’IN BEKLEDİĞİ GİBİ OLMADI”
Yargıtay seçimindeki sonuç Sayın Erdoğan’ın beklediği gibi olmadı. Bu net. Bunu hepimiz biliyoruz. Ama yaptığı atama maalesef 31 Mart’tan sonra gelişen diyalog ve 31 Mart’tan sonra gelişen normalleşme anlayışına uygun değildir. Bunu niye söylüyorum? Sayın Erdoğan, Sayın Meclis Başkanı her fırsatta yeni bir anayasadan bahsediyorlar. Ben de diyorum ki mevcut anayasaya uyun, ondan sonra yeni anayasa isteyin. Şimdi mevcut anayasaya uymamanın baş kahramanını en çok oyu da almadığı halde dün gece yarısı atıyorsunuz. Bu arkadaş anayasanın ilgili maddesi, ‘anayasa kararları, yürütme, yasama ve yargı organları açısından bağlayıcıdır. Ve yayınlanır yayınlanmaz uygulanır’ demesine rağmen direndi ve bu kararı uygulamadı. Anayasa ihlalinin sembol ismini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı atıyorsanız demek ki sizin mevcut anayasayı ihlalde ısrarınız sürüyor demektir. Israrlısınız demektir. Ondan sonra nasıl normalleşecek bu ülke? Efendim ben söyledim. Adaylıktan lehimize çekildi. Ben de sözümü tutayım… Ama bu yüksek yargı, bu tip pazarlıkların yapılacağı bir yer değildir. Oralardan Gezi aileleri adalet bekliyor. 28 Şubat aileleri sizden adalet bekliyor. Diğer taraftan Sinan Ateş’in eşi, evlatları adalet bekliyor. Siz orada sen onu çek, ben bunu buraya atayım. O sözünü tutmazsa da atayım ki raconu ters olmasın. Yani bir İtalyan mafya filmi mi izliyor Türkiye? Yoksa adalet, siyaset, emniyet üçgeninde yaşanan bir şeylerimi izliyor belli değil.
“BAKANLIKLARIN SİYASİ PARTİLERİ BİLGİLENDİRMESİ LAZIM”
O yüzden herkes aklını başına alsın. Bu ülkede biz beraber huzur içinde yaşayacaksak insanların adalete güven duymaları lazım. Bugün Türkiye’de adalete güven yüzde 20’nin altına geriledi. Böyle devam ederse de tek haneli rakamlara indirecekler. Bu şartlarda mahkemeye güvenin olmadığı yerde yüksek yargıya güvenin olmadığı yerde demokrasi olmaz. Mesele fevkalade yanlıştır. Detaylar her gün taraflar taraf değiştiriyor. Ağız değiştiriyor. Tutum değiştiriyor. Tweetler atılıyor Böyle içinde bir sürü anlam çıkarılabilecek tehditler var. İçişleri Bakanı’yla bir partinin genel başkanının tweetler üzerinden Cumhurbaşkanına ve birbirlerine mesaj vermeleri demokrasi görüntüsü değildir. Demokrasi şeffaflık rejimidir Sayın Genel Başkan’ın ifadelerine de katılıyorum. Adalet Bakanı’nın ve İçişleri Bakanı’nın hızla siyasi partileri bilgilendirmesi lazım. Diğer iki liderin de emniyetin ve adaletin üzerinden ellerini çekmeleri gerek.”
“AK PARTİ’DEKİ BÜTÜN AKRABA GÖREVLENDİRMELERİNİ SONLANDIRSIN DA GÖREYİM”
Özel, ”Cumhurbaşkanı Erdoğan nepotizmin engellenmesi noktasında muhalefetin de sorumluluk almasını bekliyoruz. Buralar arpalık değildir’ dedi. Bu sözleri nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna ise şu sözlerle yanıt verdi:
”Ben Sayın Erdoğan’ın partisinde yüzlerce, binlerce nepotizm vakası biliyorum. Hepiniz biliyorsunuz. Gazetelerde sayfa sayfa yer alıyor. Hatta bu öyle bir şey ki beklenti yönetimi olarak biz birisi milletvekili yapılmıyorsa, kardeşi bilmem nereye bilmem ne atılıyor. Ya da işte en üst atamalardan büyükelçi atamalarına kadar tüm atamalarda Adalet ve Kalkınma Partisi’nde bugün isteyin, yarın bu saate kadar binden fazla akraba, ataması görüyoruz. Ben bugüne kadar Sayın Erdoğan’ın bu konuda bir irade gösterdiğini, beni ona çağırmış ya, hiç görmedim. Siz gördüyseniz Erdoğan’ın talimatıyla atanan şu kardeş istifa ettirildi diye… Çoğunun altında kendi imzası var. Ben duyduğum her vakayı bizzat izliyorum. Takip ediyorum. Gerekirse kendim görüşüyorum ve o atamaları geri aldırtıyorum. Son örneği Adana Yüreğir’deki atamadır. Her ne kadar liyakatli atamalar da olsa nettir. Geçtiğimiz günlerde bir televizyon, Kırşehir Belediyesinde iki tane akraba atamasını haber yaptı. Bir ortaya çıktı ki birisi hiç akraba değil. Soy isim benzerliği. Bir tanesi akraba, 25 yıldır belediyede, 6 yıldır o pozisyonda müdür. Ve maaşını zaten devletten alıyor. Ama düzeltme haberi yapmadılar. Ben bu açıklamayı bile benim talebimle yapıldı ve basına biz paylaştık. Sekiz örnekte bazıları son derece liyakatli atamalar olmasına rağmen ben inisiyatif aldım, engel oldum. Hani siftahı benden, bereketi Erdoğan’dan. O da inisiyatif alsın ve AK Parti’deki bütün akraba, görevlendirmelerini sonlandırsın da göreyim.”
Kaynak: ANKA